TOPLUMSAL BARIŞ
Toplumsal barış neden bozulur, bozulan yerlerde hangi gerekçelerle bozulmuştur, topluma maliyeti nedir? Bizde hangi alanlar toplumsal barışı bozma kapasitesine sahiptir? Toplumsal barışı neden önemsemeliyiz, toplumsal barış nasıl olağan hal alır?
Toplumsal barış neden bozulur, Siyasal yanlışlarla, dini yorum dayatmalarıyla, ekonomik paylaşımda ki eşitsizliklerle, adaletsizliklerle, devlet iktidarını kullanan grubun devleti adaletten uzaklaştırmasıyla bozulur, bu sorunlar giderildikçe, toplumsal barış olağanlaşır, giderilmez de çeşitli yol ve yöntemlerle beslenirse toplumda olağanüstü hal ve şartlar olağanlaşır… Bunun için toplumumuzun en önemli sorunu nedir dersek, yada en çok önemseyeceğimiz şey nedir dersek, ben size toplumsal barış derim…. Ve şu örneği veririm, ailemizin içinde zaman zaman fertler arasında sorun çıkar, hepimizde biliriz ki ailenin tadı kaçar, işte toplumsal barışın bozulması demek toplumun fertlerinin, vatandaşların tadının kaçması demektir… Bunu nasıl önleyebiliriz, çatışma nedenlerine ve kaynaklarına baktığımızda bunu görürüz, aynı zamanda barış inşaa etme niyetimiz varsa ki olmaması için hiç bir neden yok, bunu şahsen kendi vatandaşlarımız arasında sağlayabiliriz… Çatışma kaynakları nedir, yukarda kısaca bahsetmiştik, şimdi biraz daha açalım ve barış inşasının yollarını arayalım…
Toplumsal barışı kısaca tanımlayarak girelim mi, konuya: “Uyum, karşılıklı sevgi, anlayış, saygı, hoşgörü ile oluşturulan toplumsal ortam” dersek… Bunun bizde olup olmadığını anlayabiliriz, bizde nispeten var, bunun da nedeni bir tarafın, tarafların fedakarlığıyla oluşmaktadır… Çatışma nedenleri nelerdir dersek?
Bir, devlet iktidarını kullanan topluluk kendine bu iktidar aracılığıyla ayrıcalıklar yaratır, bunu diğer topluluklar adaletsizlik olarak algılarsa çatışmaya acık toplum haline gelinir.. Bizde var mı, nispeten var...
İki, din kaynaklı çatışmaların nedeni, birinci neden dini düşüncelerini ve yorumlarını iktidara getirmeye çalışanların neden olduğu çatışmalar… Bu grup iktidara geldiğinde adaletten uzaklaşacağı, başka toplumlar incelendiğinde uzaklaştığının görülmesine dayalı kaygıyla diğer grupların ve mevut devlet mekanizmasının direncinden kaynaklanan bir çatışma ortamı olabilir, olmaktadır… İkinci dini kaynaklı çatışma alanları ise dinin farklı yorumları arasında olmaktadır, yani meshep ve tahrikat farklılıkları, en hakiki yorum benim diyerek, bir birine karşı, hayırda yarışmayı bırakarak, şerde yarışmaya başladıklarında olabilmektedir… Bu alanda ki sorun insanlık düşünce tarihine bakıldığında Laiklikle devletin din ve inançlara aynı mesafede durmasıyla aşılmıştır… Biz Müslümanlar hala bu sorunu yoğun bir şekilde yaşmaktayız… Müslüman toplumlara bakıldığında iktidarı kim, hangi sisteme dayalı olarak kullanacak, krallık islamimidir, sorunu devam etmektedir, ayrıca kadınlara baskı, abartmış olmayalım bazı ülkelerde hala Ortacağ seviyesindedir… Ekonomik paylaşım modelleri yoktur, paylaşımı gönüllüğe indirmişlerdir, dinimiz İslam’a ise ters bir ekonomik paylaşım modelleri vardır… İktidarlar reyle, seçimle, demokratik yol ve yöntemler değil, ihtilallerle değişmektedir.. Müslüman toplumlarda barışın bozulmasının nedenleri bunlarken... Biz kendi toplumumuzun barışıyla ilgilenmeye devam edecek olursak…
Siyasetin toplumsal barışı bozma potansiyeline bakarak devam edelim mi? Bizde iktidarlar demokratik seçimlerle değişir, demokratik seçimler de partiler iktidarı ele geçirmek için demokratik sınırlar içinde rekabet ederler, bu sınırla içinde kalındıkça sorun olmaz, olmamaktadır… Ben yaş itibariyle 12 Eylül 1980 öncesini görmüş biriyim, siyasetin toplumsal barışı nasıl bozduğunu gördüm, bozabileceğini biliyorum… Karşılıklı saygısızlık, nefret, fanatizm siyasetin dili, eylemi olursa, bir gün gelir bu dil ve eylemler toplumsal barışımızı bozar… Ben partilerin liderlerinin grup toplantılarında, miting alanlarında yaptıkları konuşmalara oradakilerin tepkisine bakarım… Lider karşı tarafa ne kadar çok saldırırsa, o kadar çok alkış alır, ben başka bir şey daha yaparım, her siyasal grupla diyaloğumu devam ettirir ve onların karşı taraf hakkında ne düşündüğünü bilirim… Hiç de iyi şeyler düşünmezler, yani nefretten biraz berideler, oysa demokrasilerde rakipler düşman değildir, düşmanla rekabet edilmez savaşılır, biz siyaset mi, yapıyoruz savaş mı karıştırmamalıyız… İşte tamda savaşmamak, toplumsal barışımızı bozmamak için karşılıklı siyaset dillerimizi ve eylemlerimizi barışa, demokratik rekabete yakışan seviyeye getirmeliyiz… Getirmeliyiz ki, toplumsal barışımızı koruyabilelim… Barışı, inceledik, toplumların çatışma nedenlerini inceledik, kavramsal anlam da toplumu ve vatandaşlığı da inceleyerek, yazıyı bitirelim mi?
Toplum: Yaşamlarını sürdürmek, birçok temel çıkarlarını birlikte gerçekleştirmek için işbirliği yapan, aynı toprak parçası üzerinde birlikte yaşayan ve ortak bir kültürü olan insanlara toplum diyeiliriz…
Yurttaş: Yurtları veya yurt duyguları bir olanlardan her birine vatandaş diyebiliriz.. Vatandaşa, ayrıca bir devlete hukuki sözleşmelere dayalı olarak bağlı olan kişi de diyebiliriz… Biz örneğin ırk, din, meshep farkı gözetilmeksizin T.C Vatandaşlarıyız... Bizim Siyasal Mücadelemiz, Meshepsel Yorumumuz, Toplumsal Barışımızdan Daha mı Önemli? Biz toplum ve vatandaş olma bilincimizi artırdıkça, toplumsal barışımızı da, birlik ve beraberliğimizi de koruyacağımız düşüncesiyle, dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Fikri Adil – 20.11.18 – vatandasfikri.com
Kaynak: http://tdk.gov.tr
|