TOPLUM (Toplum Olabilmek)
Şimdi yıllardır birlikte yaşadıklarımızla yaşantımızı incelmeye çalışacağız, bunu yaparken şapkamızı çıkarıp önümüze koyacağız, sizde öyle yapın öneririm.. Şapka çıkarma işi mevcut algılarla oluşturulmuş zihin duvarının çıkarılması, aşılması olarak düşünelim… Şimdi söylemde olan bazı toplulukların ismini yazacağım… Vatandaş, Millet, Ümmet, Milliyetciler, Ümmetciler, Vatandaşcılar gibi siyasete yansıyan aslında bizim içinde olduğumuz bazen göremediğimiz gruplar.. Daha dar topluluklar aşiret, aile, sülale gibi topluluklar olabileceği gibi, bilimsel, hobisel topluluklarda olabilir… Öte yandan sosyal medya hayatımıza o kadar girdi ki, orada artık bir topluluğuz, gruplara üye oluyoruz, bir, birçok grubun üyesiyiz… Yani toplum olabilmek için toplumun içinde olmayız, içindeyizde… İnsan toplumsal bir canlıdır, bu içgüdüselmidir, yoksa ihtiyaçlar mı bizi toplumsallaşmaya zorlamıştır bilemiyorum, belki ikisinin de etkisi vardır… Toplumu, kavram olarak incelemeye devam ederken yapısal olarak da incelemeye çalışalım…
Toplum; Bireylerin bir araya gelmesiyle oluşmuş insan gruplarıdır… İlk anlamlarında arkadaşlık yada ortaklık gibi düşünceler çağrıştıran toplum, arkadaşlık grubu olabileceği gibi çalışma gruplarıda olabilmektedir… Bireyi değil toplumu inceler, toplumun birlikte yaşamasını konu alan toplum davranışlarını inceleyen bilimdir, sosyal bilimler… Bu toplumlar ilgi alanları olabileceği gibi biyolojik ve coğrafide olabilmektedir… Örnegin biyolojik topluluklar akraba, aile gibi bağlara neden olur, coğrafi ise ilçe, il, ülke gibi topluluklara neden olur… Yukarda bahsettiğimiz toplumlara biraz daha yakından bakarak devam edelim mi?
Ümmet; Aynı peygamberin mesajlarına inanmak, bu mesajları referans olarak kabul ederek toplumsallaşmak..
Millet; Aslında burada ırkı aşan bir durum söz konusudur, yani farklı dili konuşsalar da ortak duygu ve düşünce oluşturmuş bir topluma millet diyebiliriz…
Vatandaş; Bir devletle yasal bir bagı olan, devlet ve vatandaş arasında anayasal bir sözleşmeye dayanan, günümüz toplumlarının neredeyse temelini oluşturan bir toplumsallaşma biçimidir…
Bunların siyasal yansımalarda olmaktadır, dini, ümmet temelli siyasal anlayışlara muhafazakarlık, millet temelli olarak oluşan siyasal anlayışlarada milliyetçilik denmektedir… Vatandaş temelli oluşan siyasal anlayışlara da ulusalcılık denilebilir… Bunların yanı sıra sosyal demokrat bir siyasal anlayışı oluşturan toplumsallaşma anlayışıda vardır… Sosyal demokrat anlayışa göre devlet sosyal devlet olur, devletin gücü devletin kurumları olan erklere(Yasama, Yargı, Yürütme gibi) bölünür ve vatandaşların içinde yoksul, yardıma muhtaç grupların korunmasını öngören bir siyasal anlayıştır… Ben bu toplum kimliklerinin yanı sıra birde evrensel kimlikler oluştuğuna tanık oluyorum…
Bunlar, dini toplumlar olabileceği gibi, çevresel toplumlarda olabiliyor, aslında bunu şöyle açsak daha iyi olacaktır diye düşünerek açalım bakalım…
Ben Benek ailesinin mensubuyum, Türküm, coğrafi olarak kendimi tanımlayacaksam ilçem Tosya, İlim Kastamonu, Ülkem Türkiye, Bölge olarak Asya’nın Anadolu bölümünde yaşıyorum… Siyasal olarak kendimi sosyal demokrat olarak tarif ediyorum, dini olarak Sunni Müslümanım, bütün bu sosyal kimliklerim benim duygu ve düşüncelerimi, dolayısıyla toplumsallaşma anlayışımı etkiliyor… Ama şu etkiyi de unutmamam gerektiğini biliyorum, biz bu dünyayı başka insanlarla da paylaşıyoruz, bunun için şöyle bir hiyerarşi oluştursak mı?
Aslında sanki bizi kuşatan bir sosyal çember var, bir benim, iki ailem, üç mahallem, dört ilçem, beş ilim, altı, ülkem, milletim, yedi, ümmetim, sekiz evrensel/küresel insanlık… O zaman biz bazı şeyleri istesek de değiştiremiyoruz, yani bu dünyada bu toplumlarla yaşamak zorundayız, o zaman bir biz hukuku, toplumu oluştururken, bir de dünya hukuku, dünya toplumu oluşturmak zorundayız… Sadece dünya toplumumu yok, ümmete, millete, içinde yaşadığımız devletin sınırlarında geçerli olan vatandaşlık kanunlarına karşıda birlikte yaşama hukuku oluşturarak, bir sorumluluğumuzun olduğunu unutmayarak bir toplumsal yaşam ortaya koyulmuş, bunu nasıl daha iyi hale getirebiliriz diye üzerinde düşünmeyi unutmamalıyız…
Yaşamak unutmamaktır, yaşamak daha iyi olanı ulaşma umududur, daha iyi yaşamak için daha iyi bir toplumsallaşma gereğinin bilinmesi dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – 8.4.2020 – vatandasfikri.com
Kaynak: Sosyolojide Temel Kavramlar- Anthony Gıddens- Phılıp W.Sutton
|