MUHALİF YORGUNLUK
( Sosyolojik Siyaset Hem biz vatandaşları, Hem de Siyasal Partilerimizi Yormaktadır, Partilerimizin Sosyolojik(Kültürel Dille Siyaset) Siyasetten Vatandaş Odaklı Siyasete Dönmeleri Ülkemiz Siyasetini Normalleştirecektir.)
Uzun süredir iktidara gelemeyen muhalefet partilerin de muhalif yorgunluk gözlenir, bizim muhalefetimizde de bu izlenimi ediniyorum… Üç muhalefet partimizde de bu yorgunluktan paylarını alıyorlar… Bunun nedeni iktidara gelebilme umudunun canlı tutulamamasıdır, bu canlılık durağanlaştığı vakit muhalif parti mensupları sert muhalefet etmeye başlamaktadır ve bu sert söylem düşünsel temelli de değilse, halka ulaşırken halkta da karşılıklı sertliğe, gerginlige neden olmaktadır… Bu sert söylemler iktidarında işine gelmekte ve her şeye itiraz eden, her şeyi eleştiren, çarşı her şeye karşı gibi sunularak muhalefetin haklı itirazlarını bile iktidar bu söylemlerle gölgeleyebilmektedir. Nihai olarak, 15 yıldır iktidarda olan parti, yerel iktidarları sayarsak daha uzun dönemdir iktidardadır… Bu partimiz iktidar yorgunluğu yaşamasına rağmen, çok önemli dış politika hataları yapmasına rağmen bunu sosyolojik, kültürel, dinsel olgularla bu eksikliklerini kapatmış muhalefet de bunları gündeme taşıyamamıştır… Bu eksikliği ve yorgunluğu Muhalefet nasıl tölere edecek, bu yorgunluktan nasıl kurtulacaktır?
İktidar dayandığı sosyolojik tabanın genişliğine dayalı olarak, siyasetten çok kültürel söylemlerle, taraftarlarıyla bağını güçlendirmiş ve hatalarına rağmen bu yorgunluğu aşmıştır… İktidar olmanın avantajlarını da kullanarak, tabanını motive eden iktidar karşısında muhalefetin motivasyonu (isteklendirme, heveslendirme) ne olacaktır? İşte bu sorunun cevabı ülkemiz siyasetinin de normalleşmesinin cevabıdır…
Bence ne yapılabilir derseniz? Ben kapatılan Has Parti’yi örnek verebilirim, iktidara gelme ihtimalini bırakın meclise girme ihtimali bile çok düşük olan bu parti etkili muhalefet yapmış ve iktidarda bulunan parti tarafından adeta iç edilmiştir… İç edilme gerekçesi hem aynı sosyolojik tabana sesleniyor oluşu, hem de dış politikadaki başarısızlıkları iyi işlemesi, ekonomik olarak yapılan hataları topluma anlaşılır bir dille sunması, toplumla aynı kültürel dili kullanması bu partimizden iktidar partisinin çekinmesine neden olmuştur… Nihayet kendisine alternatif ve rakip gömüş, iktidar alternatifi yaratabileceğini, oylarını bölebileceğini, gücünü zayıflatabileceğini düşünerek bu partiyi pazarlıklarla kendine katmıştır… Bu muhalefet partimiz muhalif dil geliştirirken, kullanırken bu partimiz dini, milli, değerlere karşıda son derece dikkatli yaklaşmış, bu değerleri iktidar partisinin kullanımından adeta almıştır… Sosyolojik bir dille anlattığı politikaları topluda karşılık bulmuş, iktidarın sosyolojiye ve kültüre dayalı siyasal söylemini, yine aynı sosyolojik dille çürütmeye başarmıştır… Neredeyse %1 oy alan parti bütün imkânsızlıklara rağmen, hem toplumu hem de iktidar partisini sosyolojik ve siyasal olarak etkilemiştir… Bu çalışma örnek olabilir… En önemli mesajı ise firavunlaşma, belamlaşma, Nemrutlaşma, üç t, kötü ve yanlış kararları tenkit, iyi ve güzel kararları takdir, topluma yapılan hizmete ise teşekkür etmeye dayalı söylemleriydi… Adaletsizliklere ve ahlaksızlıklara da işaret ederek muhaliflik görevini meclis dışında en iyi yapan partilerimizden biriydi diyebiliriz…
