SOYUT SİYASET, SOMUT SİYASET
(Soyut Terçih, Somut Terçih)
(Soyut, Somut ilişkisi üzerinden siyasete bakalım mı?)
Ben soyutlar üzerinden siyaset yapanları, hikayeci siyasetçi, somutlar üzerinden siyaset yapan siyasetçileri de gerçekçi siyasetçi diye ayırarak soyut ve somut olarak siyasete yaklaşırsak daha akıl yoluyla tercihlerimizi yapar, sorunlarımıza çözüm yolları buluruz umut ediyorum.. Bunun için önce soyut ve somut kavramları üzerinde çok kısa duralım ve devamında bunun siyasete yansımasına bakalım mı, ne dersiniz?
Soyut, varlığı duyularla algılanamayan, duygusal olan, madde halinde olmayan, Somuta, baktığımız da ise daha net varlığı duyularla algılanabilen ve madde halinde olan, elle tutulur, gözle görülür şeyler olduğunu görüyoruz. Somut ve soyut kavramlarla siyasete geldiğimiz de ise….
Bu bilgilerden sonra ben bu konuyu siyaset üzerinden anlamaya çalışacağım, şöyle ki, bir siyasetçi çıkıyor, atalarımız şöyleydi, cihana hükmetti, dünyayı titretti, ecdadımızla gurur duyuyoruz… Allah razı olsun, biz de…
Diğeri çıkıp diyor ki bu davranış ekonomik değil, ithal lüks araba alımı azaltılmalıdır, hele hele kamu kurumların da yasaklanmalıdır çünkü, sürekli dış ticaret açığı veren bir ülkenin böyle ekonomik olmayan şekil de davranması düşünülemez, uygulanamaz… Tarım da ihracatçı ülkeyken ithalatçı ülke olduk çünkü, tarım yapacak olan köyler boşaldı, nedeni tarım yapmanın maliyeti o kadar arttı ki kimse ekemez, dikemez oldu, bu tarım ürünü ithalatçı ülke oluşumuzun nedenidir diyor…
Biz kimi dinleyeceğiz, kime oy vereceğiz, kime oy vermeyecegiz iyi düşünmemiz lazım değil mi? Biri somut bir sorunumuzdan bahsediyor, diğeri de tarihi bir vakayinameyle bize hikaye anlatıyor, duygularımızı okşuyor, alkışlıyoruz…
Buna sag deyin, sol deyin, yan deyin yön deyin, ama biraz gerekçi olun, olalım siyaset dünyamız da bu hep oluyor ve ülke sorunlarına çözüm üretecek siyasetçileri seçmiyoruz…
Aynı hataları din alanında da yapıyoruz, adam çıkıyor, ağlaya sızlaya, bilmem ne efendimiz şunu şöyle yaptı, bunu öyyyle yaptı çoğuna da insanüstü bir nitelikler yükleyerek anlatıyor… Hepimiz dinliyoruz hak veriyoruz, çok zaman biz de aglıyoruz…
Digeri de çıkıyor, bir Müslümanın Ahlak ve Adalet yanı eksikse bunun Müslümanlığından şüphe ederim diyor… Biz adama kızıyoruz, kim haklı, kim değil bir düşünelim mi? Hem de ciddi ciddi düşünelim, ortalığı tozpembe, soyut gösteren gözlüklerimizi de çıkararak düşünelim, sorunlarımızla yüzleşelim, çözüm yolları arayalım, yoksa bir birimizi kandırır dururuz… Sorunlarımız da büyütürüz…
Tarihimizle övünmek günümüz de bize moral verebilir, ama sorunumuzu çözmez, gerçekçi çözüm yolları bulmalıyız, dini hikâyeler dinleyerek ahlaklı ve adaletli bir dindar olamayız, bunun yerine dinimizin Kurani ilkelerini özümsemeliyiz…
Şimdi bunları dediğimiz de hemen şunu diyenleri duyar gibiyim… Tarihimizle ilgilenmeyelim mi? Dini kıssaları dinlemeyelim mi? Hem tarihimizi bilelim, hem de dini hikâyeleri dinleyelim… Ama, tarihi gerçekçi bir şekil de okuyalım bilelim, tarih de yapılmış olan doğrulardan da, yanlışlardan da ders çıkarabilelim… Ama hükmetti, titretti den bu ders de çıkmaz… Miting meydanların da bize dini hikayeler anlatanlar varsa, bunlar hayatın gerçeklerinden kopuk soyut siyaset yapanlardır, bizim partiden biriyse alkışlayalım filan ama çok dikkate almayalım… Yoksa sorunlarımızı soyut söylemlerle yok saya saya, buraya kadar geldik, sanırım bunlar son yok sayışlar, artık somut siyasal, ekonomik ve sosyolojik sorunlarımıza somut çözümler üzerinden, düşüncelerle, çözüm önerileriyle, uygulamalarıyla sorunlarımıza yaklaşalım gereğini hatırlatarak devam edelim….
İşin daha da tuhafı soyut siyaset, soyut tercihlere, somut siyaset de somut tercihlere neden oluyor… Yani bizi tercih sakatlığına da düşürüyor, somut ve soyut ilişkisi…
Bizde sorunlara gerçekçi, somut çözümler sunan siyasetçileri destekleyelim ki sorunlarını çözen bir toplum olarak, refah seviyemiz yükselsin, böylece daha sağlıklı ve mutlu yaşarız umudu ve dileğiyle, selam ve sevgilerimle….
Fikri Adil – Şubat 16 – www.vatandasfikri.com
|