|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
MODERN İNSANIN ZAAFİYETLERİ |
GÜNÜMÜZ İNSANININ ZAAFİYETLERİ
İnsanlar toplum olarak yaşar, yeteneklerine baktığımızda sanki toplumsal yaşayış için programlanmış, bu nedenle yetenekleri herkese ayrı ayrı verilmiştir. Birisi terzi, diğeri ayakkabıcı, diğeri doktor, öbürü demirci, başka biri fırıncı diğer hemcinsimiz ise bakkal. vs… vs... Farkındayız değiliz hepimizin bir birine ihtiyacı var, senede en yüz kere markete gideriz, en on kere terziye ve birkaç kere doktora, her gün otobüse bineriz bir şoför bizi işe götürür, kent temizleyicileri çöpçüler olmasa 5-10 milyonluk kentler ne olurdu hiç düşündünüz mü?
En basit görülen işler, toplumsal işleyişin bir parçasıdır. Fikri Adil
Meslekler, aynı zamanda toplumsal iş bölümünü oluşturmaktadır. İşini iyi yapmayanların çıkardığı kişisel zafiyetlerin toplumsal zafiyetlere dönüşmesine el birliği ile izin vermemeliyiz.. Toplumsal soruna neden olmamak için her meslek mensubu, yani hepimiz kendimize düşen görevi olması gerektiği gibi yerine getirdiğimizde, toplumsal işleyişin bir parçası olduğumuzun farkına vardığımızda, toplumsal ilerleyiş saat gibi tıkır tıkır işleyecektir. Sorunlarını en aza indirmiş toplumun fertleri mutlu olurlar, siz yoksa mutlu olmak istemiyormusunuz da işinizi düzgün yapmıyorsunuz. Görevlerimizi yerine getirmediğimizde ise ne olacağını biz söylemeyelim siz tahmin edin…
Bu bahsettiğimiz, bahsedeceğimiz sorunların temelinde insanın bencilleşmesi ve yaşadığı topluma, kültürüne yabancılaşması yatmaktadır. Yabancılaşan kişi bencilleşmekte sadece kendini düşünen biri olup çıkmaktadır. Toplumsal sorunların en büyüğü kültürel yabancılaşmadır. Fikri adil
Biz nimeti alalımda külfet kime kalırsa kalsın, biz rahat edelim de kim, eziyet çekerse çeksin düşüncesidir bencillik aslında, kişileri bencilikten ve yabancılaşmaktan kurtarmanın yolunu hep birlikte aramalı ve bulmalıyız, yoksa hepimiz sırayla bunun zararlarını göreceğiz, benciliğin verdiği mutsuzluk kervanına hepimiz katılacağız.
Biz bugün bencilleşen insanın, kendisi için yaşadığı, bu yaşayışın kendisine nasıl sorunlar çıkardığını anlamaya ve anlatmaya çalışacağız. Hep işlerini başkalarına gördürerek hareketsiz kalmanın maliyetinin sağlıksızlık ( tansiyon, şeker, kalp hastalıkları) olduğunu artık biliyoruz. Dahası spor salonlarına, diyetisyenlere zaman ve para harcamak olduğunu da, oysaki eş dost için bir şeyler yaparken de hareket edebileceğimizi unutmuşuz bizler günümüz insanları.
Artık o kadar bencilleştik ki bir anaya bile, çocuğunun yük olduğuna tanık olunabiliyoruz, anadan ben hayatımı yaşayacağım sözünü işitebiliyor çocuğunu kendi haline terk eden analar görüyoruz. Babalara gelince onlar zaten eskiden beri daha az sorumlu hissediyorlar kendilerini. Gelelim sağlık için spor yapmaya…
Önce spor yapmanın iyi bir şey olduğunun altını çizelim, spora karşı olduğumuz anlaşılmasın, spora değil lüzumsuz harekete karşıyız. Çevrenizde yardımlaşacağınız kimse kalmadıysa, yardımlaşma faaliyetlerinde bulunan bir gönüllü yardım kuruluşu yoksa o zaman spor yapabilirsiniz. Bu ölçüler sporu mesleki amaçlı spor yapanlara değil onlar meslek olarak bunu seçtikleri için meslek mensubu gibi günlük işlerini en iyi şekilde yapmalıdırlar, yapacaklardır.
Her şeyin bir zaman, bir enerji, bir de ekonomik maliyeti var, Evden veya işten çıkıp 5-6 km uzaktaki salona spor yapmaya gidiliyoruz. Öte yandan yan apartmanda oturan akrabamızı ziyaret etmiyoruz.
Bunun yanı sıra evde annesi veya babası, iş yerinde arkadaşı su ister veya bir çay vermesini rica eder, genelde verilen cevap ben senin hizmetçin miyim olur ve istenilen şey kabaca ret edilir, hareketsizliğe devam edilir. Az da olsa tersi durumlarda vardır, istenilen şey yapılır. İnşallah bu örnekler çoğaltırız, diğer bencil tavırları azaltırız.
Bu reddedişler artık o noktaya gelmiştir ki kimse kimseden bir şey isteyemez hal almıştır. Bu istemeyiş ve diyalogsuzluk, kişiler arası samimiyeti azalmış, samimiyetin azaldığı topluluklarda iletişimsizlikle birlikte toplumdan uzaklaşma da kaçınılmaz olmuştur. Bu uzaklaşmadaki mesafe açıldıkça ilgisizlik, iletişimlik ve devamında yabancılaşma ortaya çıkmaktadır.
