İNSANİ YABANCILAŞMA
(İnsanın Kendine, Doğaya, Maddeye, Varlığa, Tanrıya Yabancılaşması, Mutsuzluğunun Kaynağı Olabilir mi?)
İnsan neye uzaklaşmaktadır diye düşündüğümüz de, onlarca uzaklaşma ortaya çıkar, düşünürler yıllar yılı bu konuyu yazmışlar, tartışmışlar… Örneğin kendine, İnsanına yabancılaşması, doğaya yabancılaşması, kültürüne yabancılaşması, hemcinsine yabancılaşması, cins içinde, kadın, erkek yabancılaşması, yaşlar, evreler yabancılaşması kuşak çatışması gibi… İnsanın şehrine yabancılaşması, yaşadığı coğrafyaya yabancılaşması, insanın aileye yabancılaşması ve bunların alt nedenlerini sayabiliriz… Biz bunlardan birini, ikisini ele alalım siz de bir ikisini ele alın konu üzerine hep beraber düşünmüş olalım… Bir soru daha insanın insan tarafından kullaştırılması, sömürülmesi insanın yabancılaşmasına katkısı nedir?
Yabancılaşma, genel olarak nedir diye başlayalım mı? İnsanın, onu o, yapan özelliklerinden uzaklaşması, bu acıdan bakınca insanın en belirgin yabancılaşması, en önemli özelliği olan akıldan uzaklaşmasıdır diyebiliriz… Akıl bize kendimizi, maddeyi, çevreyi bilme, anlama ve potansiyellerini, potansiyellerimizi çıkarma yeteneği verir… İkinci yabancılaşma ise aklın ürünlerinden uzaklaşma ile olabilir, aklın ürünü nedir, dersek bilgiyi işleyerek, bilerek düşünceye davranışa dönüştürebilmesidir diyebiliriz, burada bu bağ koparsa yine yabancılaşma yaşayabiliriz… Yarattığı soyut kültürden uzaklaşması, ahlak ve adalet gibi bu da insanı kendine yabancılaştıracaktır, sadece ahlaksızlığa ve adaletsizliğe maruz kalanları değil, bunları yapanları da kendine uzaklaştıracak ve yabancılaştıracak, insanı, insanlığından uzaklaştıracaktır.
İnsanın emeğinin, ürününden ya da benliğinden uzaklaşma ya da ayrılma duygusunu dile getiren kavram, yabancılaşma üzerine çok yazılmış ve çizilmiş, bizde bunlardan yararlanarak konuyu biraz daha açalım ve bu açılımların konuyu daha iyi anlamamıza ve üzerine düşünmemize yardım edeceği kanısıyla devam edelim… Bu yabancılaşma bize nasıl yansır?
a* İnsanın geleceğini kendi düşüncelerine göre planlayamaması değil, dış etkenlerin,(Kişi, Kurum) bizim üzerimizde gereğinden fazla etkili olmasına dayalı, eli kolu bağlı olma durumu dediğimiz hale dayalı bir güçlük halinin oluşması yabancılaşmaya neden olabilir…
b* İnsan kültür içinde yaşayan canlıdır, bu kültür hayata anlam verir, bu anlamın kaybedilmesi hayatı anlayamama, buna dayalı olarak amaçlar oluşturma bağını koparacaktır ki bu bağın da kopması yabancılaşmayı tetikleyebilir…
c* Hepimiz biliriz ki istisnalar dışında biz toplumsal yaşarız, her toplumsal yaşam bir kurallar sistemi içerir, bu kurallar toplumsal yaşamı kolaylaştırmak için vardır… Bunu içinde yaşadığımız toplum tecrübeyle ortaya çıkarmıştır, benimsenmiş davranışa aktararak toplumsallaştırmıştır… Eğer kişi bu kuralarına bağlılık duygusunu yitirirse, davranış sapmalarını, güvensizliği, aşırı bireyselliği tetikler ve topluma yabancılaşma, kendine yabancılaşmaya dönebilir… Bu nedenle toplumsal hayat kişiyi, kişi ise toplumsal hayatı dikkate alarak yaşamalıdır diye önerilebilir…
d* Kurallar değerlere dayanır, değerlerin bilinçli, bilinçsiz yok sayılması, kültüründen uzaklaşmaya, bu uzaklaşma da toplumdaki yerleşik değerlerden kopmaya, bu duygu da insanın, kendine yabancılaşmaı olarak kendine yansır…
e* Kültürden, değerden, kuraldan uzaklaşma, karşı tepkiyi doğuracak, toplum kendi değerlerini, kurallarını yok sayanı, karşı tepki olarak dışlanmaya buna bağlı olarak da kişinin yalnız kalma duygusuna neden olarak yabancılaşmasına katkı sunabilir…
h* İnsanın şu ya da bu şekilde kendi gerçekliğini kavrayamaması da diyebileceğimiz Kendine Yabancılaşma, kavramını en iyi Karl Marx kullanmış, açıklamıştır, bu konuyu daha derinlemesine irdelemek için bu görüşlere baş vurabilirsiniz… Kısaca bakacak olursak…
i* İnsanın tarihinden kopması, anılarından kopması da kendine yabancılaşması demektir, bunu bizim kültür sonradan görme, olarak makama, paraya, mala, mülke ulaşanların davranışlarına yansıyan şımarıklığı, bu deyimle ifadelendirmiştir..
Marx’a göre insan aklının, yeteneğinin ortaya koyduğu ürünlerin, insanı boyunduruğu altına alması Karl Marx tarafından temel yabancılaşma nedeni sayılmaktadır..
İnsan, tarihsel süreçlerin ve toplumsal yasaların bilgisini edinip onlara egemen olamamasından ötürü, toplumsal gelişmeyi insansal özünü geliştirici bir biçimde kulanamamasına bağlayan bu filozofumuzu daha yakından incelenmesi önerisiyle… Toplumsal yasaların bilincine varmadan toplumsal gelişmeyi bilinçle ve insanca yönetmenin zorluğuna dikkat çeken bu düşünür… Bu bilgisizliğin sonucu olarak, tarihsel süreçte İnsana, hep kendisine yabancı, eş deyişle insansal olmayan ürünler ortaya koymaya başlamasına dayalı olarak… Bundan ötürü insan, yarattığı maddi, manevi dünyasının durmadan zenginleşmesine rağmen, kendisini maddi, manevi, soyut, somut olarak durmadan yoksullaştırmıştır… Bunun sonucu olarak insan, bizzat kendi kendisine yabancılaşmış ve insan olmayana dönüşmüştür, demektedir, Karl Marx…
Biz, bizim için kendimize dönmeliyiz, doğaya çok uzaklaştık ve her uzaklaşış, içinde yaşadığımız doğaya daha çok zarar vermeye başladı,, doğal hayata ve toplumsal yaşama, daha çok zarar vermeden, toplum, birey, doğallık dengesini gözeten, kültürel, siyasi, ekonomik olarak, her olayı, olguyu yeniden yeniden insana uyarlayarak reformlar yapmalıyız, değişimler yapabilmeliyiz, önerisiyle, umuduyla, Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 1.9.19 – vatandasfikri.com
Kaynak: felsefe.Pau.edu.tr
|