ELEŞTİRİ KAPATMA SANATI
(Eleştiriyi Saldırı Sanma, Eleştirene Saldırma)
İktidarlar genel olarak eleştiriyi sevmezler, otoriter iktidarlar ise eleştiriyi saldırı sayarlar, eleştiriyi kapatma için tüm baskıcı tavırlarıyla eleştirene baskı yaparlar, saldırılar, eleştiren gazetecilerin dövülmesi de bundandır… Medya genelde tek ses olmasa bile tek sese yakın bir şekil almış, herkesin medyası ayrılmış merkez medya kalmamış ya tarafsınız, yar bertarafsınız lafları kamuoyuna acık bir şekilde söylenir olmuşsa eleştirme işi artık cesaret işine dönmüş demektir… Eleştiri yapacak merkez medya kalmadığı için ya iktidar sesi medya, yada muhalefet medyası kamış, herkes kendi medyasına ve dünyasına hapsolarak kimsenin sesi eleştirisi öbürüne ulaşmaz olmuş, böylece eleştiriden kurtulmanın yolu bulunmuş kendi duvarları arasında herkes ya memnun yada memnun numarası yapıyorlar… Vatandaşın hali nicedir, hiçte önemli değildir, iktidarımız devam etsin yeter… Bunu nasıl aşabiliriz, derseniz aşma işine gelmeden önce bir toplumun eleştiri yeteneği nereden belli olur, eleştiriyi kimler yapar, bunlara bakalım mı?
Medya eleştirisi yok seviye de, akademik eleştiri var mı, yok, ancak emekli akademisyenler eleştiri yapabiliyorlar, onlarında zülfü yâre dokunanları tv’lere çağrılmıyorlar… Entelektüel eleştiri ise yok gibi yada var bize onların sesleri ulaşmıyor, entelektüellerin (Alimlerin, Aydınların) eleştirisi yoksa o toplum yönsüz, düşüncesiz kalır… O zaman halk ile iktidar başbaşa kalır, ne kadar manipüle (Eksik, fazla, yalan Bilgilerle, İstenilen yöne yönlendirme) edebilirse iktidar o kadar eder… İktidarlar ne ile manipüle eder?
Dini inançla, Milli duygularla, Nefret, Korku gibi duyguları kullanarak kendi sesi olan medya, dini grup ve din adamlarıyla ve akademistlerle bunu yapar, bu sık sık yapıldığında karşı rakip parti ve kişiler düşmanlaştırılırlar, kendi vatandaşı bile olsa gerçek rakip düşman sanılabilir… Asıl manipülasyonun amacı oy verenleri oy verir halde tutmaktır… Her neyse konuyu dağıtmayalım eleştiri yollarını tıkama, eleştirene daha yüksek perdeden saldırma yolları üzerine düşünmeye devam edelim…
Örnegin son 20 yılda bir trilyon dolar dış acık verdik bu sürdürülebilir değil dedim, bu açıklar aşırı borçlanmaya neden oluyor hükümetin dış acık veren, rast gele borçlanıp rast gele harcama yapılan ekonomi politikasını eleştirdim… Hükümetin buna cevabı, PKK/FETÖ de böyle diyor derse, bunların ağzıyla konuşma derse, bu eleştiriye cevap değildir… Eleştiriyi kapatma yöntemidir… Biz bu tartışmayı, eleştiriyi duyduk, yapacağımız şey bir trilyon dolar acık var mı, yok mu diye araştırmak olmalı… Araştıralım mı? Size kolaylık olsun diye 20 yıllık dış ticaret açığını buldum topladım, 1.130.122.000.000 küsurleri 000 yaptım hesap makinesine sığmadı… Bir trilyon, yüz elli dört milyar, 224 milyon dolar acık vermişiz… Ne diyeyim devam edelim… Sonra bir eleştiri de verimsiz ekonomik yatırımlar üzerine ve bu verimsiz yatırımların yüksek maliyetlerle yapılması eleştirileri var… Biz bu eleştiriyi Fetö de böyle diyor diye kapatalım gitsin… Gitsin mi, bence gitmesin, bir köprü yapıldığını düşünün maliyeti nedir, yap işlet devret yöntemiyle yapılıyor, eskiden bu yöntem de yolcu, hasta, kullanıcı garantisi yoktu… Osmangazi Köprüsü yap-işlet-devret usulüyle 22 yıl boyunca Otoyol AŞ tarafından işletilecek. Karşılığında ise şirkete araç başına 35 dolar artı KDV bedelle yıllık 14 milyon 600 bin adet araç geçiş garantisi bulunuyor. Buna karşılık otomobiller için köprüden geçiş bedeli 117,9 TL ile garanti bedelinin altında fiyatlama olduğu görülüyor, bu eksik kalan yan, acaba gelecek yıllarda mı tahsil edilecek? Yıllık 14 milyon 600 bin araç geçecekmiş ve 22 yıl da kaç araç geçer kaç lira, pardon dolar ödenir? Başka bir ülkede son yapılan köprü maliyeti üzerinden maliyeti hesapla, bizim malettiğimiz bu maliyetle kaç köprü yapılır? Bu sorunun cevabı sen THKPC lisin olursa akıl, düşünce, mantık sorunu var demektir… Son olarak her eleştiriye, her tepkiye terörist denmesi yanlış diyerek bu dili eleştirsem…
Örnegin işten atılmış hem alacağı olan 1-1.5 yıllık maaşlarını alamamış hemde tazminatını ödenmemiş işçiler tepki gösteriyor, önce salgın an dolayı gösteri yasaklanıyor, sonra bu işçilere bir polis memuru devletin gücünü sana gösteririm diyor… Devletin gücü polisin gücü olmuşsa, üretimin, emeğin, işçinin gücünün öneminin farkında değilse yönetenler ve biz bunu eleştirmiyor ya alkışlıyor yada sesiz kalıyorsak… Okullarına, okullarında daha iyi rektör olacak hocaların olmasına rağmen, dışardan birinin atanmasına tepki gösteren öğrencilere denmeyen kalmadı ve işin daha da komiği o çocuklar ve aileleri kendi partilileri çıktı… Bütün bunları eleştirmiyorsak, hatta tepkisiz kalıyorsak… O zaman biz bu vatanı sevmeyen vatandaşlarız, demektir… Neden? Vatanını seven vatandaş, vatan kaynaklarının vatandaşın refahını artıracak şekilde kullanılmaması halinde tepki gösteren, en azından eleştiren vatandaştır.. Vatandaş sorumluluğu iyi olanı alkışlamak, kötü olana tepki göstermek, eleştirmektir… Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyemeyecekmiyiz, yanlışı eleştirip, doğruyu övemeyecekmiyiz? Sorumlu vatandaşlar olmak, yanlışa, yanlış, doğruya, doğru demek dileğiyle… Selam ve Sevgilerimle…
Fikri Adil – vatandasfikri.com-- 21.2.21
Kaynaklar
2* https://bigpara.hurriyet.com.tr/haberler/ekonomi-haberleri/2019-yili-
dis-ticaret-verileri-aciklandi_ID1459925/#:~:text=D%C4%B1%C5%9F%20ticaret%20a%
C3%A7%C4%B1%C4%9F%C4%B1%202019%20y%C4%B1l%C4%
B1nda,y%C4%B1l%C4%B1nda%20y%C3%BCzde%2084%2C6%20oldu.
5* https://www.birgun.net/haber/orumcek-agi-gibi-sarmislar-osmangazi-koprusu-ne-milyarlik-odeme-317802
|