İKİ AHLAK DERSİ
(Ahlakınız Yoksa Adaletiniz, adaletiniz Yoksa Hukukunuz, Hukukunuz Yoksa Toplumsal Düzeniniz Olmaz. H. Benek)
Ahlak dendiğinde kimi derki, ahlak yereldir, toplumdan topluma göre değişir, kimi derki bu bir etik, moral değerlerdir ve evrenseldir, evrensel de olmalıdır… Ben size, bize Ahlak dersi veren iki olay anlatacağım bize çook uzak olan iki toplumdan iki olayla örnek vereceğim… Ne tesadüftür ki sanki ahlak alanında ki eksikliklerimize ders olsun diye olay biri ülkemizde oldu…
Birinci olay, Avustralya da gerçekleşiyor, İş Partisi İktidarda, Bunlar Sosyal Demokrat bir parti, bunu neden belirtiyorum, biz de yaygın inanç, ahlaklı olanların çoğu muhafazakar, dindar olur anlayışı üzerine bir önyargı oluşturmuşuz da ondan…
Bu partinin bir milletvekili seçim bölgesine gider, seçim bölgesinde konaklama giderleri için harcırah alır, bu harcırahın içinde otel gideri de vardır… Buraya kadar her şey yasal, ama yasal ve ahlaki olmayan annesinin evinde kaldığı ve buna rağmen otelde kalmış gibi harcırah almış olmasıydı… Ahlaki sınırlar ihlal edilmiş, bu tespit edilmiş, partisi istifasını istemiş, oda istifa etmiş… Cezası bu kadar mı yok, böyle birinin ülkenin en önemli kararlarının alındığı mecliste bulunmasının yanlışlığını düşünen İşçi Partisi Yetkilileri bunu milletvekilliğinden de atmak için harekete geçmiş, rakip partiyle anlaşarak milletvekilliğine de son vermişler… Bu cezalandırmanın bana tuhaf gelen yanı ise şu olmuştur…
İşçi partisi bir üye fazlasıyla iktidardadır, bu üyenin düşürülmesi halinde iktidardan da düşecektir, ona rağmen bu kararı almışlar ve İşçi Partisi ahlak mı, iktidar mı tercihin de ahlakı tercih etmiştir… Bizde durum nasıl olurdu, Üzerine Düşünelim mi? Ben bu Ahlak dersini Avustralya da yaşayan bir akrabam olan Muharrem Abiden Dinledim Şaşırdım… Şimdi bizi şaşırtan ikinci derse geçelim mi?
Bu ülkemizde yaşandı, gözümüzün önünde cereyan eden bir olaydı, ben o zaman dinledim, duyduklarım şunlardı…. Kimi ne büyük bir adammış, kimi ne manyak biriymiş, kimi de zır salakmış dedi… Adamın sorumluluk duygusunu, ahlak anlayışını anlayamayacak kadar anlaktan ve sorumluluktan uzaklaştığımızı gördüm… Zaten hayatın için de her alan da görüyordum, bu olay da tescilledi… Olayı hepimiz hemen hatırlayacağız… Yanlış hatırlamıyorsam 2015 Martı olmalı, haber kanalları şöyle bir haber geçiyor… İzmit Körfez geçiş köprü inşaatında, halat kopması üzerine Bir Japon Mühendis İntihar etti… Nedeni neydi kendi sorumluluk alanında bir halat kopmuş, İş aksamış, şirketi büyük zarara uğramış bunun üzerine… 51 yaşında ki Mühendis Ryoichi Kishi, Japonca bir not bırakmış “İnsanlar büyük emek harcadı. Olayın sorumluluğu tamamen bana ait. Kimsenin kusuru bulunmamaktadır” diyerek sorumluluğu üzerine alarak, kendi kendine ceza vermiştir… Bence belki ağır bir ceza ama, kendi tercihi… Belki de asıl sorumlu olan, standartı düşük parçayı üretenlerin sorumluluğu nedir? Büyük ihtimalle, sözleşmesin de ne kadar ağırlık taşıyacak diye yazıyor ne kadar ağırlığı taşıyamadı… Ya bu olay açılış da köprünün üzerinde devleti yönetenler, halk olduğu zaman yaşanmış olsaydı? Allah korumuş diyelim, bu olaylar üzerinden ahlak anlayışımız üzerine, bu olayları okuyup, okuyup düşünelim… Sadece ahlak anlayışımız üzerine değil, genel olarak yaşanılan aksiliklerle karşılaşmamak için, karşılaştığımız da bu aksiliklerle neden karşılaştık diye, sık sık düşünmek dileğiyle Selam ve Sevgilerimle..
Fikri Adil – 5.12.17 – vatandsfikri.com
|