Hiç kimsenin hiç kimse için bir şey yapmadığı toplumlar toplumsallaşmış sayılmazlar. Fikri Adil
Yaşadığı topluma yabancılaşan insan aslında kendine yabancılaşmaktadır. İnsanlara yabancılaşmanın belirtisi ise sadece kendin için yaşamaktır. Herkesin kendisi için yaşadığı ortamlar, hepimizi yormakta, rahatsız etmekte ve hepimiz mutsuz olmaktayız.
Örneğin; arkadaşı, kardeşi için bir gazoz almayan kişi spor salonunda saatlerce ağırlık kaldırmakta ve koşu bantlarında, yürüyüş parkurlarında kilometrelerce koşmak, yürümektedir. En yakınımız için en küçük hareketten kaçınırken hareket ederek sağlıklı olmak için saatlerce koşmak, tonlarca ağırlık kaldırmak ne kadar akıllıcadır.
Yaşlı komşusunun en küçük ihtiyacına duyarsız kalan, akrabalarına yardımı bırakın ziyareti bile zahmet sayan bizler, yediklerimizi içtiklerimizi sindirmek ve kilo almamak için saatlerce spor yapmamız gerekmektedir. Salonlarda saatlerce enerji harcamaya çalışan sözde modernler bizler, biraz az yiyelim paylaşalım, spor istersek gün içinde eş, dost için bir şeyler yapalım, başkaları içinde bir şeyler yaptığımız için hem kendimize saygımız artsın hem de içinde yaşadığımız toplumun bize karşı olan sevgisini kazanalım. Saatlerce spor salonlarında koşmak yerine hareketlerimizi toplumsal faydaya dönüştürerek bunu yapabiliriz.
Akıllı canlılar lüzumsuz hareketler yapmazlar, her hareketinin bir amacı vardır, olmalıdır. İnsan da canlılar arasında en akıllısı bilinmektedir. Oysaki akıl en az enerjiyle en çok verimi önermektedir. Yani amaçsız hareketler akılsızlık belirtisidir. Akıl spor salonlarında harcayacağımız enerjileri toplumsal faaliyetler için harcamayı önermektedir.
Toplumsal faaliyetlere örnek, mahalle güzelleştirme derneği, hemşeri dernekleri, hayvan sevenler dernekleri, çevreci kuruluş ve dernekler, siyasi partiler, sendikalar kısacası sivil toplum örgütlerinden ilginizi çeken herhangi birisine girerek oradaki faaliyetlere katılarak enerjimizi toplumsal faydaya dönüştürebiliriz. Kamu yararına çalışan bu örgütlerin dışında çevremizdeki kişilerin yaşadığı sorunlarda ve mutlu anlarında onların yanında olarak, birlikte yaşadığımız kişilerin hayatını da kolaylaştırmış oluruz.
Herkesin bir birinin hayatını kolaylaştırdığı toplumlar toplumsallaşmış toplumlardır. Fikri Adil
Amacımız üst kattaki komşumuza, yan masadaki çalışma arkadaşımıza, yolda bir eşyayı taşımakta zorlanan hemşerimize ve cinsdaşımız insanlara yardım ederek enerji harcarsak, enerjimizi akılıca harcamış ve bu hareketlerimizle de spor yapıp sağlığımıza kavuşmuş oluruz.
Zaman, zaman tanık olmaktayız can sıkıntısından bunalmalarına rağmen, bir arkadaşı, eşi dostu için faydalı bir iş yapmamaya öyle direniyorlar ki bu dirençleri eninde sonunda onları yalnızlaştırıyor, toplumdan kendilerini soyutluyorlar. Kendilerini toplumdan soyutlayanlar ruhsal sorunlara ilk adımı atmış oluyorlar. M.Akif Safaat’ta ‘’İslam’dan uzaklaşsan da cemaatten (toplumdan) uzaklaşma’' önerisini üzerine basa basa yapmaktadır. Yalnız şunu unutmayalım bencilleşerek toplumsallaşamayız.
Oysaki modern insan aynı zamanda duyarlı insan değil midir? Duyarlı insan tanıdığı hatta tanımadığı insanların bile sorunlarına karşı duyarlı olması gerekmez mi? Mesela bize çok uzak olan Pakistan ve Japonya’da doğal afetler oldu burada bu sorunu yaşayan insanlara aylık sigara veya parfüm masrafımız kadar yardım gönderdik mi veya göndermeyi düşündük mü? Hayırsa ne yazık duyarsız insanız.
Modern insan yaşadığı sorunların farkına varan, yaşanılan sorunların çözümüne yönelik düşünceler ortaya koyan ve uygulamalar içinde olan, yaşadığı ortamlara katkılar sunan, yaşadığı ortamlarda sorunun bir parçası değil çözümün bir parçası olan insandır.
Lütfen bugün en yakınımızdaki kişi için onun hayatını kolaylaştıracak, bir sorununu çözecek bir şey yapalım, iyi bir şeyler yapanı herkes sever. Aynı zamanda iyi şeyler yaparak kendimizi sevilecek hale getirebiliriz, sevilecek hale gelip, sevilmek dileğiyle hoşça kalın…
Gelecek yazımızda zafiyetlere devam edeceğiz.
Hepinize sevgiler ve selamlar.
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|