ELEŞTİRİ EHLİYETİ
(Eleştirmen, daha iyi nasıldırı arayan bir sanatçıdır. Fikri adil)
Eleştiri ehliyeti nereden alınır, bize bu ehliyeti kim verecek, evet eleştiri önemli bir şey her önüne gelen eleştiri mi yapacak? Yok, yapamayacak, bu söz otoritelerin hoşuna gidecek, o zaman eleştiri özgürlüğünü yok etmiş olmazmıyız? Her olaya baktığımız gibi bu olaya da at gölüğüyle bakarsak, öyle anlarız… Eleştiri ehliyetimiz olması lazım ki eleştirilerimiz hem eleştirdiklerimizce, hem de kamuoyunca ciddiye alınsın… Ya nereden alacağız şu ehliyeti söylesene diyenleri duyar gibiyim… Söylüyorum….
Eleştiri ehliyetini bize eleştiri yaptığımız konu hakkında ki bilgimiz verir, eleştirdiğimiz konuları eleştirdiğimiz kişiler kadar bilmeliyiz, hatta onlardan daha çok bilmeliyiz ki eksikliklerini görecek kadar eleştiri ehliyetimiz olsun… Burada biliyorum yanılgısından bahsetmiyorum, gerçekten de bilmekten bahsediyorum…
Hemen şu aklımıza gelmesin, eğitimini almadığımız konular da eleştiri yapamayız diye düşünülmesin, bilmemek ayrı eğitim yapmak ayrı, zaten her eğitim yapan da biliyor değil… Öğrenenler biliyor, bilmek için ne gerekiyor öğrenmek, şimdi ise her yer kitap dolu, her yer bilgi dolu yeter ki almak, öğrenmek isteyelim biz onu…
Örneğin ekonomini üzerine mi bir eleştiri yapağız, ekonomiyle ilgili hangi alanda eleştiri yapmak istiyorsak o alanda bilgiler edineceğiz, yoksa eleştirdiğimiz ekonomik durumun eksikliklerini nasıl bilebiliriz ki? Bilmediğimiz konular da eleştiri ehliyetimizin, olmadığını bilerek eleştireceğiz veya eleştirmeyeceğiz…. Örnegin son zamanlar da dini meselelerde bilen de konuşuyor bilmeyen de, işin daha da tuhaf yanı toplum her zaman bilmeyenlere kulan veriyor… Neden mi? O bilmeyenler, toplumun beklentilerine, istediklerine göre konuşuyor da ondan…
Hikayeler anlatır, rivayetler anlatır, gerçek dini ya anlatmaz, ya da bilmiyordur, ama kafir ilan etme mekanizmasını sevmediği her düşünceye, inanca, kişiye uygular… Onlar kafir, onar zındık diyenlerin yargılama makamının Allah olduğunu, böyle konuşma hakkını Allah’ın Peygamberlere bile vermediğini bilmediğini bilmeyen birinin her hoşuna gitmeyen kişi ve inanç grubunu kafir ilan etmesi, yerli yersiz eleştirmesi belki de İslam toplumlarının başını belaya sokan ilk neden…
Aynı şeyleri siyaseten de yapıyoruz, bunu daha çok siyasetçiler yapıyor, biri bir düşünce, proje açıklıyor, diğeri kafadan buna itiraz ediyor, eleştiriyor, eleştiriyor, taraftarlarından da sürekli alkış alıyor… Oysa ki bu düşünceye itiraz ve ret etmek yerine, uygulanılabilirliliği, maliyeti, topluma faydası üzerine konuşmak toplumsal olarak eleştirilerin sağlığını da anlamamıza yardım edecektir… Evet, biz toplum olarak eleştirenlerin ehliyetli olup olmadığına eleştirilerinde ki, bilgilerine, samimiyetlerine, eleştirdikleri konu üzerine önerilerine bakarak karar vereceğiz…
Yoksa bu bizim adam, ne konuşuyor, karşı tarafa ne güzel kapak yaptı, ne güzel giydirdi, aaa bak adamı nasıl morarttı gibi konuşmalar bizim iyi düşünceden yana değil şovmenlerden yana olduğumuzu gösterir ki bu durum da topluluk olarak, daha genel olarak da ülke vatandaşları olarak yanlış yapmamıza neden olabilir. Topluluklar eleştiri ehliyeti olmayanların şovlarıyla çok kolay yönlendirilebilirler. Allah esirgesin ister inançça dayalı, ister siyasal düşünceye dayalı olarak toplumsal çatışmalar genel de eleştirdiğini sanan şovmenlerin çıkardığı çatışmalardır… Bir kişi çok iyi konuşuyor, çok az biliyorsa biz buna toplum olarak çok dikkat edelim ki, bizim adam diye inanmayalım onun söylediği bilgileri başka kaynaklardan bizim kaynaklardan doğrumu yanlışmı teyit edelim yanlışsa, onun eleştiri ehliyetini elinden, onu dinlemeyerek alalım…
Bir iki politik eleştirmeni buraya alarak yazımıza son verelim… Bunlar benim kişisel tespitlerimdir: Ahmet İnam(düşünsel), Taha Akyol, Fehmi Koru, Orhan Bursalı, Ahmet Turan Alkan, Ethem Macupyan, Ali Bayramoğlu gibi iyi eleştiri yapan gazetecileri izleyerek ülke gündemiyle ilgili bilgiler edinebiliriz… Son olarak ehliyetli eleştirici, nasıl olurla bu konuyu düşünmeye devam edelim…
Eleştirinin için de yanlış yanlar tenkit edilecek, ama doğru yanları ise takdir de edilecek, yeter mi, ehliyetli bir eleştirmen için yetmez, ayrıca tenkit ettiği yanlar için teklifi, önerisi de olacak ve diyecek ki şunlar yapılsa daha iyi olurdu, biz de böylece onun eleştiri ehliyeti olduğuna inanalım ve onun eleştirilerini dikkate alalım… Böyle bir eleştirmene ise ekonomi eleştirileri yazan Prof. Dr. Güngör Uras’ı örnek gösterebiliriz… Eleştiri ehliyeti olanları dinleyerek daha iyi, daha güzel tercihler de bulunmak dileğiyle, selam ve sevgilerimle..
Fikri Adil – Şubat 16 --- www.vatandasfikri.com
|