DÜŞÜNMEK, DÜŞÜNDÜRTMEK!!
İkiside düşünmek üzere, ikisi de birbirinden çok farklı iki kavram, bunlar üzerine dilimizin döndüğü kadar duralım mı, ne dersiniz?
Düşünmek kendi başımıza bir eylemdir, öte yandan ortaklaşa da düşünülebilir, davranılabilir… Bu ortak düşünüşlerle, ortak düşünceye düşünsel katkılar sunamıyorsak, o zaman düşündürülüyoruz demektir.. Bu ne demektir, şu düşünülecek düşün ama şu şekilde bu bilgiyle düşünün dendiğin de artık orada düşünce üzerinde emir komuta zinciri var demektir… Bu düşünmek, değil düşündürültmektir, zihin dünyamızın sınırlandırılması demektir, bu tür olaylarla çok karşılaşırız, genel olarak da dini, siyasi alanda benim gibi, bizim gibi düşünmüyorsanız kafir, hain ilan edilirsiniz, ederiz… Hiç edildiğiniz oldu mu, ben çok defa daha nazikce günahkar/müşrik/faşit/gominist ilan edildim… Çok hain, bir çok defa kafir ilan edenleri gördüm, neden acaba bir vatandaş, bir kişi hain ve kafir ilan edilir ki, insan, üstelikte aynı toplumun ferdi, vatandaşıyken…
Toplumlar ortak çıkarlara göre hareket ederler, etmesi beklenir, yalnız toplumun fertleri tek tek değerlendirildiğinde kişisel çıkar üzere hareket edenlerin de sayısının azımsanmayacak bir sayıda olduğunu görülür… Şimdi toplumun çıkarına göre düşününce kişisel çıkara göre hareket eden kişiler hain mi, tersinden düşününce kişisel çıkarına zarar verilen kişi acısından toplum hain mi? Devam edelim mi? Dini bir inanışın içine doğduk, inanıyoruz, inandığımız dinin farklı yorumlarıyla karşılaşıyoruz, hatta farklı din mensuplarıyla karşılaşıyoruz, bemim gibi inanmayan, inancımızı bizim gibi yorumlamayan kafir mi? Tersinden bakınca bizde onlar gibi yorumlamadığımız için onların kafiri miyiz? Her neyse bizim gibi inanmayanları bizim gibi inanmaya zorlama hakkımız var mı, bu hak nereye kadar, zorladığımız insanlara bu zorlamalarımız hangi noktada zulme dönüşür? Soruyu ortaya atarak düşünme, üzerine devam edelim mi?
Şimdi felsefi ve siyasi düşünüşlerde hain kim, yada bizim gibi düşündürtemediklerimiz, bu hainler, dış güçlerin işbirlikçileri bizim keşfettiğimiz bu güzel düşünceleri neden düşünmezler ki? Felsefecileri bir kenara bırakalım onlar gerçekten de felsefi düşünüyorlarsa, farklı bakış acılarının ve düşüncelerin, sorgulamaların, düşünsel zenginlik olacağını, sınırsızca soru sormanın ve cevap üzere düşünmenin gerekliliğine inanmış ve bir coğuda bunun için bedel ödemiş insanlardır… Siyasilere ve ekonomik politikalara bakınca sorunun daha da büyüdüğünü görürüz…
Şimdi dünyada belli başlı siyasal düşünme şekilleri vardır, bunlar bilgiye dayanırsa, kendi düşüncelerinin dışındaki düşüncelerin aslında düşünsel alternatifler olduğunu bilir ve ona göre düşünürler… Örnegin liberal siyasal/ekonomik düşüncenin karşılığı, alternatifi nedir, sosyal demokrat ve sosyalist düşüncedir… Muhafazakar ve milliyetçi, yerel, mikro siyasal düşüncenin, siyasal düşüncede karşılığı nedir, gelişmeye göre değişimi savunan evrenselci düşüncelerdir… Aslında her düşüncenin içinde biraz da alternatif düşünceden kırıntılar vardı da, hiçbir düşünce yek pare değildir, bazen duruma göre birbirlerinden alıntı yaparak kendi tezlerini desteklerler… Son olarak, başa dönerek, biz düşünüyormuyuz, bizi düşündürtüyorlar mı?
Doğduğumuz ortamda nakle, ezbere, taklide dayanan, inanma ve düşünme şekilleri vardır, bunlar üzere zamanımız bilgileriyle tekraren düşünerek mevcudu yeniden, yeniden mevcut inanma ve düşünme üzerine düşünmezsek… Biz bize verilen nakli, taklidi seviyede kalarak düşünüyoruz, inanıyoruz demektir ki… Düşünmüyor, düşündürtülüyoruz demektir, zamanının bilgisiyle, araçlarıyla düşünmeyen, davranmayan insan ise zamanını yaşamıyor demektir… Yaşıyormuyuz, yaşıyormusunuz, zamanımızı en doğru bilgilerle, en iyi araç ve gereçlerle, doğanın ve birbirimizin hakkına, hukukuna da riayet ederek, iyi yaşamak dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com – 19.6.2021
|