AKIL VE KİŞİLİK
İnsanın temel iki özelliği vardır akıl ve kişilik bunların bizim üzerimizde etkileri nedir? Akıl mı, Kişilik, Kişilik mi, bilgi mi, akıl verir? Akıl olmazsa kişilik nasıl oluyor, bazı hastalık türleirnde görüyoruz... Bu konuda düşünelim mi?
Önce akıl etkisine bakalım, akıl neyle çalışır bilgiyle, bilgi yoksa akıl sadece kişiliğin etkisi altındadır, yani akıl kişiliğe tabi olur, bu ise onun kontrolüne girdiği kişiliğin sorunu olur… Neden? “Akıl, mantık yoksa sorun vardır. H. Benek”
Kişilikte, içgüdülerin, genlerin etkisi vardır, bu her canlıda olağan doğal durumdur, gen üre der, kişilik daha çok üre der, başkasını umursama der, örneğin onun için belki de erkekler daha çok seks yaparlar… Saldırgan kişilik, uzlaşıcı kişilik, umursamaz kişilik gibi düşürsek kişiliği/karakteri daha iyi anlarız… Seks yapmak için veya yapmak istemeyenlere saldıran kişileri düşünsenize… Hem haz var, hem de üreme kişilik zirvede, akıl nerede? Akıl hazza, hayvan yanımıza teslim olmuş durumdaysa, böyle insanlar olduğunu görüyoruz, yani insan hayvanlara yakın durumdadır… Böyle durumda kişi ne yapmalıdır? İnsanlığın akıl ve bilgi bakımından öncüleri takip etmelidir…
Biz biliriz ki içlerde bir yerde hep ben, ben diye dolaşa bir bencil yanımız var, kimseyi umursamaz, o beni tatmin için her şeyi mübah görür… Oysa akıl derki ben bunu yaparsam oda şunu yapar, bu ona zarar verir veya hoşuna gitmezse, yine seksten örnek vereyim… Bırakın zarar vermeyi akıl, sen tatmin oldun, haz yaşadın acaba seksi birlikte yaptığın diğer insanda haz yaşadı mı, tatmin oldu mu, bu seksten, diye sana sorar… Senin verdiğin cevap senin kişiliğini yansıtır… Ben kendime bakarım, ondan bana ne diyen biri, içgüdüleri, genlerinin kontrolünde yaşayan biridir… Bunu ekonomik hayata taşırsak, mesela yanında işçisi çalışıyor, o işletmeyi kurmuş birlikte üretiyorlar, burada üretimden gelen değerin paylaşılması gerekiyorken… Dünya genelinde işçilere üretimden pay ortalama %20 ile %30 ayrılır, daha çok ayıranlarda vardır… Patron bana ne işçiden, be kendi zevki sefama, lüksüme bakarım derse, orada bir ekonomik kişiliksizlik, karaktersizlik dolayısıyla hayvanlık, bunların sonucu zulüm var demektir…Oysa akıl, birlikte üretiyoruz, bu üretimden oda pay almalı, oda çocuğuna, ailesine bakabilmeli, dolayısıyla ilk etapta zorunlu ihtiyaçlarını karşılamalı, sonra ortada bir refah varsa onu işçilerde yaşamalı der.. Ayrıca ben buzdolabı üreten, pantolon üreten kişi olarak işçime para vermezsem, araba, ayakkabı üretenlerde, soba üretenlerde işçisine para vermezse biz bu ürettiklerimizi kime satacağız ekonomi daralır der, akıl… Aklı dinlemezse kişilik gen, içteki ergen ben, karakter her ne derseniz deyin, o zaman akıldan uzak bir toplumsal yaşayış ortaya çıkar…
insanın akıldan uzak olması demek, insanlığından uzak olması demektir ki, insan kişi için, insan toplulukları için en büyük tehlike bu olsa gerek.. Akıldan, düşünceden uzak toplumlar artık her türlü fitneye, fesata, çatışmaya, savaşa, zulme acık toplumlar demektir… Biz nasıl bir toplumuz, bunun cevabını siz verin… Biz şu umutla yazıyı bitirelim…
Bugüne kadar olduğunun tersi olsun akıl genlerin, bencilliklerin kontrolünde değil, genler, o içimizde ergen benler, aklın kontrolünde olsun ki! İnsanlar insan gibi yaşasın, bu kadar teknolojik gelişmeye rağmen hala gen ve içteki ergen ben bizi kontrol ederse işte alınan sonuç, hiç kimse mutlu değil, herkes kaygılı, herkes tedirgin, herkesin birkaç düşmanı var.. Daha çok huzur, daha çok barış, daha mutluluk olması için, daha çok akıl, bilgi olmalı ve akıl, duygu, kişilik/karakter sentezi olması gerekir ki… Mutlu olanlar, bunu yapabilenlerdir, daha çok insan bu sentezi yapabilmelidir, yaparak daha çok insan olunması, insan gibi yaşanması, dileğiyle, önerisiyle, umuduyla… Selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com – 18.4.2020
|