KAVRAMLARINI KAYBEDEN TOPLUM
Kavram
(İnsanlar Kavramlarla düşünür, Sözcüklerle Konuşur, Alfabeyle Kaydederler. Fikri Adil)
Düşünen bir canlı olan insan kavramlarla düşünür, sözcükler aracığıyla sözle konuşur, bunları alfabeyle kayıt altına alır… Alfabe yazıdır, sözcük bu yazının kayıt altına alınması ve tekrardan bundan yararlanılmasını sağlayan bir araçtır, bir dilin kayıt aracıdır, söz ise dille ifade edilen yani meramımızı anlatmaya yarayan araçtır. Biz bunları karıştırdığımız olur, bunun üzerine bu karışıklığın giderilmesine az da olsa katkı sunmak üzere bu yazıyı yazmaya çalışıyorum…
Bir dile bağlı olarak, Kavramlarla düşünür sözcüklerle/sözlerle konuşur bunları alfabe ile kayıt altına alırız. Bizde dille, alfabe karıştırılır, dil devrimi diyen bile vardır. Aslında yapılan alfabe değişikliğidir, bu alfabe Türkçeye uyar mı, uymaz mı yâda Arap, alfabesi mi Türkçeye uygundu gibi tartışmak, Dilcilerin Akademisyenlerin, uzmanların yapması gereken tartışmaları, bizde herkes siyasetçi gibi düşünüyor buda başka sorun. Bunun yerine siyasetçiler ve siyasetçilerin akademik kopyaları, sanatçı kopyaları konuşuyor, sonuçta toplum ne bir kavram birliği yakalayabiliyor, nede bir kültür birliği… Siyasilerin her alanı kontrol etme sevdaları hiçbir alanı kontrol edememelerini de beraberin de getiriyor. Siyasal farklılıklar, bölünmeler, demokratik işleyiş için ve toplumsal farklılıkların kendini ifade edebilmesi için gerekirken, kültüre, kavrama, sanatı da etkiliyor, bunu sürekli üstelikte etkili bir şekilde yaparak bu alanın da siyasileşmesine neden oluyorlar. Yakın tarihte yapılan kurtuluş savaşının ve devamın da devrimin hızlı değişiminin de toplumda özümsenememesi de eklenince, sorun daha da büyüyor. Osmanlıca Türkçesi, Günümüz Türkçesi tartışmalarını buna örnek verebiliriz.
Sonuç da ne kavram birliği, nede alfabe birliği sağlanamıyor bu karam karmaşasının topluma yansıması olan kültür birliğini de sağlayamıyoruz. Ben bu duruma kavramlarını kaybeden toplum diyorum.. Nasıl kavram ve kültür birliği sağlarız derseniz, ben de, size kavramları siyasal etkilerden kurtararak kültürel etkiler için de, kültür insanlarının, bilim insanlarının kültür içinden, düşüncelerine dayanarak bunları toplumsallaştırarak, bu kavramlarla düşünerek, konuşarak sağlayabiliriz derim.
Son olarak kavram üzerinde durarak, yazımıza devam edelim, bu kavram konusu bizi nereye götürecek görelim. İnsan, sözcüklere gerçek anlamlarını vermek ve bu anlamlar aracılığıyla düşünmek, karşılaştığı varlıkların, olayların ve süreçlerin özünü kavrayıp temel yanlarına ve özelliklerine ilişkin genel yargılar elde etme imkanı veren, nesnel, çevrenin kavramlar aracılığıyla insanın düşünme biçimidir. Kavramlarımızı kaybedersek düşüncemizi, düşüncemizi kaybedersek dilimizi, dilimizi kaybedersek de kültürümüzü, kültürümüz kaybedersek de kendimiz kaybederiz. Bu kadar önemli olan akıl, kavram, düşünce, varlık ve nesnelerin, olayların özünü kavrama işlerini savsaklarsak ki bana öyle geliyor. Allah korusun insanlığın milletler yarışını kaybederiz.
Kaybetmemek için herkes kavram birliğinin sağlanmasının yollarını aramak zorundadır, dilerim aynı veya yakın anlamalarla ve kavramlar da buluşur, onlara gerçek anlamlarını yükler, kültür olarak yaşarız, yaşatırız. Bu aydın, düşünür, entelektüel bir faaliyettir, Aydınımız, Alimimiz, Münevverimiz, Akademisyenlerimiz, Entelektüelimiz, (Bilinci Olarak bu kavramların hepsini yazamaya özen gösterdim) bilimsel yöntemlerle çalışır, siyasetçilerimize, bize düşünceler hazırlarlar…
Kavramlarını kaybeden Toplumlar, Kültürlerini Kaybederler, Kültürünü Kaybedenler İse Toplumsal Düzenlerini. Fikri Adil
Siyasiler, Bürokratlar, Diplomatlar da toplumu da bunlara dayalı siyasi, ekonomik, sosyal olgular/olaylarla geleceğe taşır. Gelecekte nerede olmak istiyoruz? Orada oluruz.
Kaynaklar
1- Türk Dili Prof. Dr. Muharrem ergin
2- http://www.tdk.gov.tr/
|