TÜKETİMCİLİK
(Tüketici Toplum)
Ekonomi ve Kişisel tatmin acısından, yarar sağladığı düşünülen bu tüketimcilik, sürekli tüketimi teşvik eden görece zengin toplumların ve görece fakir olmalarına rağmen borçlanarak zenginler gibi tüketime özenen toplumların yaşam biçimidir, diyebiliriz…
Takdir edersiniz ki, tüketebilmek için üretmek gerekmektedir, son derece hızlı bir şekilde endüstriyel gelişimlerle üretim tekniklerine kavuşan toplumlar… Üretim maliyetlerinin de düşmesiyle tüketime yönelmeleri sağlanmıştır… Örnek vermek gerekirse ben 30 yıl önce buzdolabı aldım 42.500 liraya, bunun için iki dana sattım, şimdi ise aynı büyüklükte iki danayla 6-7 tane buzdolabı alınabilmektedir… Bunun nedeni üretimde deki tekniklerin gelişmesi, üretim maliyetlerinin düşmesidir… Bunun yanı sıra…
Toplumlar tüketim arzusunu körükleyen bir anlayışı ne yazık ki kültürleri/normları yapmışlardır, tüketim arzusu sürekli körüklenen kişiler, ihtiyaçtır, değildir diye bakmadan sadece tüketim hazzı odaklı tüketim içine girmişlerdir… Bu kadar aşırı tüketim, doğal kaynakların aşırı kullanımına neden olmuş buna dayalı çevre sorunlarının yanı sıra… Tüketim sonucu ortaya çıkan atıklarında çevre kirliliğine neden olduğu görülmesine rağmen üretim tüketim döngüsüne girildiği için önlem alınmasında insanlık ciddi sorunlar yaşamaktadır… Çevreye duyarlı insanlar bu gidişin dünya doğal hayatın da için ciddi sorunlar çıkarabileceği kaygısı taşımakta olduklarını her durumda belirtmektedirler… Örnegin Küresel ısınmaya neden olacak seviyede çevre faktörlerinin (Hava, Su, Toprak) kirlediği görülmektedir… Bu kirliliğin küresel ısınmaya neden olduğu bilimsel verilerle ortaya konulmasına rağmen, toplumlar tüketim hazzı için tüketimi kesememekteler…
Endüstriyel toplumlar kitlesel üretim ve tüketime dayandıkları için üretim ve tüketim, tükettirme adeta bir yarışa dönüşmüştür… Bu yarış insanlarda ihtiyaç için üretim ilişkilerini kırmış, tüketim için üretim şeklini almıştır… O kadar ki, tüketimcilik bir kimlik haline gelmiştir… Moda, magazin, reklam, dizi filmler, filmler aracılığıyla oluşturulan rol modellerle insanlar tüketim için, tüketime özendirmişler, özendirilmeye de devam etmektedir… Bazıları kendilerini artık marka ile ifade eder hale gelmiştir, aynı mezun oldukları okullar, yaşadıkları şehirlerin, hatta abartanlar varmıdır bilemem, etnik kimliklerinin yanında marka kimliklerini ifade eder hale gelmişlerdir… Bu artık uzun süre devam edince toplumların, kişilerin normalleri, kültürleri, yaşam tarzları olmuş, anormal olduğu artık düşünülemez olmuştur…
Şirketler bu anormal durumu sürdürebilmek için, reklam ve pazarlama tekniklerine ciddi paralar harcayarak bu durumu sürdürmeye çalışmaktadırlar… Bunların karşısında, doğal çevreyi, sosyal yaşamı neredeyse tehdit eden bu duruma karşı önlemler almaya çalışan, yanlışlığını toplumlara ve onları yöneten siyasilere anlatmaya çalışan sesler daha henüz cılız haldedir.. Bu grupları devletler desteklemeli ve tüketim için üretimden, tüketimden, ihtiyaç için üretime geçmeyi özendirmeleri gerekmektedir… Biz kişiler, tüketimlerimizin isteklerimize mi, tüketim hazzına mı, ihtiyaçlarımıza mı dayandığı bilincinde olmamız ve böylece modern dönemin hastalığı olan tüketimcilik tuzağından kurtulmamız gerekmektedir… Yoksa…
Bu aşırı tüketimcilik doğal çevreye kaynakların aşırı kullanıldığı için zarar verirken, aşırı tüketebilmek için, kazanç elde ederken aşırı rekabetlere neden olduğundan sosyal ilişkilerde de yıkıcı olduğu görülmektedir… Bu kadar, doğal ve sosyal çevreye zarar veren tüketim kültürü üzerine toplumlar, hükümetler, sivil toplum örgütleri düşünmeli ve acilen önlemler alınmalıdır… Son olarak, tekraren…
İsteklerimizle, ihtiyaçlarımızı kesin çizgilerle ayırmalı, insanların genel olarak gerçek ihtiyaçların karşılanabilmesi için, isteklerimizi, tüketim hazlarımızı sınırlandırmalıyız… Sınırlandırma önerisiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com – 9.5.2020
Kaynak: Sosyolojide temel Kavramlar Anthony Gıddens – Phılıp W. Sutton
|