DİN DE, DÜŞÜNCE DE İYİ YÖNTEM!!
Son göbekli tepe kazılarıyla birlikte dini inanışın 11 bin yıl geriye gittiğini gördük , insan tanrılar, doga olaylarının tanrı ilan edilmesi, kurgu tanrılar derken, tek tanrılar dinlerle inanış seviyesinde ki gelişme devam etti, günümüze kadar geldi… İnsan kurban eden dini inanıştan, hayvan kurban eden dini inanışa insanlık geçti, iyi de oldu, yoksa kim kurban olmak istiyor, parmak kaldırsın desek şahsen cennet garantisi bile beni gönüllü kurban olmaya razı edemez, çünkü ben H.z İsmail değilim, hani ya şimdi otoritelerde H.z İbrahim değil… O zaman dini düşünceyi günümüz de nasıl anlayacağız, geçmişte dini düşüncenin otoriteleri nasıl anlamış, dini mesajın ilk muhatabı Peygamberler nasıl anlamış uygulamış.. 2500, 2000, 1440-1450 yıllık dini inanışların kaynakları günümüzde ne yaparsak bizim dünyada nasıl daha iyi yaşamamıza yardım eder? Ahirette (bazıları bunu gelecek olarak çeviriyor, bazıları öbür dünya diye) iyi yaşamamıza, iyi karşılanmamıza neden olabilir? Bunlar üzerinden hareketle, dini düşüncelerin yaşanılan hayata nasıl yansıması gerekirken, nasıl yansıdığı üzerine düşünerek ilerlemek gerekirse… Allah/Tanrı/Rab, Musa/İsa/Muhammed bizim nasıl yaşamamızı isterlerdi? Herkes kendi cevabını versin, ona göre yaşasın, başka cevaplar, başkalarını ilgilendirmektedir… Biz hep karşımızdakinin hatasını, suçlarını görmekteyiz, birazda kendi yargılarımıza, kendi yargılamalarımızı eklesek de kendi davranışlarımıza baksak ya…
Ben, Allah/Tanrı/Rab ve Peygamberlerin sorun çıkaran bir dini düşünce istemediklerini düşünüyorum, efendim en çok şu din sorun çıkardı, sana/bana göre öyle olabilir de, birde onlara sorsak, ne derler acaba? Her neyse Allah nasıl yaşamamızı isterdi, tüm dini yorumlardan hareket etsek de, etmesek de, Allah, İncil de Peygamberi aracılığıyla bize komşunu sev, şiddete başvurma demesine rağmen Hristiyanlar ne yapmış? Mezhep savaşları, Haçlı seferleri, Engizisyon mahkemeleri…. Müslümanlar farklı mı, biz genelde onların yaptıklarını görürüz, daha ilk üç, dört fitnede kaç kişi Müslümanlar iç savaşlarda birbirlerini öldürdü göremeyiz, hatta bilinçli görmeyiz… Tarihin o sayfalarını es geçeriz… Bize, dindarlara ne böyle yaptırıyor, Muaviye’yle, H.z Ali neden savaştıysa, şimdide bize bunca yalanı, yanlışı, ahlaksızlığı, adaletsizliği o şey yaptırıyor, bu neden ne? Devleti kim yönetecek, hazineyi kim paylaştıracak, kim kimi vali, kaymakam, hakim, doktor, memur, imam, polis, asker yapacak, işte bu güç elde etme savaşı dinleri din olmaktan çıkarmış, kimi kez iktidarı destekleme payandası, kimi kez ekonomik çıkar sağlama aracı haline getirmiş… Bu alanda da çatışmalar ister istemez sert olmaktadır.. O nedenle düşünürler devletin, iktidarın mirasla babadan oğula değil seçimle devrini, devletin gücünü tek bir kuruma ve kişiye bırakmamış bölmüş, güçleri yasama, yargı, yürütme diye ayırmış ki çatış değil denge olsun, kısmen de başarılı olunmuş… Sonra bakmışlar dini sabiteler, yönetimleri tıkıyor, yada duygusal bakış acılarıyla bakarak düşman edilen gruplar, toplumlar ortaya çıkıyor veya bizim istediğimiz, inandığımız gibi yaşayacaksınız baskısı fitneye neden oluyor… Hem iç çatışma, hem dış çatışmayı dini ağırlıklı yönetimler daha sık yapmışlar yada iktidarlar dini çatışma maskesi takmışlar çatışmalara, savaşlara… Şimdi haklı olarak şu soruyu soranları duyuyorum… Dini düşünce yönetimlerden çekildi, laiklik siyasal yönetimler de ağırlıklı oldu çatışma bitti mi, yok… Bu seferde çatışmalar kimi kez siyaset, ideoloji aktarma, şimdilerde bu da azaldı, hala ekonomik kaynakların paylaşımı ve kim kontrol edecek, ben sen çatışması savaşlara neden oluyor… Asıl sorumuz şu o zaman insan olarak yaşadığımız toplumda nasıl iç çelişkileri, çatışmaları, toplumlar arası dış çelişkileri ve çatışmaları en aza indirebiliriz? Nasıl indirebiliriz, barış içinde yaşayabiliriz, örneğin barış, ahlak, adalet gibi kavramları kutsayan bir dinin mensupları olarak neden bu kadar çatışmaya, savaşa ve insan öldürmeye neden oluyoruz? Bu sorunun cevabını dini düşünce üzerine çalışan düşünürler, siyaset ve felsefe üzerine çalışan filozoflar çok düşünmeli, sadece düşünmekle de kalınmamalı bizzat bu düşüncelerin uygulanması konusunda ısrarlı bir şekilde toplumlarına rehber olmalıdırlar… Bunun için felsefi, dini, siyasi/ideolojik, ekonomik/paylaşım gibi sosyal durumlar üzerine iktidardan ve ana ekol düşüncelerden azade düşünmek gerekiyor.. Ana ekollere muhalefet edişimizden rahatsız olanlara ise bu noktaya bu ekoller getirmiş olamaz mı diye sorarak… Son olarak…
Barış, mutluluk, huzur, sevgi, saygı, haz daha çok yaşansın istiyorsak dünyada, yaşadığımız anda, bunlar için mücadele, cihad, ceht etmeliyiz ki, barış mutluluk, huzur içinde yaşansın… Yaşanması dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle..
Fikri Adil – 24.11.20 – vatandasfikri.com
|