SİZİ/SİZE, BİZİ/BİZE DAVET EDİYORUM
“Neyim Diyorsan, O, Ol. Seni, O Davet Ediyor. Fikri Adil”
Biz insanlar, bir kültürün çocuğu olarak kültürün içine doğarız, bu kültür bize bazı inançlar önerir, bazı siyasal tercihler önerir bizde genellikle bunu kabul ederiz yada çok azımız da ret ederiz… Genelde insanlar içine doğduğu ailesinin dini inancını siyasal düşüncesini kabul eder… Bu kültürel aktarımla oluşan bir durumdur, ailesi için iyi olan onun için de iyi gibi gelir, sonra bu otomatik tercihler olarak kabul edilir ve yaşanır, acaba bu kabuller gerektiği gibi yaşanıyor mu? Pek düşünmeden yaşamaya devam ederiz… Yoksa yaşanıyormuş gibi mi yapılıyor, şimdi üzerin de duracağımız konuda böylece ortaya çıkıyor….
Sizi, sizin tercih ettiğiniz dini inanca ve siyasal düşünceye davet ediyorum… Örnek vermek gerekirse, ilk önce çakma Müslümanlardan bahsedelim, onları gerçekte Kuran da, olan dine davet edelim… Müslüman tipler var, görüntüde sakal, cübbe, tesbik, sarık derken bütün aksesuarlar tamam, tamam da din bir aksesuar değil ki, bunlarla yaşansın, din bize takva elbisesi giymeyi önerirken biz aksesuarlar giyersek, baştan kaybederiz… Din bize ahlak ve adalet üzere doğru, iyi, güzel şeyleri yapmayı önerirken biz sadece şekilde, ibadette, Masa da, Kasa da, Nisa da kalırsak, nasıl samimi dindar oluruz… Şimdi konumlarına bakmadan ille de savunacağız diyenler, bunlar(sarık, takke, tesbik, şalvar, sakal) gelenek biz geleneksel olarak dini yaşamaya çalışıyoruz derlerse cevabım… İyi, güzel de be kardeşim geleneğin içinde sadece şekil mi var, ahlak, adalet, salih amel yok mu? Son zamanlarda paraya ulaşan, lükse bulaşan Müslümanlara bakıyorum da, Kurandan habersiz gibi yaşıyorlar, Kurandan habersiz Müslüman olunur mu? Bu tiplere bir hatırlatmayla, başka tiplere geçelim mi?? “Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış ele başlarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz. İsra -17” Maun süresi de aynı şeylere temas eder… Kuran ve biz Müslümanları, Müslümanlığa, Kurana davet ediyor, bende samimiyete davet ediyorum… Sonra siyasal gruplara bakalım mı, onların halleri, onların hali mi?
Milliyetçilere bakıyorum, ne kadar ithal mal varsa kullanıyorlar, milliyetçiliğin ekonomik, boyutuyla yaşanması gerekmiyor mu? Yabancı sigara iç, ülkenin duran varlıklarının yabancıların eline geçmesine tepkisiz kal, yabacı arabalara bin, üstelikte bu durumdan hiç şikayet etme… Size önce Orhun yazıtlarında ki ipek kumaşlara kanmayın, diye uyaran Bilge Kaan’ı okumaya dinlemeye davet ediyorum, sonrada milletimiz adına neden üretemediğimiz üzerine düşünmeye… Sonra sosyal demokratlara geçelim mi? Hepsini böyle davet edeceksen yandık bu yazı uzar gider, bizde zaten okuma alışkanlığı zayıf bu yazı okunmaz… Biz okunsun isteriz, öte yandan da okunup okunmamasına bakmadan, yazarız hiç olmazsa tarihe not düşmek için….
Sosyal demokratlar, sadelikten yana, doğallıktan yana, adil paylaşımdan yana en önemlisi emek sermaye çelişkisinde emek den yana… Güzel geçenler de sosyal demokratların toplantısına gittim, bu toplantıyı onların düzenlediğini bilmesem, geriden bakmış olsam, zengin, liberal, lüksü seven bir grubun toplantı yaptığını düşünürdüm… Neden mi? Bir, çok lüks araba vardı, iki, lüks bir otelde toplantı tertip edilmişti, üç, katılanların giyimlerine baktım aşağı yukarı kapitalist mahallerde moda olan markalardan giymişlerdi… Yani kendilerine sosyal demokrat diyorlardı ama görüntülerinde savundukları düşüncenin emareleri yoktu… Muhafazakarlara geçelim mi? Onları da bunlara benzer savundukları her kaleyi kendi elleriyle yıkarlar, vesselam muhafazakarlarımızda, muhafazasız kalmışlar, Allah yardımcıları olsun…. Son olarak…
Müslümanımıza bakıyorum şeklen çok dikkat ediyor Müslümanım görüntüsüne, ama amelde yaya kalıyor, hemde ne yaya… Sonra sosyal demokratlarımıza bakıyoruz, teoride süper, on numara sosyal demokratlar uygulamada liberalleri kıskandıracak kadar liboşlar, sıfırlar… Milliyetçilerimiz millet olmanın farkında değiller… Kısacası nereden bakarsan bir tutarsızlık, nereden bakarsan bir anlamsızlık, nereden bakarsan bak, o, o değil, bu, bu değil, sonuçta biz kendimizde değiliz, biz değiliz, bizi bize davet ediyorum… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 28.5.18 -- vatandasfikri.com
|