BİZİM KONULARIMIZ NEDİR, NE DÜŞÜNÜYORUZ?
Bizim konularımız ne, komşunun tavuğunu kaz mı sanmak mı, onun olanları kıskanmak mı? Yoksa elimizde ki eksik, hileli, ürünü değerinin iki katına satmak mı? Akademik çalışma yapmak yerine, kariyer yaparak para peşinde koşmak mı? Para peşinde mi koşuyoruz, insanları sağlığına kavuşturmayı kutsal bir görev mi sayıyoruz? Adalet dağıtmakla görevli olduğumuzu unutup, siyasal, parasal ve sosyal nedenlerle kararlarımızı adaletten uzaklaştırıyormuyuz? Güvenlik sağlamakla görevli olduğumuzu unutuyoruz, güvenliğini sağlayacağımız vatandaşlara devletin silahıyla hava mı atıyoruz? Bizim konumuz, işimiz, görevimiz, sorumluluklarımız nedir? Ben size söyleyeyim mi, akşama kadar ne ile çok uğraşıyorsanız, uğraşıyorsak, konumuz odur… Zaten, şu deyimi zaman zaman kullanmıyormuyuz, “düşün, düşün b…tur işin” demiyormuyuz? Diyoruz ve bunun için asıl düşünülecek konuları es geçiyor, okeyde nasıl karşı tarafı yenerim düşüncesinden, şu kadını/erkeği nasıl yatağa atarım, şu maaşa nasıl zam kaparım, çalışanların haklarına nasıl konarım, allem edip, kallem edip kendimi ve sattığım malları nasıl pazarlarım, düşünce seviyesinde kalıyorsak, üst düşünce seviyesine geçemiyoruz demektir… Bakın daha gerçek konulara geçemedik bile, neden piyasada ki hileli mal oranı nedir biliyormusunuz? Hile hurda, alavere, dalavere üzerine o kadar çok kafa yoruyoruz ki… Şu düşünceler, üzerine düşünecek ne zamanımız, ne zihinsel alanımız kalmıyor yada beynimiz artık yukardaki basit, içgüdüsel düşünce halinde takılıp kalıyor…
*İnsanlarda, Dünyanın manyetik alanını algılayabiliyormuş, bunu daha iyi nasıl algılarız diye düşünen var mı?
* Koku alma bölgesi yokken bile koku alabiliyormuşuz, bunu nasıl geliştirebiliriz?
*Beyni küçülten, düşünme yeteneğimizi azaltan nedenler nedir? Acaba, sosyal bir canlı olan insanın yalnız kalması beyni küçültür mü, yalnız kalan beyin, farklı bilgi ve düşünceden uzak kaldığı için içine kapanarak, kendini içgüdüsel moda mı alıyor? Biz bunun için mi sığ düşünce seviyesinde kalıyoruz…
* Beynimizin ve bizim uyum gücümüz yüksekken, biz farklı bilgi ve düşüncelere kendimizi kapattığımız için uyumsuz kişi/toplum mu oluyoruz? Tanımak yerine farklı yaşam tarlarından ve kişilerden uzak durarak kendimizi koruduğumumuzu mu düşünüyoruz? Farklı bilgi/düşünceden, kişiden uzak durularak kendimizi ne kadar koruyabiliriz.. Onun yerine kendimizi bilgi, düşünce, zihni, fiziki olarak güçlendirmemiz, gerekmez mi?
*Bilinçaltı, saklı bilinç var mı, varsa bizi nasıl etkiliyor? Bu konuyu merak eden bilim insanları araştırma yaparak, bitkisel hayat ve koma halinde ki hastalar üzerine çalışmalar yapmışlar… Aldıkları bir beyin hazarından sonra bilinçleri kapanan 100 hasta üzerinde yapılan araştırmada beyin dalgaları üzerine edinilen bilgiler, göstermiş ki uyarılar farklı bir şekilde algılanıyor ve bunun saklı bilinç olabileceği üzerine düşünülüyor duruluyor… Onlar düşünsün, araştırsın buluşlarını yapsın bize satarlar nasıl olsa!
* Acaba düşünsel acıdan insan beyninin bilgi depolama ve düşünme sınırı nedir, insan bedeninin fiziksel olarak sınırları nelerdir? Biz bu sınırlar içinde neredeyiz, arkadaşlar çok ciddi düşünmeliyiz?
* Genetik çalışmaların, doğal yaşama ve bize artısı/eksisi ne olacak? Yapay zekalar hayatımızı girdiğinde ne gibi değişiklikler olacak, daha da önemliydi bu yapay zekayı kimler yapacak? Üç d, yazıcı nedir, hiç düşündük mü, bunu şimdiki tornaların yeteneklerine eklediğimiz de ne çıkar ortaya? 3 boyutlu yazıcı aslında kişisel bir fabrika olarak tanımlanabilir, katmanlı üretim teknolojisine sahip masaüstü 3 boyutlu yazıcılarla evinizde veya ofisinizde istediğiniz her türlü şeyi üretmenize imkan tanınır. ... Planladığınız modeli parçalara böldükten sonra istediğiniz hacimde 3d yazı ile üretim yapabilirsiniz.
*İmkanların bu kadar genişlemesine rağmen, neden bu kadar mutsuzuz, acaba haklarına tecavüz ettiğimiz, istismar ettiğimiz, sömürdüğümüz kişilerin ahından kaynaklanmasın sakın? Adaletsizliklerimize tanık olan vicdan bizi mutsuz etmesin sakın!
* Çevre kirliliğine dayalı olarak, küresel ısınma sonucunda iklim değiştiğinde, su kaynakları azaldığında, mevcutları su kaynaklarını, hızla kirlettiğimiz de, ne içeceğiz, ne yiyeceğiz? Düşünüyor muyuz? Son olarak..
*Seçtiğimiz siyasileri kim nasıl denetliyor, kamu kaynakları nasıl, nereye harcanıyor, harcanan yerler gerekli yerler mi, başka alanlara harcanmış olsaydı, sonuç nasıl olurdu? Tünel yapmak yerine, dünya geneline hitap edecek bir cep telefonu markası yapabilirmiydik? Yaparsak karimiz ne olurdu, yapmadığımız da zararımız ne oluyor? Hepsi düşünce işi, ne kadar düşünüyorsak o kadarız! Hayat ise bilgiye dayalı düşünce ile davranışın sentezi, bu sentezi yapabilenler iyi yaşıyorlar, mutlu oluyorlar… İyi yaşamak ve Mutlu Olmak Dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com – 1.2.20
Kaynak: Herkese Bilim Teknoloji Dergisi Sayı -197
|