DUYULARIN KÖRLEŞMESİ
(Duyguların Körleşmesi, Aklın Körleşmesine, Aklın Körleşmesi İse İnsanın Körleşmesine Neden Olur. Fikri Adil)
İnsan neyle insandır derseniz ben duyularıyla insandır, duyularından gelen mesajları anlamasıyla, duyguya, davranışa dönüştürmesiyle yaşanması ile insandır… Ya duyular körleşir, duygular yaşanmasa, akıl ve Allah korusun insanlıktan çıkarız bu ne demektir derseniz?? İnsan gibi yaşamıyoruz demektir…
O zaman ne yapabiliriz duyularımızı körlükten kurtarabiliriz nasıl? Önce duyuları dinlemeliyiz, bakıyorsak ama görüyorsak, işitiyor ama duymuyor anlamıyorsak… Dokunuyor ama hissetmiyorsak, kokluyor ama koklayamıyorsak… Bu verdiğimiz anlamlarla sevemiyorsak… Yaşama anlam veremiyoruz, yaşamıyoruz demektir yaşamak için duyularımızı aktif dinlemeliyiz… Aktif dinlemek doğayı, maddeyi, kendimizi, insanı, canı duyularla, zihinsel cabalarla fizik ve metafizik anlama cabası demektir… Bunu yapabilenler, daha iyi yaşam yoluna girenlerlerdir…
Bunlar, duyulardan gelen bilgiyle, akıl yoluyla tezler, sentezler yaparak bunları fıtratımıza, düşünceye, davranışlarımıza, projelerimize, planlarımıza dayanak yaparak doğamıza uygun, fiziksel, mekânsal, sosyal, manevi ve maddeten daha iyi yaşamaya neden olunabilir… Bunları yapamazsak hayatı heba edebiliriz…. Etmemek için…
Duyularımızı arılaştırmamız lazım bu ise, temiz bir ruhla mümkün olabilir, iyi bir ruh için de bilgilenmek, bilgi üzere düşünmekle mümkün olur aksi ise yanlış kanatlarla, yanlış kararlarla, hayatımızı heba eder sağlık sorunları, ruhsal sorunlar, toplumsal sorunlar derken nihai olarak bizi mutsuz eder… Biz ne istiyoruz mutluluk mu, başka bir şey mi, ona göre davranmalıyız…
(Duyuları dinlememek yaşarken intihar etmektir. Fikri Adil)
Duyuların en güçlüsü duyma derler, ben gördüğüme inanırım diyenlere ne diyeceksiniz demek ki kişiden kişiye de değişebilmektedir… Diyelim ki duyma dedik, neler işitirsek daha iyi duymuş oluruz derseniz, bu diğer duyular için de geçerli bir kuraldır… İyi söz yılanı deliğinden çıkarır derler, iyi söz nedir, yeni iyiliklere neden olacak sözdür, bunlar bizi yeni iyiliklere taşıyacak bilgiler içeren sözlerdir… Bu sözler bizde öyle etkiler yapar ki bizi kötülüklerden uzak tutar, iyilikler içinde daha iyi şeyler yaparak yaşamamıza yardım eder… Duyular aslında bizim dışarıya acılan kapılarımız, pencerelerimiz, daha iyi yaşamak için rehberlerimizdir… Hayata dair tüm bilgileri onlarla öğreniriz, onların körleşmesi demek, biz insanın, insanlığın körleşmesi demektir…
İşimizi, gücümüzü bırakıp duyuları dinlemeliyiz, dinlerken şunu da bilmeliyiz, duyuları sağlıklı dinlememizin önündeki engeller neyse onları da kaldırarak dinlemenin gerçek bir dinleme olacağını… Bunlar nelerdir derseniz?
Önce şunu dememiz gerekir diye düşünüyoruz, içgüdüler olabilir, olabilir de onları da dinlememek yarım yaşamak demektir, demek ki, yerine ve zamanına göre hangisi meşru, hangisi bizi dengede tutacaksa onu dinleyeceğiz… Başka gölgeler nelerdir derseniz?
En belirgin olanları ele alalım, sonrada başka nelerdir onları araştıralım …
İlk engel hormonal baskılardır, buna ergenlik derler…
Sonra, ekonomik çıkar ve ahlaka, adalete, doğamıza aykırı olan otoritelerin baskısı diyebiliriz…
Devamla, bilinçsizlik hali, neyin iyi, neyin kötü, neyin ahlaki, neyin değil, neyin adalet, neyin zulüm, ne güzel, ne değil, ne doğru, ne yanlış, neyin iyiye, neyin kötüye neden olacağı bilgisinin olmaması halidir…
Başka nedir dersek, belki de önemlilerden biri de, kıskançlık ve hayranlık duygularıdır ki iki durumda insanda duyuların duyulmamasına neden olabilmektedir… Hayranlık kötü yan körlüğü, kıskançlıkta iyi hal körlüğüne neden olabilir, birisi eleştiriye bizi kapatırken, diğeri yıkıcı, saldırgan bir eleştiriye ve davranışa neden olabilir… İki durumda da sağlıklı anlamalar ve anlam çıkaramayız..
Günümüz de ise en yoğun körlük, gerekli gereksiz her gün binlerce bilgiye maruz kalarak neyin iyi, işe yarar, faydalı neyin kötü işe yaramaz, faydasız, neyin eğlenceye dönük, neyin hak ve sorumluluklara yönelik bilgi oluşu karışmış durumdadır… Bu durumda duyuları körleştirmektedir, bu durumu aşmak için merak, konu, soru, bu merak ve soruları hangi cevaplarla giderebiliriz… Diye düşünerek duyu, bilgi peşine düşerek aşabiliriz…
Kısacası duygulardan gelen, bu aynı zamanda yaşadığımız hayattan gelendir, bunlar hayata dair bilgilerdir, bu bilgileri duyular aracılığıyla, hatta duyulara yardımcı olacak araçlarla(Teleskop, Mikroskop gibi daha derin, daha hassas görmemizi sağlayan, duymamızı, görmemizi sağlayan tüm iletişim araçlarıyla) duyularımızın daha derini, daha uzağı, duymamızı, görmemizi sağlar hale getirirsek duyular körlüğünü aşabiliriz.. Bunun için duymak kadar duyulara kaynaklık edecek bilgi, belge, görsel, işitsel, kokusal, dokunsal kaynaklarda önemlidir, kaynakların iyiliği, bizde iyi duyumlara ve duygulara neden olacaktır… Son olarak…
Duyulardan gelen duyumladıklarımız, duyduklarımız bizde zihinsel bellek oluşturmaktadır… Bu zihinsel bellek bilgiyle, düşünsel, davranışsal bir yolculuğa dönüşür… Bu yolculuk daha iyi nasıl olabilir, daha iyi nerede, nasıl yaşanır yolculuğudur.. Kısacası duyular, duygular, içgüdüler bizim yaşam rehberlerimizdir, bunlarsız biz, biz değilizdir… Bizi biz yapacak fıtratımıza uygun bir duyusal algı duygusal davranış oluşturmak ve bu duyulardan gelen anlamları yaşamak dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 21.1.19 – vatandasfikri.com
Kaynak: Uyak Felsefe Ders Notları(Prof. Dr. Ertuğrul Rufahi ve Onur Özatağ Hocaların Derslernden)
|