YAPMADIĞIMIZ HER ŞEY GELECEKTE SORUN OLARAK GELECEKTİR!!
Eğitim Alanın da Yapılmayan Şeyler, Toplumsal Hayatın Temelinde Eksiklikler Demektir!!
Kendinden olabiliriz. neden ekonomik, hukuki sorunlar var!! Kendi sorularını arayın, ayrıca hatırlayın da, kendi mahallemizde belki de yanlış olabiliriz...
Bir eğitimle ki, bilgiden uzak olsun, öyle bir eğitim ki ki, bilgiden uzak olsun, öyle bir eğitim ki ki ezbere olsun, öyle bir eğitim ki ki yanlışları gelen fertler yetiştirsin.. bulabilmek, sorumlusunu bul ceza vermek yerine kaderdir, elindeki dogasında vardır diyor en ağızlar… Tabiki dogasında kaza, kazaya önlem almak için bir başka uygulamamız başka bir dogasıdır, hani derler diye bir şeytalarımız “eşegini sağlam kazıga çantası öyle Allaha güven et diye”… O zaman Şu şekilde düşünsek daha iyi mı, kadersek daha iyi mı, kadersek daha iyi mı?neden sonuçtan yoksunluk içinde yaşanabilecek bir eğitimdedir… Bu konuyu nasıl soru çözsün, onun kaderi diyeceğiz, onu sabırla yaşayacak ve henüz bu yolda sınavdan olacak… Yapmayalım arkadaş, fertlerimizi neden olacak olan hadım olabilecek, deneyimler, sonuç içinde olacağımızı tahmin etmek, sorulabilir, yaşanabilecek, sonuç içinde olacağımız gibi. Geleceğin önlemi alınacak insan yetiştirecek bir eğitim acilen geçelim… Bunu nasıl olacak derseniz…Daha sorunlu bir önlem alacak bir liyaketli insan yetiştirecek bir gelecek acilen geçelim… Bunu nasıl olacak derseniz…Daha sorunlu bir önlem alacak bir liyaketli insan yetiştirecek bir gelecek acilen geçelim… Bunu nasıl olacak derseniz…
Her okula, buna ilkokullarda dahil olmak üzere her okulu sanki bir bilim ve teknoloji enstitüsüne dönüştürme projelerini acilen devreye sokmamız gerekmektedir… Şimdi okullarımızın derslerine bakalım, felsefe kenara atılmış, sorgulama yok kadercilik var, fen, matematik, tasarım, yazılım, yapay zeka, bunları sonucu robotik gelişim gibi günümüz bilgi, bilim ve teknolojinin lokomotifi sayılabilecek dersler önemsizleşmiş.. Şu tarihte bu, bu tarihte şu, şu dini lider bunu, bu siyasi lider şunu yapmış gibi daha çok da abartı ve hikayelerin katıldığı bir eğitim sistemi ile çocuklarımızın beyinlerinde bilim ve bilgiye dayalı düşünce alanı yok ediliyor… Hele dini egitim ise bazı istisnalar dışın da doğru dürüst Arabca bilmeyenlerin, ders anlattığı kişilerin Arabmış gibi yabancı bir dille ders anlatması ve dualarla mesaj verilmeye çalışılması ve anlaşılmayan dilde verilen mesajın normal olarak anlaşılamaması, üzerine daha derinlemesine düşünülmesi gereken toplumsal sorunumuzdur… Okullar arasındaki kalite farkının giderilmesi, üzerine devam edecek olursak…
Eğitim sistemimiz bilgiler, öğretmenler, öğrenciler ve okullardan oluşmaktadır, bunlar arasında genel bir yüksek nitelik seviyesi olabilmesi için genele yayılmış bir kişilerde liyakatin ve eğitim de niteliğin yaygınlaştırılması lazımdır… Örnegin özel okullar, devlet okulları ve bunlar arasında iyi olanlarla, olmayanlar olduğu aşikar.. Özel okullar gösterişli sınıflarla, bazı ekstre etkinliklerle kendi nitelik eksikliklerini gizleyebilmektedirler… Kamu okulları ise ödenek sorunlarına