ANAYASA NEDEN VARDIR?
(Anayasalar Nasıl Değiştirilir)
Ülkemizde gün geçmiyor ki geçici, kalıcı ne kadar sorun varsa, (Siyasal, Sosyolojik, Ekonomik) sorun varsa çözebilmek için reform çağrıları yapılmasın, kimisi samimi, kimisi gerçek gündemi algılarla örtmek veya ötelemek niyetiyle olabilir… Kimisi taraftarlarını yanında tutmak için, safları sıklaştırmak için, değişim, reform önerileri, taslakları ekonomide, hukukta, yargıda, adalette bu rüzgârlar estiriliyor… Şimdi de meclis kararıyla, referandumlarla değiştirdiğimiz gibi, Anayasanın yeniden kısmen veya toptan değiştirilmesi tartışmaları başlatıldı… Dil sürçmesi olsa gerek, bir sözcü kurucu irade gibi bir yeni anayasal düzen kuracaklarını söyleyiverdi… Değişiklik tartışması başlamadan gerginlik başladı, aslında Anayasa demek temel toplumsal sözleşme demek, Kanunların anası demektir, bunun için mümkün olduğu kadar çok tarafı işin içine çekerek değişim tartışmalarını başlatmak gerekir… Başlayabilir de ama nasıl?
Kurucu İlkelere Dokunmadan, Güçler ayrılığına dayalı devlet düzeninin belirgin bir şekilde yapılandırılması, Güçler ayrılığı, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin farklı kurumlarca kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı, denge denetime neden olacak medenî bir işbölümü olarak düşünülerek başlanırsa…
Her siyasal, sosyal grupla işbirliği yapılarak, kabul edebileceği ortak ilkelere, müzakereye, meşverete dayalı değişimle ortaya çıkacak olan sözleşme olan Anayasa, buna dayanan kanunlar yapılırsa… Ortak irade sonucu oluşan Anayasa ve kanunlarında herkesi bağlayarak üst yasalarımız olacağını, anlayışıyla değişimi yapamazsak, değişim ortak yaşam nasıl inşaa eder ki, edemezse, neye yarar ki?
Anayasa nasıl değiştirilir, Anayasa yapıcı bir kurucu irade, ilkeler vardır, birde asli, tali irade ile değiştirebilecek irade vardır.. Bu tali değişikliği yapacak olan irade, bu mevcut anayasa göre yönetime geldiğine göre, buna dayalı olarak değişim hakkı meşru görüldüğü için mevcut anayasanın temel ilkelerini dikkate alarak, yani anayasal değişimin… Cumhuriyetin temel ilkelerini, demokrasinin temel ilkelerini dikkate alarak değişim yapılabilir…
Bunlara dikkat edilmeden yapılacak değişiklik siyasete duygusal, sloganlarla yaklaşan kişilerin, örgütlerin gündem saptırmaya dönük konu yaratma cabası olarak görülebileceği..
Faydası olsun derken değişimiz toplumsal sorunlara neden olabileceğini de düşünmek lazım… Her toplumsal gerilimin kısmen toplumsal barışı riske attığını da unutmayarak germeden değişimi tartışabilmeliyiz..
Tartışmaya şöyle devam edelim mi, Anayasalar ne için vardır, neleri içermelidir, sorularına cevap arayarak devam edelim mi?
Genel olarak Anayasalar, Kralı/Padişahı/Tiranı/Monarkı modern dönemlerde de güçler ayrılığı ilkesiyle, devletin gücünü kullananları, hükümetleri sınırlandırmak, vatandaşların hak ve hukukunu korumak üzere ortaya çıkmış sözleşmelerdir… Özel olarak ülkemizi düşündüğümüz de, Osmanlı dahil olmak üzere anayasa tecrübemize baksak diyeceğimiz 900-1000 kelimeyle biz girmeyelim… Siz inceleyin ben baktım 1876 Anayasasına ilk yedi maddenin dört’ü Padişahın yetkilerini garanti altına alan maddeler… Oysa Kralın/Padişahın, İktidarın, Devletin, vatandaş karşısında sınırlandırılması gerekirken sanki bizim anayasalar, vatandaşı sınırlandırma üzerine yazılmış metinler olduğu görülüyor… 1961 digerlerine göre daha özgürlükçü olmasına rağmen, genel olarak verilen hak, amalarla eklenen maddelerle geri alınıyor…
Anayasal düzen, neyi içermelidir?
Değişimin ruhunu alacağız denilen, 1921 Anayasası’nda Türkiye’nin geleceği için hayati derece önemli olan kuvvetler ayrılığı yoktur. Meclis’in denetim yetkileri, yargı erki, yargı bağımsızlığı, yargı, yüksek yargı kurumları yoktur. Hak ve özgürlüklerle ilgili düzenlemeler yoktur. Vatandaşlık, kamu hakları, seçme seçilme hakkı, vergi, bütçe, iktisadi ve mali hükümler yoktur… Hükümet sözcüleri bu anayasanın ruhuyla değişiklik yapmak istediklerini söylüyorlar.. Bu sayılanlar yoksa günümüz de Anayasalara anayasa denilebilir mi?
