AŞK MEKTUPLARI
(Mithat Paşanın, Fitnat Hanıma Aşk Mektupları)
Aşk üzerine, ne dense azdır, eksik kalır, kalmıştır da… Bütün yaşananlar, yazılanlar yarım kaldığı için, günümüz şairlerinin, yazarlarının, aşıklarının bu kutsal görevi tamamlama sorumluluğu vardır… Bütün cabalar bunun için içindir, bizde bugün bu sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalıştık aşktan, Aşkın Fitnat Halinden bahsettik…
UYAK da Mithat efendinin Fitnat hanıma yazdığı aşk mektupları üzerinden, Aşk dan söz ettik, Aşk eğilmez adamları eğer, erişilmez kadınlara eriştirirmiş meğer.. Prof.Dr Şaban Çobanoğlunun aşka yakışan anlatımı ve sunumuyla aşk üzerine söyleşide aşkın ateşinin düştüğü yeri nasıl yaktığını anlamaya çalıştık… Şunu da anladık aşk ateşi ancak aşıkları yakar ve aşkı en iyi onlar anlarmış.. Biz ise onların çırakları olabilirmişiz…
Rodos sürgününden döndükten sonra Kabataş’ta yeni bir eve taşınan, aydın camiada tanınan bir şairmiş… Mithat beyin ilgisini çeker ve aralarında karşılıklı büyük bir aşk doğar… Bu aşkın ürünü olan mektuplar bize ulaşır ve günümüz de edebi bir haz verir, onların aşkı artık edebileşmiştir… Bu aşk mektuplarla sürdürülmüş, bu mektuplar 1944 yılında kitaplaştırılmıştır. Bu mektupların edebi değeri üzerinden aşkı konuştuk…
Şimdi aşk sohbetinden notları paylaşacağım… Bunlar benim çıkarımlarımdır…
Anladığım kadarıyla, aşk da bizim hatamız genel yargılarımızdır, oysa ki aşk özneldir, kişiye özeldir, başkalarının aşkı gibi aşk yaşama beklentimiz, bizim aşka ulaşma da ki en büyük engellimiz olduğunu düşünmekteyim, aşk iki kişiliktir, ama kişiye özgü yaşanır, yaşarız…
Aşk için maşuka zaman ayırmak gerekir, aşk kimi zaman suskunlukla anlaşılmayı beklemeyi, kimi zaman ise güzel sözlerle bizi sevilene hitabete iter…
Aşk insan da duygu uyanmasıdır, aşk da duygudaşlık vardır…
Aşk da fiziksel estetik kadar duygusal estetik de aşkı zenginleştirir…
Aşk, bencilliğin panzehiridir, aşk bizi sevilen için de yaşamaya iter…
Aşk da sınırları zorlayan aşırılık söz konusudur…
Aşk da gönüllü teslimiyet vardır, hayran olduğuna, efsunlandığına teslimiyet gerektirir…
Maddiyata batılmış günümüz de aşkın saf haline ulaşmak zorlaşmıştır… Aşık olmak için bir kimsenin giydiği markalara bakıldığı günümüz de aşk bu markaların gölgesinde kalmıştır… (Hormonların yönlendirmesiyle yaşanılan cinsellik, duyguların yönlendirmesiyle yaşanılan aşktır. Fikri Adil)
Aşk diğer seçeneklerden vazgeçiştir…
Aşk bizden vücutların cilvesinden önce, duyguların cilvesini bekler…
Aşk için herkes bir şey söylemiştir, Mithat bey de Fitnat hanımı görünce, sarılmış kaleme, duygularını dökmüş namelere, bu nameler, hem Fitnat hanıma, ondan ileri taa bugüne ulaşmıştır… Demek ki seven sevdiğini aşkla haykırdığı vakit hem seven/sevilen duyuyor, hem de alem… Aşkın sesi kulaklarımızda çınlasın, aşk gönüllerimizde yaşansın, aşkın sesini duymayan kalmasın, akş dan herkes nasibi alsın, gerçek aşk bizi maddenin sahte aşkından uyandırsın kurtarsın... Aşkın saf haline ulaştırsın dileklerimizle… Aşkla kalın…
Fikri Adil --- Aralık 15 – www.vatandasfikri.com
|