CHP
Muhalefet partilerimize baktığımız da hem dil sorunları var, hem muhalif yorgunluğun üst düzeyde yansıması görülüyor, bunlar nasıl aşılır derseniz, ben partileri iktidara alternatif olmaya söylemleri ve liderleri taşır derim… İki seçimdir Muhalefetin söylemi reel(gerçek) siyaset açsından çok isabetliydi, yalnız Chp acısından düşündüğümüz de bagajının halkla çatışan geçmişinin ağırlıklarıyla dolu olduğunu düşünüyorum… İster devlet kuruculuğunun ve Cumhuriyet devriminin yenilikleri sunma şeklinden kaynaklı olsun, sonrasında Türban ve Kürt sorununa dayalı sessiz kalışlar… Bu iki tabanla da arasına sosyolojik mesafe girmesine neden olmuştur. Emek ve sermaye çelişkisini de iyi kullanamayın bu partimiz İktidar kendi düşüncelerini iktidara taşımak da zorlanmaktadır… İktidar partisi ise bu açıkları iyi kullanmış bu parti sizin şununuza, bununuza saygı duymuyor, kültürel, siyasal, sosyal haklarınıza sahip çıkmıyor söylemlerini, fısıltı gazetesiyle topluma yaymış, yaşanılan kopuklukları abartmış ve hem CHP lilerin hatalarıyla, hemde iktidar partisinin söylemleriyle toplumla bu partimizin genel olarak sosyolojik bağını koparmıştır… Yada parti başka bir hatayla da, emek, sermaye çelişkisi yerine, vatandaşlık hakları yerine dar bir sosyolojik tabanı temsil ediyor izlenimi vermeye doğru evrimleşmektedir. Bunlar bu partimizin bilinçli hataları olmayabilir ama geniş kitlelere ulaşmak için yeni düşünceler üreterek, somut söylemlerinin yanına toplumsal duygulara hitap edecek soyut söylemleri, söylemlerine politikalarına eklemlemek durumundadır. Bu partimizde lider sorunu varmıdır, derseniz ben iki hadi bilemedik üç seçim dönemin de gereken ivmeyi yakalayamayan liderin kendisinin istifa ederek demokratik bir seçime dayalı olağanüstü kongreyle partiyi yeni yüzlere bırakması gerektiğini düşünüyorum… Bu şuan ki liderle ilgili bir kanaatim değildir… Başarı kıstasıyla ilgili bir kanaatimdir…
MHP
MHP ye gelince bu partimiz genel merkez politikalarının ve söylemlerinin kurbanı olmuştur… Bu partimizde bu sorun lider sorunu olduğu izlenimini vermiş, kendi seçtikleri delegelerin bile artık genel merkez ve lider sorunu olduğunu düşünerek Genel başkanlığa aday olanların isteği doğrultusun da olağan üstü kongre istemiyle genel merkeze başvurulmuş… Bu istemler, ret edilmiş ve adaylar mahkeme yoluna başvurmuş mahkeme adaylara hak vermiş, ama genel merkez hala kendi yanlış politikaların da ısrar ederek demokratik bir kongre yolunu tıkamaya devam etmektedirler. Adayların demokratik bir şekil de önlerinin açılması bu partimizde ki muhalif yorgunluğu giderecek umulur…
HDP=BDP
Diger Muhalefet partimiz ise HDP dir, bu sosyolojik siyaset dilini en yoğun kullanan partidir, öyleki bu bölge halkı adına silahlı kalkışma yapan bir terör örgütünü bile örtülü örtüsüz desteklemektedir… Bu partinin lideri Cumhurbaşkanlığı adaylığında kullandığı dili kullanmış olsaydı, parti yaşanılan doğu sorununa çözüm üretmede daha güçlü olacaktı… Kayıtsız şartsız terör örgütünün yaptığı terör faaliyetlerini destekleyen bu partimiz muhalefet yorgunluğundan çok terör yorgunluğu içindedir. Bu partide lider sorunu yoktur, terör örgütüyle arasına mesafe koyma sorunu vardır… Bütün bunları üst üste koyduğumuzda ülkemizin ciddi bir muhalefet yorgunluğu, sorunu yaşandığını söyleyebiliriz…