dayalı olarak, ödeneklerin egitimden çok yönetimlerin keyfi harcamalarına dayalı olarak eksiklikleri gizleyememekte yada öğrenciler müşteri gibi algılanmadığından gizleme geregi duyulmamaktadır.. Bu nitelik seviyesini ölçmek için ne yapılabilir, PİSA’ya giren öğrencilerin ne kadarı özel okuldan, ne kadarı kamu okullarından geliyor, bu sınavlarda başarılı okullar neden başarılı, başarısız okullar nende başarısız ve başarı oranları nedir araştırılabilir… Ayrıca lise giriş sınavlarında, üniversite giriş sınavlarında bu okullardan gelenlere ayrı ayrı mercek tutulabilir… Bu mercek tutulması ertesinde eksikler tespit edilerek nitelikli okul sayısı artırılarak, genel egitim seviyemizde ki başarı oranı örnegin PİSA sınavlarında 50-55 lerden 30-35 lere yükseltilebilir… Bu seviye yükseltilmesinde, öüğrenciye en yakın yöneticiler ve öğretmenlerin, yetki ve sorumluluk verilmeldir…
Yetki ve sorumluluğun tabana yayılması gerekmektedir, bu her alanda yapılmalıdır, eğitim alanından örnekle devam edecek olursak, Iğdırda bir okulda saat kaçta okula gidilecek, ne kadar ders süresi olacak, hangi saatlerde aralar verilecek bunu merkezi sistemle belirleniyorsa, en basit sorun bile çözülemeyecektir, çözülmeyen sorunlar ilerde hatta daha ciddi sorunlara neden olabilir… Başka bir örnek de siyasetten verelim mi? Örnegin Artvin’in bir beldesinde belediye başkanı seçilecek, buna parti genel merkezi karar veriyorsa, hatta orada yaşamayanlardan biri aday gösterilebiliyorsa, yetki ve sorumluluk tabana yayılamaz, oradaki yönetimler o bölgenin özelliklerine göre degil, genel merkezlerin, başkentteki yönetim merkezlerinin isteklerine göre karar alırlar diyemecegim.. Emir gelmedikce karar veremezler diyeceğim ki.. Bunun her alanda nasıl sorunlara nende olabilecegini sanırım tahmin edebiliyorsunuz… Okullar bazında düşünecek olursak, etkili bir yönetim için okul aile birligi, öğretmenlerin düşünceleri ve o bölgedeki yöneticilerin ortak kararlarıyla bir kadro belirlenmesi yetki ve sorumluluğun tabana yayılarak kendi alanlarında alınan kararlarda inisiyatif alır hale gelinmesi gerekmektedir… Okul öncesi egitimle tamamlanmayan veya başlamayan bir egitim gelecege çocuklarımızı hazırlayamaz demektedir… Yapmadığımız her şey sorun çıkaracaksa, işte tamda bu alanın ihmal edilmesi, gelecekte sorunlara kapı açacaktır…
Her mahalleye kreş her kreşi okul öncesi egitim kurumu haline getirmeliyiz, ülkemizde okul öncesi egitime katılma oranı %30 iken,OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer alıyoruz.. Avrupa ülkelerinde okul öncesi egitime katılım oranı ise %80 oranındaysa bu alanda bizim daha çok alacağımız yol, yapacağımız iş var demektir… Çocukların en fazla hayatı sorguladığı, gelecekle ilgili kişisel temellerin atıldığı bu alana her bir yatırım 7 kat geri dönüşü olduğu varsayılmaktadır… Öte yandan okul öncesi egitimden sonra gelen egitimlerin geri dönüşü, ilk okulun etkisi yarı yarıya azalıyor.. Uzmanlarca en az geri dönüşü olan egitim yatırımının ise üniversite olduğunu varsayıyorlar… Geleceğin insanı olsun istiyorsak çocuklarımız, onları bilgi depolarıyla tanıştırmalıyız…
