POPÜLER YANILGILARIMIZ!!
(Popüler yanılgı: Moda, Magazin, Slogan, Reklam, İmaj, Duygu Yoğunluklu Kültürümüzü, Toplumumuzu, Dünyayı Okuma Sonucu Hayatın Gerçeklerinin Algılanmasından uzaklaşış)
İlk Popüler yanılgımız, Biz Türkiye Müslümanları kendimizi İslam dünyasının doğal lideri olarak görürüz. Halbuki böyle bir algının İslam ülkelerin de karşılığı yoktur. Kendi kendimizi nasıl inandırmışsak, daha çok dindar kesimin efsanesidir, bütün dünya Müslümanlarının kendilerine liderlik yapmak için bize yalvardığını ama T.C Devletinin buna engel olduğuna inanmanın, uydurduğumuz popüler mitlere, yazdığımız senaryolara, kendimizin de inanması böylece gerçeklerden kopmak demektir..
Diger bir Popüler mitimiz ise, maddi unsurları sürekli yok sayışımızdır, devletle ilişkileri, dış dünyayla ilişkileri gerçekliklerden uzaklaşma pahasına, manevi ve ideolojik bir alan olarak görüşümüzdür. Son Suriye politikaları da bu popüler mitlerle düşünüş tarzının bizi getirdiği noktadır…. Büyük bir öngörüsüzlük sergileyerek, Oraya İran ve Rusya’nın müdahil olacağını göremedik… Adeta ora da duvara çarptık ve bu mitlerle düşünme, politika belirleme hatasına hala devam ediyoruz… Son olarak ABD de bizimle başladığı politikaları değiştirdi…
O kadar çok gerçeklerden uzaklaşmışız ki, uydurduğumuz popüler mitleri, efsaneleri tarihsel grcekleri çarpıtmak içinde kullanıyoruz… Bunlardan biri da Çanakkale savaşıdır, yaklaşımımız aynı, mitler yarat yarattığın bu mitlere inan, sen savunmadasın, sen siperdesin, sen tepedesin o aşağıdan sana doğru ilerlemeye çalışıyor, öbürü saldırıyor, ona rağmen o kadar kaybı nasıl açıklayacağız aklımıza? İnanmanın, inancın, imanın, vatan savunmasının gereği bilincinin etkileri tabiki yok sayılamaz, ama biz sadece bu motivasyonu görüyor, savaş aletlerini, komutan idaresini, işbirliği yaptığımız ülkelerin desteklerini göremezsek, o savaşı iyi okuyamıyoruz demektir… Tarihini gerçekçi okuyamayan milletler daha çok hata yaparlar… Kısacası savaş uçtu kaçtı işi değil maddi bir güç işidir…
Örnegin bugün ki gücüyle Rusya, 4-5 dakika içinde bütün Türkiye'de hayatı felç edecek çapta silahlara sahiptir… Bunu bilmeden kabadayılık yaparsak sonucuna katlanırız… Ortadoğu'da savaşan Müslüman ülkelerin hemen hemen hepsinin bütün silahları ya İngiliz, Fransız ya Amerikan, ya da Rus yapımıdır. Tabi ki, toplumların, sabretme, fedakarlık, İmanı, vatan ve milli bilinci önemlidir, en az bu kadar da, hatta bundan da fazla maddi güç önemlidir, dış politikada belirleyici olan da birliğiniz kadar maddi güçünüzdür….
Ülkemizi maddi acıdan değerlendirdiğimiz de yine karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır… 70 trilyon dolarlık dünya ekonomik gücü içinde, 1 trilyonluk bile ekonomik gücümüz yoksa, savaş araçlarını üretemiyorsanız, enerji bağılısı bir ülkeyseniz, savaşacağınız zaman sadece İman gücüyle değil daha çok ekonomik varlıklara dayalı, savaş araç ve gerçekleriyle savaşacaksak, biraz popüler yanılgılardan kurtulmamız gerek… Aynı popüler yanılgılar sanatsal algılarımızda da yaşanmaktadır..
Bir Roman veya film, Tiyatro eseri piyasaya çıkar, bunun sanatsal değeriyle kimse ilgilenmez, sadece reklam, magazin, moda kavramlarla popüler olur izlenir okunursa, oysa ki sanatsal değerin en önemli özelliği geleceğe kültürel bir miras bırakmasıdır, geleceğe ne kalır? Hiç… İşte popüler yanılgının sanat alanına yansımasıdır, tuzağıdır?
Biz millet olarak hem muhafazakârımız, hem de sosyal demokratımız solcumuz, hem milliyetçimiz, bize gaz veren, duygularımızı okşayan her bilimin popüler versiyonunu tercih etmiş bunlardan etkilenmişizdir. Tarih dediğimiz de bu alan popüler yanılgıların en yoğun olduğu alandır ki, tarihle bağımızı neredeyse koparırız… Atalarımız Orta Asya dan çıkmış, Viyanaya dayanmış, ama atının nalı düştüğü için Viyanayı fetih, edememiştir. Popüler yanılgılar sonuca odaklanır, o sonuca götüren araçlar, nedenler onu ilgilendirmez…
Dini bilgi alanı ise, Tarihden daha çok popüleritenin kirliliğine maruz kalmış, gerçek din yerine uydurma, bizim hoşumuza giden, imanın temel esasları olan ahlak ve adaletten uzak, sadece hikayelerden oluşan, abartılı yorumlara dayalı, ibadet ve şekil boyutuyla popüler din, algılanmış ve yaşanmaktadır… Bütün bu yanlış algılar yerleştikten sonra, yeniden gözden geçirilmesi ise çok zor olmaktadır… Bu nedenle baştan karşılaştığımız olaylarla, olguları, ister kültürel imgeleri, dini dini bilgileri akıl yoluyla güncelleştirerek popüler algının tuzağında kurtulabiliriz, düşüncesiyle… Devam edelim bakalım hangi popüler yanılgılarımız çıkacak karşımıza…
Son olarak bir popüler yanılgımız daha değerlendirerek bu konuyu hepimiz şapkamızı önümüze mi koyarız, yoksa mum yakar mum sönünceye kadar mı düşünürüz, bilemem, hadi biz popüler yanılgı içindeyiz, ya biz vatandaşız biraz gazla, biraz abartmayla, duyguyla düşünürüz, kısacası duygularımız ağır basar… Ama sorumluluk makamındakilerin popüler yanılgı tuzağına düşme hakları yoktur… Bir toplumla sorunumuz olur, dün bu toplum ve kişi dosttur, o kadar çok severiz ki, o kadar çok, dünyanın en iyisidir, biz bile yaya kalırız… Sonra o toplumun fertlerinden biri veya bu çok sevdiğimiz kişi bizim hoşumuza gitmeyen, bizim lideri eleştiren bir şey söyler, hemen aynı şiddet de düşman oluyoruz, bu duygusal gel gitlerimiz hayra alamet değildir… Bir şeye lüzumundan fazla değer yüklemek de, lüzumundan fazla değersiz bulmak da, hayatımızı, toplumumuzu ve dünyayı popüler okumanın tuzağının kararlarımıza yansımasıdır… Lütfen dikkat!!! Burada popüler yanlığı çukuru var…
Kendimizi ne olduğumuzdan çok büyük görecek, kadar nede olduğumuzdan daha küçük görecek kadar, ne dini alanda, ne tarihi okuma da anlama da, ne diplomatik alanda, ne politik kararlar da hayatın gerçeklerinden kopmamak dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Fikri adil – Şubat 16 – www.vatandasfikri.com
|