İĞDİŞLEME (Düşünsel Hadım Etme)
İğdişleme, nedir derseniz, danaların, atların üreme yeteneklerinin yok dilmesi kısırlaştırma diyebiliriz… Ama bu kavramı iyi anlayabilmek için sözlüğe bakalım mı? Sözlük şunu diyor: İğdiş: Erkeklik bezleri çıkarılarak veya burularak erkeklik görevi yapamayacak duruma getirilmek… (hayvan ve özellikle at, dana için). Hadım, nedir dersek: Hadım: Kısırlaştırılmış erkek, daha çok haremlerde, kadınlara hizmet için kullanılmak üzere yapılırmış… Bunlar biyolojik hadım etme, ya düşünsel hadım nasıl edilir derseniz? O kadar çok yöntem var ki, insanlar eğitimi bile hadım etme aracına çevirebiliyoruz..
Dini, İdeolojiyi, Eğitimi, Milli değerleri, toplumların kişilerde düşünsel hadım etme için kullanıldığını görüyoruz, bunu neden yaparlar derseniz, kişileri kontrol ederek sömürmek, istismar etmek için yaparlar… Adeta devletin iktidar gücünü kullanan grup bizim ne öğreneceğimize, ne düşüneceğimize karar vermek gibi bir hak görür kendinde, bu sadece bize has bir durum değildir… Batı üniversitelerinde de hakim düşünce liberalizm, kapitalizm, kapitalist değerlerin iyi olduğu diğerlerinin insani olmadığı savunulur ve toplumun içine doğanların böyle düşünmesi amaçlanır…
Toplumsal uyum adına kişilere bu yapılırken, neyi, nasıl düşüneceğine aşırı müdahaleler onların düşünsel olarak hadım edilmesi degilmidir? Bunu sosyalist sistemlerde ideoloji adına yapar, demokratik sistemlerde bunu nispeten yapar, işte bu nedenle demokrasi en az kusurlu sistemdir denir…
Hele dini, sistemlere geldiğimiz de ise, ortaçağ da kilisenin din adına yaptıklarına bakalım mı? Engizisyon mahkemelerinde verilen kararlara ve onun nasıl vahşice uygulandığına… Din adına karar veren bir grup, sanki Allah, Tanrı adına hükümler koyan bir ruhban, bir din adamları grubu oluşuyor… Allah’ı kaynak göstererek şunu yapma, bunu yap, şunu düşün, bunu düşünme, şu sözü başka şeyler düşünmemek için günde 1000-2000 kere tekrarlar, 1000-2000 sevap kazan ve cenneti garantile… İşte düşünsel hadım etmenin dini versiyonu…
Eğitimin maksadı insanların mevcut evrensel bilgileri öğrenerek, bu bilgilerle daha yeni ve iyi düşüncelere, bu düşüncelere dayalı teknik, teknolojik gelişmelere neden olabilmelerini sağlamak olması gerekirken sadece hakim olan yerel kültürün aktarılması halini alırsa… Bu kültürün de sadece bir anlayışını herkese öğretmeye kalkılırsa, eğitim sadece hakim anlayışı öğrenme işine dönüşür ve insanlar da düşünsel ufuk açmak yerine düşünsel hadımlığa neden olur… Bu ise genelde otoriter ve totaliter (Demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulduğu, bütün yetkilerin bir elde veya küçük bir yönetici grubunun elinde toplandığı demokratik olmayan (devlet düzeni), bütüncül., teokratik sistemlerde görülür…) Teokrasilerde de toplumsal kuralların dini kaynaklı olduğu iddiasıyla eleştirme, tepki gösterme, başka bir öneride bulunma gibi farklı düşünmeye neden olacak fikirler baskıyla, şiddetle hatta öldürülmeyle karşılanır… Böylece birey boğulur, düşünce boğulur ve sadece nakil de ısrar edilir… Bununla yaşamaya çalışılır, buna yaşamak denirse, dünya toplumları incelendiğinde eğitim işi, sadece mevcut olan dini, milli, kültürü nakille ilgilenirse sonuç olarak yeni düşünce yerine eski düşüncelerin tekrarı ile yetinmeye çalışılır… Sonuç yeni düşünceye ve bilgiye kapanmadır, hüsrandır ve işin daha da tuhafı çok vahim bir olay yaşanmadıkça bu durumdan da kurtulunamaz… Bu duruma genel olarak düşünce Hadımlığı denilebilir…
Bundan kurtulmanın yolu ise insanın doğasına saygı duyulması, bireysel özgürlüklerin ve tercihlerin önünün açılması diyebiliriz… Umarım dünyanın baskıcı, otoriter, totaliter sistemleri bunu anlar… İnsanlara toplumsal hayata uyum diye sundukları dayatmaları toplumsal düzen uğruna, kişisel düzenleri bozmadan yaparlar, önerisi, dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – 10.12.17 – vatandasfikri.com
Kaynak : http://www.tdk.gov.tr
|