Bu depolar, kitaplıklar, bu depolar kütüphanelerdir, bu depolar dijital arşivlerdir, iyi bir hafıza kartı şimdi bir kütüphane olabilir, olmalıdırda, aşagıya yukarı her dersin videoları var, notları var yeterki biz vatandaşlar ve yöneticiler olarak eğitim işinin üstün de ciddi, disiplinli duralım… Bütün bunlar ne için yapılmaktadır, iyi nedir, kötü nedir, faydalı nedir, zararlı nedir, güzel nedir, çirkin nedir, ne yaparsak daha iyi yaşanır konusunda karar vermemize yardımcı olmak içindir…
Kararlarımız daha doğru olması için ne yapmalıyız veriye dayalı olmalıdır, veri nedir bilgi, bilgi ise bilimsel olanından olmalıdır, yani deneye, gözleme ispata dayalı olmalıdır.. Şu efendinin gönül gözü acık, o bunu demiş, kime demiş Mehmet dayıya, Mehmet dayı kime demiş, Ahmet amcaya, eee oda bizim efendiye demiş, belge var mı, bilginin doğrulugu yanlışlığı kanıtlanabilir mi, yok… O zaman, o bilgi bilimsel alanda yok hükmündedir ve bu tür bilgiye dayalı kararlar bizi bulunduğumuz yerden daha ileri götürmez, geri götürecegini bile söyleyebiliriz… Şimdi biz ilerliyormuyuz geriliyormuyuz? Bunlar bilgiye dayanmalıdır ki bilebilelim.. Örnegin teknoloji konusunda ilerlemenin yolunun ar-ge aracılığıyla çalışma icat/patent yapmayla mümkün olduğunu biliyoruz… Biz patent üretiminde kacıncı sıradayız? 10 sene önce kacıncı sıradaydık? Sonra ekonomik olarak ilerdedik mi, bunu ekonomistler sayısal olarak ortaya koymaları gerekir… Her zaman yapılanı yaparak yazıya son vermek istiyorum..
Ekonomik olarak ucuyoruz, ihracatımız 2003’e göre 50 kat artmıştır, miting alanlarında söylenen slogan budur, gerçek nedir?
Yıl ihracat ithalat aradaki fark (Milyar Dolar Zarar)
2015 143.838.871 207.234.359 -63.395.487
2016 142.529.584 198.618.235 -56.088.651
2017 156.992.940 233.799.651 -76.806.711
2018 167.923.862 223.046.879 -55.123.017
2019 170.531.000 202.705.000 -32.174.000
Hele bir 2011 dış ticaret açığı var ki bir yılda 105 milyar dolar dır ki, tersine uctuğumuzun ve bugünlere bu nedenlerle geldiğimizin göstergesidir, bu dış ticaret açıkları zararları… İşte veri, bilgi, doğru bilgi böyle bir şeydir, bu doğru bilgiyi bulma, öğrenme, bilme ise eğitim aracılığıyla biz insanlara verilen yetenektir… İyi bir eğitim demek dünya toplumları arasında hatırı sayılır bir yere ulaşma garantisi demektir… İşte bu nedenledir ki eğitim şarttır deriz ama egitimde hangi bilgi, veri kullanılacak.. Nakle, ezbere mi, yeni bilgilerin cıkarılabilecegi akla düşünmeye mi dayanacak oda yönetimlerin kararıdır.. Bugün Yaşadığımız Sorunların Kaynagı Dün Yapmadıklarımızdır, Bugün Yapmadığımız Her Şey Yarın Torunlarımıza Sorun Olarak Miras Kalacaktır… İşte bu nedenle Akla, bilime dayanacak, bilimsel yöntemleri uygulayarak ülkemizi gelecege taşıyacak eğitim müfredat oluşturacak yöneticileri seçmek de bizim vatandaşlık bilincimize dayanmaktadır.. İyi vatandaş, görev ve sorumluluğunun bilincinde olan, iyi olan yönetimleri seçen vatandaştır.. İyi vatandaş olmak umuduyla, Selam ve Saygılarımla…
Fikri Adil – vatandasfikri.com – 2.1.22
Kaynaklar
2* Selçuk Şirin – Oksijen Gazetesi - 17.12.2021
|