Mevcut Anayasaya uymayan bir yönetim anlayışına zaman zaman tanık oluyoruz… Anayasanın tüm kişi ve kurumları bağlayıcılık özelliğinin ihlal edildiğini görüyoruz… Bu gibi uygulamalar karşılıklı toplumsal güveni erezyona uğratıyor bunu da biliyoruz… Hem tartışma diline, hem tartışılan konulara çok dikkat edilmesi gereğinin altını çizerek.. Geleceği daha iyi inşaa etmek için yeni bir anayasa gerekiyor olabilir, temel ahlaki degerleri, adalete neden olacak ilkeleri geleneksel kültürden, geçmiş/mevcut evrensel kültürden kaynak olarak yararlabiliriz… Geçmişte ki anayasalar da, yalnız şunlar varmıydı? Tekrar olacak ama konu önemli…
Kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, denetim ve denge, temel hak ve hürriyetler gibi, demokratik hukuk devleti gibi, anayasa da demokrasi ruhu gibi günümüz esasları varmıydı, bunları içermezse, buna günümüzün toplumsal beklentilerine ve daha iyi yönetim yöntemlerini sağlayacak, günümüz anayasası, geleceğin Anayasası diyebilirmiyiz?
Siyasilerin kendi güçlerini pekiştirmek, iktidarda daha uzun yıllar kalabilmek veya iktidara gelebilmek için Anayasa ve diğer metinleri değiştirdiklerine tanık oluyoruz, bu tür değişimler, yeni sorun üretecek değişimler olacaktır… Bu nedenle Ülkede asıl sorun biz yaparız olur, zihniyetinden dolayı yaşanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu İradesinin benimsediği Kuruluş Felsefesi ile Cumhuriyet’in niteliklerinde samimi bir mutabakat ortaya koyulmadan yapılacak her değişiklik denemesi, kağıt üstünde kalmaya mahkumdur… BU kadar güvensizliğin olduğu ortam da…
Karşılıklı güvene neden olacak bir önerim olacak, yapılacak değişiklikler, bir seçim dönemi sonrası uygulanması, mevcut iktidarın değişiklikleri istismar edeceği kaygısını ortadan kaldıracaktır… Degişim aşamalarında güvene nedne olacak başka davranışlar da şunlar olabilir…
Kamu otoritesinin kendisine karşı gördüğü veya algıladığı her söze, protestoya, eyleme, Anayasa ve kanunlar ile sahip olduğu yetkilerini aşmadan, keyfi davranmadan, Anayasanın ve kanunların güvencesinde olan temel hak ve hürriyetlere karşı hukuk sınırlarında kaldığı, bireyin hak ve hürriyetlerini öncelediği zaman… Anayasal degişikligi destekleyen toplumsal taban genişleyecektir…
Cumhuriyet’i demokrasi ile tamamlama sürecini bitirememiş olduğumuz ortadadır, demokrasi bir Anayasal düzen olduğu kadar bir kültüre dayalı toplumsal yaşamdır da… Daha önceleri olduğu gibi, uygun bir değişiklik yapılamazsa, toplumsal istikrar, barış, Hukuk güvenliği hakkı, kuvvetler ayrılığı veya ayrılmış güçlerin erkler tarafından paylaşılması sorunları varlığını sürdürmeye devam edecek ve devletin gücünü elde tutma veya kazanma savaşı veya kavgası da aynı şekilde devam edecektir…. Değişikliği bir sonraki seçim dönemin de uygulanması bu sorunun da aşılmasında yardımcı olacaktır… Son Olarak…
Daha önce yapılan Anayasa değişiklikleri, ne yönetim sorununu, ne hak hukuk sorununu çözememiş, belkide daha da soruna (Yasamanın etkisizleşmesi, Yargı Bagımsızlıgına Güven) Yürütmenin hükümetin daha çok baskın hale gelmesine, yargı ve yasamasının yürütmeyi, hükümeti denetleyememesine, neden olmuştur… Degişiklikler maalesef daha önce yaşanan sorunlara çözüm olmamış, yine aynı zihniyetlerle değişiklikler yapılacaksa…. Yine çözüm olmama ihtimali yüksek olacaktır… Degişimde dikkat edilmesi gerekenlere, son olarak, Anaysal maddeler üzerinden tekraren bakalım…
Mesele, Anayasa değişikliği olmayıp, “hukuk devleti” ilkesini koruyan Anayasa madde MADDE 2- “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Anayasanın üstünlüğünü ve bağlayıcılığını ortaya koyan” MADDE 11- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.”
Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı “MADDE 13- Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Sözüne/özüne, ruhuna uygun, toplumsal birçok kesimin yanı sıra hata öncelikle hukuk kurumlarıyla görüşülerek yapılacak değişiklikler olabilir, toplumsal yaşamımızı daha iyi hale getirecek değişiklikler olması dileğiyle, Selam ve Saygılarım…
Fikri ADİL – vatandasfikri.com – 15.2.21
Kaynaklar
1* Taha Akyol - https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/iktidarin-yeni-soylemi-1921-anayasasi-1588515
2* Ersan Şen - https://www.hukukihaber.net/su-an-anayasa-degisikligi-bir-ihtiyac-mi-makale,8677.html
4* https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/anayasa/
|