NEYE GÖRE YARGI/YARGILAMA!?
(Yargı Kimi Bağlar?)
Zaman, zaman Hâkimlerin verdiği mahkeme kararları tartışılır, ben kararı yanlış bile bulsam bu seviyede tartışılmasından yana değilim… Neden? Önce tartışılan iki kararı hatırlatayım sonra devam edelim… Birinci tartışılan karar Andımızın yeniden okunması için verilen karar, diğeri ise pek sevmediğimiz, benimde siyaseten uzak olduğum bir eski liderin AİHM tarafından serbest bırakılması gereği hakkında ki karar. Bunları bir yana koyun, biri yerel üst mahkeme birisi ise Avrupa da ülkeler arası sözleşmeye dayalı bir üst mahkeme, bizde bu mahkemeyi sözleşmeyle tanımışız, kararlarını kabul edeceğiz sözü ve imzası vermişiz…
Vatandaş olarak, andımızın okunmasından yanayım, ama siyasi bir hükümet kararıyla kaldırılması halinde, kararı veren hükümete bir daha oy vermeyerek, sokakta eylem yaparak tepkimi gösteririm. Bu vatandaş olarak benim hakkım… Mahkeme kararına ise bir vatandaş olarak uymak zorunda olduğumuzu bilirim, şimdi sürekli yöneticilerimizden şu lafı duyuyoruz, bizi bağlamaz, yok hükmündedir… Devletin, bir imza koyduysa, imzayı çekmedikçe o mahkemeyi tanımak zorundayız, ayrıca geçerli, yazılı hukuk kurallarıyla karar veren yerel, bölgesel, üst mahkemelerimizin kararını da tanımak zorundayız… Örnegin benim komşumla bir sorunum oluyor, mahkeme benim istemediğim şekliyle karar veriyor, ben tanımıyorum diyebiliyormuyum? Örnegin son zamanlarda çok şikayet duyduğum radar verilerine dayalı trafik cezalarını ödemiyorum diyen vatandaş duymadım… O zaman yöneticilerimizin de kamuya acık bir şekilde böyle konuşmaları hukuka güveni azaltmaktadır, ayrıca onlarda hukuk kurallarından ve kararlarından azade değillerdir… Bir sistem içinde yaşanıyorsa sistemin hukuk kuralları hepimizi bağlar… Böyle davranışlarımızla yargımızı, yargı kurumlarımız olan yerel genel, üst yargı kurumlarımızı kendi elimizle güçsüzleştiriyoruz, güvensizliğine neden oluyoruz… Bunu siyasilerin miting meydanlarında yapması toplumun yargıya ve yargılamalara güvenini daha da azaltıyor.. Sadece siyasal demeçler mi yargıya güveni azaltıyor yok, azaltan şunlarda var…
Bir Papaz yargılanıyor, neye dayanarak gizli tanık ifadelerine dayanarak, sonra papazın serbest bırakılması gündeme geliyor, neye dayanılıyor gizli tanıkların ifade değiştirmesine… Biraz eskilere gidelim 6-7 yıl öncesine, Ergenekon ve Balyoz davalarına, bizim hükümet yetkililerimizin davaya savcı olarak müdahil oldukları, orada yaşanılan hukuk dışı uygulamaları miting meydanlarında alkışlattıkları davalara… Bunun çıkış noktası neresiydi? Düşünün unuttuk değil mi, bir siyasetçimize sözde suikast girişimiydi, bir askeri üstte darbe planı yapılmıştı, bunları da geçin, uydurma deliller olduğu 15 temmuzdan sonra iyice anlaşıldı, o zaman alkışladıklarımızdan şimdi nefret ediyoruz.. Dün neden alkışladık bilmiyoruz, inşallah nefretimizin nedenini biliyoruzdur… Şimdi size bir isim vereceğim, bir çuval, bir valiz belgeyi polislere teslim eden, T. Güney, diye şimdilerde Kanada da yaşayan bir Haham mı, neymiş polisimizi ve yargımızı ordumuza operasyon için o yönlendirmiş, verdiği sahte belgelerle… Ordudaki ulusalcı, milliyetçi subayların tasfiyesi için uydurduğu belge ve ifadelerle TSK kuvvetlerimize bizim savcılarımızla, bizim alkışlarımızla, emperyal bir operasyon yapıldı, biz yapıldığını sonradan anladık… Biz yargı sistemini bana göre, sana göre, ona göre, sevdiğimize ayrı, sevmediğimize ayrı oluşturursak yarın bizimde yargıyla işimiz olduğun da vay halimize... Neye göre hukuk, neye göre yargı dersek?
Bana değil, sana göre değil, hükümete göre hiç değil, çünkü hem icracı, hem yargılayıcı olur ki, sıkıntı büyür… Muhalefete göre değil, o mahkemeye göre, bu mahkemeye göre değil, hukuk kuralarına göre, hukuk kurallarını da adalete neden olacak şekilde hazırlayarak, suçlanan kişilerin sağlam delilerle, hukuk kurallarına göre oluşturulmasıyla, savunma hakkına da saygı duyarak, kafadan suçlamayarak, uluslararası imza koyduğumuz hukuk metinlerinde ki yargılama sürelerine, kurallarına uyarak yargılama yapma sorumluluğumuzla… Şimdi hepimizin kızdığı bir grup yargılanıyor, bunlar hukuk kurallarına, yargılama usullerine uyularak adil yargılanmazsa, dünya bizim yargımıza nasıl bakar? O yargılanan grubun üyeleri, akrabaları bizim yargılamalarımıza nasıl güvenir? Biz yargıyı Adaletten, hukuktan, kanundan, kendi ellerimizle uzaklaştırırsak, yargıya biz dahil kim güvenir? Bunun içindir ki, duruma göre, karara göre yargılamalara taraf olmamalıyız, sonuç adil değilse, hukuki değilse neden adil değil diye TBB (Türkiye Barolar Birligi) gibi Sivil Hukuk Kurumlarımız gerekçeleriyle kararı protesto edebilmelidir, ediyorda… Bağımsız avukatlar adalete neden olmadığı savunusuyla üst mahkemelere baş vurabilmelidir, kişiler alt mahkeme kararlarını adil bulmadıklarında üst mahkemeye başvurabilmelidirler.. Bunların hepsi de var, birazda yargımızı biz kendi ellerimizle mi yıpratıyoruz ne? Yargı bağımsız olmalıdır, neden çünkü onlar adalete ve hukuk metinlerine bağlılar, öyle olmalılar.. Ayrıca, hakim ve savcı da vicdani bağımsızlıkta gerekir, bir bağımsızlık daha gerekir, karşısındakinin dini, siyasi, etnik kökenine bakmadan vatandaş olduğu, kim, neci olursa olsun aynı hukuk metnine tabi olduğu bilinciyle karar verilmesi gerekmektedir.. Avukat, bilirkişi, tanık, kolluk kuvveti, devletin diğer kurumları ve erkleri yargılamanın daha, daha da adil olması için yargı kurumlarına yardımcı olmaları gerekir ki… Duruma göre yargı değil, adalete, hukuka göre yargılama ve yargılanabilme gerçeklesin… Bir T.C vatandaşı olarak dileğimdir, önerimdir, ricamdır… Selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil ** 22.11.18 ** vatandasfikri.com
|