İKTİDAR ACISINDAN MUHALEFETSİZLİK
Muhalif yorgunluğun topluma gerilim olarak yansımasının yanın da, iktidarın da denetim dışı kalmasına neden olduğu için iktidarında daha çok hata yaparak yanlış kararlar alarak, ülkeyi, toplumu zarara uğratmasına da neden olduğunu ve böylece toplumsal vasatlığımızın kronik bir hal alarak devam ettiğini söyleyebilirim… Hep gazlananlar arasında bana vasatlıktan söz ettiğim için kızan arkadaşlar olacaktır.. Evet, kızılması gerek, yalnız vasatlığımızı dile getiren bana değil, siyasetini vatandaşlık hak ve hukukundan, bilincinden ve ekonomik çelişkilerden uzaklaştıranlara kızılması gerekir… , Sen Sunnisin şu partiye, Sen alevisin Bu partiye, Sen Türk’sün Şu Partiye, O Kürt Öteki partiye oy vermelisin diyen siyasetçilere kızdığımız da sorunlarımızı daha kolay aşarız umudundayım… Özür, özür ben normal bir T.C vatandaşı olarak hangi partiye oy vermem lazım? Bakın normalimizi kaybettik…
Muhalefetimiz hali, vaziyeti bu, iktidar alternatifi olmaya hazır değil izlenimini hem iktidar medyası, hem de kendileri yaratıyor, aslında CHP ve MHP kadrolarına yakından baktığımız da hem ekonomi, hem de teknik kadrolarının yeter derecede olduğunu görüyoruz… Muhalefetin hiç mi şansı yok derseniz ben AKP yi bir dönem partisi olarak görürüm, nasıl ANAP bir hızla geldi, aynı hızla da gittiyse, bu partimizin de aynı hızla, geldiği gibi gideceğini düşündüğümü belirterek… Muhalefet yorgunluğuna en azından benim katkım olmasın düşüncesiyle…
TOPLUMUN SİYASET ALGISI
Sorun sadece muhalefet partilerin de değil, toplumun siyaseti algılamasında da sorunlar olduğunu düşünmekteyim, toplumun siyaseti algılamasındaki sakatlıkların, siyasete, siyasetçilerin tuzağına düşerek sosyolojik bakmalarıdır… Takım tutar gibi parti tutma hatasının yaşandığına tanık olmaktayız… Ayrıca 70-80 yıl önceki hataları canlı tutarak, tarihi kişilikleri gündeme taşıyoarak siyaset yapanlara bu kadar ilgi gösterilir, tepki gösterilmezse, biz hep geçmişle övünür veya yerilir dururuz… Siyaset günümüz sorunlarına çözüm bulma sanatıdır, bunu vatandaşlarımız anladıkça sorunlar aşılacaktır… Siyaseti vatandaşın algılaması şöye olduğu görülmektedir… Bir bölüm dinsel, bir bölüm ırksal bir bölüm ise sistem sorunu olarak siyasete bakarsa burada demokratik siyaset nasıl gelişecektir… Vatandaşlık bilinciyle siyasal tercihlerin yapılması nerede duracaktır… Kısacası ne vatandaşların, nede siyasilerin demokrasi gibi bir algılarının olmadığını sadece kendi sosyolojik ve siyasal düşüncelerinin kazanmasına odaklı bir antidemokratik siyaset izlendiğini bunun da toplumsal gerilimlere neden olduğunu söyleyerek… Daha çok parti içi demokrasi, daha az sosyolojik dil, daha çok demokratik siyaset dili, sosyolojik dil yerine daha kapsayıcı olan vatandaşlığa dayalı bir dil geliştirerek ülkemizin yaşadığı sorunları demokratik siyasetle aşma yollarının açılması, muhalefet partilerimizin muhalif yorgunluğunu aşması dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil -- 27.04.2016 08:00 – www.vatandasfikri.com
|