|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
AÇIKLAMA SORUMLULUĞU!! |
AÇIKLAMA SORUMLULUĞU
Artık bütün komplo teorilerine acık bir toplum olduk neden mi? Siyasetcilerin yalanından dolayı, bir olay oluyor, A partisi yetkilileri, lideri A diyor, konu aynı olmasına rağmen B partisi yetkilileri ve lideri yok iki BB diyor… Kamu görevlilerinin açıklama yapması, konuşması yasak, neden yasak onuda anlamış degilim kamu görevlileri kamuyu bilgilendirecek, kurumlarının düşüncesini ifade edecek kişiler degil mi? Tamam anladık saglıklı bilgi vermek için tek elden acıklanılan bilgilerin kamuoyun güvenilirliligi için gerekli olabilir, o zaman o kurumun basın bürosundan acıklama gelsin, başka yerlerden acıklamaları dikkate almamayı toplum olarak öğrenmeliyiz… Ama son acıklamalarda olduğu gibi yetkisiz kişilerin acıklamasında bir sakınca görülmemesi de ayrı bir sorun…. Konu teknik bir konu ama adamlar (iktidar ve muhalefet mensubu siyasetciler) mirofon görünce çoşuyorlar… Öte yandan son acıklamaların birbiriyle çok zıt olmaları ise daha başka sorun degilmi, iki kişi aynı konu hakkında zıt acıklamalar da bulunuyorsa biri yalan konuşuyor diyecegiz ama diyemiyoruz, neden her iki tarafında tabanı/tarafları o kadar yüksekten onaylıyor, alkışlıyorlar ki, sıkıysak sen yalan konuşuyorsun diyebilelelim, adamların tarafları bizi topa tutar… İlk acıklama sorunu Merkez bankası ile Cumhurbaşkanlğı makamı arasında oldu ve Sayın Cumhurbaşkanımız çok agır suçlamalar da bulundu, sonra ne oldu… Görüşmeye cağırdı….
Gelelim taze bir olaya, şimdi bir olay oluyor, biri çıkıyor güvenlik kuvvetleri provakasyon yapıyor diyor, Hükümet yetkilileri Örgütün provakasyon yaptığını söylüyor… Ben hükümete inanıyorum neden mi? Onun tarafıyım da bu mesele de…. Ama orada örgütü destekleyen halk ve siyasal parti taraftarları devlet yetkililerinin doğru konuşabilecegine ihtimal bile vermiyor… Bu kadar kopmayı nasıl becerdik, bunu siyasetciler kendilerine sormalıdır… Bu sorun da en cesur hükümetin bu son hükümet olduğunu belirtmeden geçemeyecegiz… Belki de hükümetin en önemli içraatı bu desek abartmış olmayız… Ama sorunlu durum tam çözülmüş degil hassas yaklaşımın devam etmesi gerekiyor… Acıklamaların bir ciddiyet ve agırlık içinde olması gerekmezmi siyasal olarak haklı çıkma ve oy kaygısıyla hükümet şu iki yanlışı yaparsa hepimiz kaybederiz… Bir ekonomik olarak seçim ekonomisi uygulaması (gerekirse faiz artırımı dahil merkez bankası ekonominin gereklerine göre davranmalıdır) ve barış sürecine zarar verecek bir davranış sergilenmesi hükümetin yaptığı her şeyi kendi eliyle yıkması demektir… Bindigi dalı kesmek demektir…. Bu kadar yol alınan yoldan dönülmesi yanlış olur… Öte yandan…
Örgütün silahlı unsurlarıyla kırda, dagda, bağda, sokak da dolaşması provakasyon sayılmazsa bunlar legal mı saylıyor yoksa….Bu konuda Kürt siyasileri ve halkı barış sürecine sahip çıkması gerek, sokaklarda, dagda silahlı adam görülmememli, silahlar gömülmeli ve o yön de emareler bekliyor kamuoyu daha da barış sürecinin devamına daha büyük destek için… Her iki taraf da barışa sahip çıkıyor, çıkmalı da…
Biz de şahsım adına) devletimizin ve hükümetimizin yanındayız onlar siyasal sorumlulukları alıyor, kararlarını veriyor biz de bu ülkenin vatandaşları olarak barış istiyoruz ama silahlı unsurlar ya teslim olsun, ya silahlarını teslim etsin, yada vatan topraklarını terk etsinler yoksa barışı onların proveke ettiğini düşünecegiz…. Destegimiz daha da düşecek…
Bu gibi süreçler de açıklama sorumluluğu çok önemlidir, bu işde sorumluluk alanlar kahvede konuşur gibi konuşmamalıdır. Her acıklama toplum da ya olumlu ya da olumsuz algılamalara neden olmaktadır… Acıklama yapanları dinledikce toplum süreci nasıl algılasın istiyorlar, onu anlamakta biz vatandaş olarak çok zorlanıyoruz….
Hükümet yetkilileri ve Kürt siyasetciler barış süreci üzerinden seçim söylemi yapılmaması gerektiğini sanırım biliyordur der…
Son olarak bir de dış politikayla ilgili rast gele acıklamaların yapıldığına da tanık oluyoruz, bu alan iç sorunlara da benzemez, uzun vadeli politikaların gerektiğini hepimiz biliyorz, bir yandan içinde olduğumuz ortaklıklarımız var… Bütün bunları yok sayarak acıklamalar yapılması dış politikamızı sorunlu hale getirir kaygısı yaşıyorum ve hükümet yetkililerinin de bu kaygıyı taşıdıklarını düşünüyor, bu alanda da sorumlu acıklamaların diplomatik acıklamarın dış politikamız da elimizi kolaylaştıracaktır…
Genel olarak siyasetcileri, acıklama sorumluluğuna davet ediyorum….
Barışın seçime kurban edilmemesi dilegiyle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – Nisan 15 -- vatandasfikri.com.
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|