TOPLUMSAL GERİLİMİN NEDENLERİ
Toplumsal gerilimden bahseder dururuz da nedenleri nedir diye bahsetmeyiz, düşünmeyiz, nedenleri hep birilerine ya da genellikle bize ucu dokunur… Gerilim kaynakları ne olabilir? Bu kaynakları nasıl besleriz? Gerilim az çok gereklimidir? Gibi sorularla toplumsal gerilimimiz üzerine düşünelim mi?
Önce fazla dallandırmadan budaklandırmadan, ayrıntıya girmeden gerilim alanlarını tespit edelim mi?
1- Ekonomik gerilimler
2- Dini gerilimler
3- Siyasi gerilimler
4- Sosyal gerilimler
Başka gerilim kaynakları varmıdır, yokmudur mutlaka vardır, örnegin kadın erkek gerilimi, genç, yaşlı gerilimi gibi onlarca gerilimi, topluma sosyal mikroskobu tutuğumuzda görürüz…
Biz bu işin uzmanı değiliz ama anlamaya da çalışma, bu toplumsal sorunun üzerine düşünme hakkımızın olduğunu düşünüyor, sizde düşünüyorsanız yazıya gerilim nedenleriyle devam edelim..
Ekonomik gerilimler, genel olarak emek sermaye arasındaki gerilimden doğar, işçinin üretimden alacağı hakkı vermeyen patronlar bu gerilimin sorumlusudur.. Hadi diyelim ki işçinin hakkını vermedi bunu yeni yatırımlarda kullandı bir yerde eyvallah yeni istihdam yaratmışsa… Ya vermediği işçinin hakkını lüks tüketime harcıyorsa, iki kere daha gerilime kaynaklık ediyor demektir….Yani işçiye diyor ki sana vermediğim senin hakkınla lüks araba kolleksiyonları yapıyorum derse… İşçinin toplumsal gerilimini beslerse… O işçinin, içinde yaşadığı toplumuna, kendini vatandaşı olduğu, ferdi olduğu devlete, topluma aidiyet içinde hissetmesini engelliyor, erezyona uğratıyor demektir… Her gerilim vatandaşlık ve milletdaşlık bilincine vurulan bir darbedir, kim vurursa o, içinde yaşadığı toplumsal bağları koparıyor bölücülük yapıyor demektir… Sonra ki gerilim dini gerilimler, siz bu sıralamayı kafanıza göre yapabilirsiniz…
Din kaynaklı gerilimlerin nedeni nedir, tahrikat ve meshep temsilcileri ve takipçileridir… Bizim şıhın içtihattı, fetvası sizin şıhın fetvalarını döver, bizim meshebin içtihatı sizin meshebin iştihatını döver.. Yok, bizim ki sizinkini döver, yok ben zaten sizin tahrikattan şüpheleniyorum kafir olma ihtimaliniz var… Sizin de var, bizim yok, var, yok var.. Bu cemaat kafir taşlanması vaciptir, al sana sana taş, yetmedi al sana kurşun yetmedi, al sana bomba yetmedi.. O ara gerçek kafirler devreye girer her iki tarafı da silahlandırırlar, ekmek yokken 5000 tır silah gelir, gökten ilim, irfan, bereket yağmaz olmuş cephane yağar olmuştur… Allah’ın emirleri yok sayılmış, akıl insanın en güçlü silahıyken nefretin, kinin gölgesinde kalmıştır… Din ise sevgiyi, saygıyı, birliği, kardeşliği önemser ve önerirken… Örnek mi istiyorsunuz, Peygamberin şu hadisi bizi tokat gibi uyarmaktadır… “iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi de sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. H.z Muhammed”… Ya o tahrikat ve meshep, başkası değil mi, yok o bizden biri, birbirimizi oluşturur, ben size daha geniş bir biz dairesi söyleyeceğim ve buna uymaya davet edeceğim… Sözleşmenin önemini her Müslüman bilir, karşınızdaki sözleşmeden dönmedikçe, dönmememiz emredilmiştir… Bir devlete, Örnegin T.C Devletine vatandaşlık sözleşmesi olan anayasayla bağlı herkes bizim kardeşimizdir, gerisi fitneye neden olan dini yorumlardır… Bu gerilimden böylece kurtulabiliriz… Diger gerilimimiz neydi? Siyaset mi?
Evet, siyasetçiler kendi tabanlarını bir arada tutmak için, biraz öteki uydurma zorundadırlar, kendileri en iyi vatandaştır eyvallah, kendileri en üretken vatandaştır, topluma en büyük katkıyı onlar sunarlar, eyvallah, siyaseti kişisel çıkar için değil toplumsal çıkar için yaparlar eyvallah, yönetici olduklarında adaletli, ahlaklı, hukuk kurallarına göre davranırlar eyvallah… Eyvallah da o zaman bu siyasal düşmanlıklar nasıl ortaya çıkıyor, düşünmek lazım değil mi? Demek ki ya siyasetçimizde sorun var, yada bizde… Olur mu abi karşımızda kin varsa ne olacak… Sen şöyle düşün arkadaşım, son 50 sorunda kimi sorumlu tuttun, hep karşımızdakini değil mi? Nereden biliyorsun abi? Zaten aynayı kendimize tutsak sorunları göreceğiz, sorunların sorumluluklarını hain yaratmadan bulacağız, düşman yaratmadan bulacağız, kendi hainlerimizi korumayacağız… Adaletten, ahlaktan, hukuktan uzaklaşmayacağız ve toplumsal gerilimleri siyaset üzerinden beslemeyeceğiz… Başka hangi gerilimi sıralamıştık, sosyal gerilimler…
Sosyal gerilimler, bu saydıklarımızın toplamıdır, saymadığımız bir gerilim varsa ki oda sanırım sosyal katmanlar arasında ki geçiş hızı… Bu ne derseniz, işçinin oğlu içi, patronun oğlu patron, din adamının oğlu din adamı oluyorsa burada bir kast sistemine yakın bir sosyal statü yapısı var demektir.. Yada sert bir sosyal yapı var insanların doğarak kendilerini içinde bulunduğu statünün içinde tutuyor… Bu gibi toplumlarda fırsat eşitliği yok demektir ve sosyal sorunların ana kaynağı da eşitsizliklerdir, adaletsizliklerdir, ahlaksızlıklardır, siyasal etikten uzak siyaset yapmaktır, v.s v.s… Son olarak konuyla alakalı bir özdeyişle yazıyı bitirelim… Hep uzun yazıyorsun şikayeti alıyoruz, bende 3-4 saat de yazdığım yazıya 4-5 dakika ayırmanız gerektiğini hatırlatarak... Yazıya son veriyorum… “Ahlak ve adalet öncelikle yönetimi ve ekonomik gücü elinde bulunduranların uyması gereken toplumsal sorumluluktur. H. Benek”
Toplumsal gerilimleri makul düzeye indirmek, yine toplumun ileri gelenlerinin sorumluluğudur, gerilimden uzak huzur, refah içinde mutluca yaşamak dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle… Bakın, yazıyı kısa tutacağız diye sevginin gerilimleri azaltmasından bahsedemedik…
Fikri Adil – 7.2.18 --- vatandasfikri.com
|