DEMOKRASİYLE GELİŞME İLİŞKİSİ
Biz toplum olarak siyaseten demokratik bir düzey geliştirmedik, particilikle tarikatçılığı, tepkiyle isyanı, devlet idare etmekle şirket idare etmeyi karıştırdık, sürekli liderlere odaklı siyaset içinde olduk… Geldiğimiz nokta, bu nedenle kimseyi tatmin etmemektedir… Bu tatmin işi sadece ekonomik de değil, üretim, teknolojik, sosyolojik acısından bunu belirtelim… Öte yandan teknoloji kullanmayla teknoloji üretmeyi sürekli karıştırıyoruz, tarımsal üretimimiz geriliyor, ekonomide sadece betonla gelişeceğimizi sanıyor ve sürekli rast gele yerlere, rast gele bina dikiyor, yol yapıyor, köprü yapıyor elimizde kalan kaynaklarla da bu yollarda gezmek için araba alıyoruz… Bunların hiç biri işsizliği önlemez, üretimi artırmaz, şimdi yol artırmaz mı diyenleri duyuyorum, yol medeniyettir diyenlere tanık oluyorum, evet yol üretimi dolaylı olarak artırır.
Yani o yoldan üretim için hammadde taşırsan, ürettiğini pazarlara taşımak için yolu kullanırsan bu yol bizi medeniyete bağlar diğerleri sadece ülkemizde biraz daha rahat gezinmemizi sağlar, o kadar… Sanırım hepimiz farkındayız biz ikincisini yapıyoruz… Geri kalan kaynakları da sürekli inşaata yatırıyor, ev yapıyoruz… Ev tabiki önemli, bir deyimmiz vardır, “Dünyada mekan, ahirette iman” diye… Ev önemli de, bütün kaynaklarını eve verir de fabrika için kaynak ayıramazsak, işsizliği herkesi devlet dairesine alarak önleyemeyiz, herkesi öğretmen, herkesi polis, herkesi asker, memur veya başka bir şekliyle herkese sırf iş vermek için işe, kamu işine alırsak ne olur? Sonuç bellidir işe girenin geliri olur, daha çok tüketir, ürettiği kadar tüketirse sorun yok, ama sırf iş sahibi olması için işe aldığımız insanlar ne üretecek? Toplumun kaynaklarını zaten doğru yerlere yatırmadığımızı düşünürken bu sefer de tasarruf oranımız düşer, yatırım için borç arayışları başlar… Borçluluk oranımız artar, artık hem vatandaş, hem özel sektör, hemde devlet olarak borçlanma oranın da doyma noktasında olduğumuzu düşünüyorum… Bazı aklı eveller diyor ki, şu ülke de borçluluk oranları bizden daha fazla… Olabilir, eyvallah o borcu ödeyecek ihracat, tasarruf oranları, dış ticaret fazlası yada dengesi, üretim gücü vardır, bunlar dikkate alındığında bizim borçlanma durumumuz bana göre fazladır. Bunlar yakın yaşanılan sorunlar, bunlara ilave bunlar kadar önemli sorunların içinde ise terör de başı çekiyor… Buna da dikkat etmeliyiz, ayrıca dış sorunların ülkemize yansımasını dikkate alarak hareket etmeliyiz, göçmen sorununu çözmeliyiz, işsizliğin ana nedenlerinden biri aşırı göç alışımız olduğunu görmeliyiz… Dış politikada denge diplomasisini kullanmalıyız, agresif hareketler yapmamalıyız, bir liderin ve devletin karar verdikten sonra, aksi yönde geri adım atmasının zor olacağını düşünerek, aldığımız kararlara, konuşacaklarımıza çok dikkat etmeliyiz… Yoksa sorun olarak bize dönebilir…
Hiçbir ülke siyasal sloganlarla gelişmez, gelişemez günümüz şartlarına uygun planla, projeyle, teknikle, işletme mantığıyla, sanayiyle, tarımla, hatta yeni bir deyim bilgi cağına uygun endüstriyle gelişir… Kültürel değerler de bize bu konuda motivasyon(Cehd) sağlar, enerji verir böylece biz toplum olarak gelişmiş toplumlar seviyesine çıkarız umudumuzu böylece kaybetmeyiz… Bunun için bu umudun gelişmesine neden olacak ortamlar, eğitim sistemleri, toplumsal uzlaşı, uyum barış ortamları gerekir…
Bu ortam ve umut genel de demokratik ülkelerde gelişir, neden derseniz, demokratik toplumlarda aidiyet duygusu vardır ve farklıdır… Otoriter toplumlarda devlet ve ülke tek kişiye at olduğu düşünüldüğünden, o toplumum fertleri yaptıkları şeyleri emir komuta içinde yaptıklarından gelişmeye neden olacak düşünce üretemezler… Ben bunu yaparsam polis gecenin leyli vakti kapımı çalarmı diye bir şey düşünemezler ve yapamazlar… Düşünce gücünden mahrum olan toplumlar bilgileri kullanamaz, insanlığın ulaştığı bilimsel gelişmeye, ancak izleyici olarak katılırlar. Buna biz üretilenlerin pazarı derler, tüketicisi olarak, üreten toplumların sömürdüğü toplumlar denir, kendi kendilerini sömürülmeye mahkûm edenler denir… Biz toplum olarak arada derede bir yerdeyiz, biraz çabalarlar, ceht edersek bu durumu aşabiliriz, bu nedenle toplumsal uyumumuzu, uzlaşıya dayalı barışımızı, demokratik siyasal düzenimizi korumak zorundayız… Bunun için toplumsal demokratik düzenimizi bozacak fitneye, fesata, toplumsal sorunlara ne, neden olalım, nede bu tuzaklara düşelim… Aklı selimle hareket edelim, ülkemizin gelişmesi için neler gerekiyor onun üzerine düşünelim, çalışalım önerilerimle… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 20.4.17 – vatandasfikri.com
|