KAMU, SİYASETCİ BENZEŞMESİ
Kamu görevlilerinin siyasetci gibi tavırları, devlet iktidar karışmasına neden olmaktadır, devlet ve iktidar ayrı ayrı şeylerdir. Hele hele demokrasilede de güçler ayrılığı bu karışıklığı önlemek için ortaya konulmuştur. Buna rağmen, yasamada iktidar partisinin her dediği olur hale gelirse yasama ayagı sakatlanmış demektir. Yürütme ayağı zaten hükümetin alanıdır, burada içraatlarını yasalara göre yaptığı sürece sorun yoktur. Yargı ayagı ise daha önceleri gerici, şeriatcı, tahrikatci gibi yaftalarla harekete geçirilirken, günümüzde ergenokoncu, darbeci, ajan gibi yaftalarla yargı ayagıda yıpranmaktadır. Bu güçler ayrılığı sistemin sğortasıdır, aşındırılmaması, yürütme, yasama da yaşanılan benşeşmenin yargı da kesinlikle yaşanmamsı gerekmektedir. Bu genel durumun dışında birde yerel durumlar vardır ki, burada da kamu yöneticileri, kendilerini iktidar partisi ile luzumundan fazla diyaloga geçerse kamunun tarafsız, her vatandaşa eşit durması geregi, hizmetlerden eşit yararlanmasını sağlama görevi erezyona uğrayacaktır. Ülkemizde bu durun en ileri boyutuyla tek parti döneminde yaşanmıştır.
Kamunun tarafsızlığı toplumsal barışın sigortasıdır. Fikri Adil
Bu güçlerin denge hali ister yasamanın, ister yargının, ister yürütmenin lehine veya aliyhine bozulması demokratik işleyişi sorunlu hale getirecektir. Bu durum da her taraf zarar görecek, demokrasinin vazgeçilmezi olan güçler ayrılığı ilkesi sakatlanacaktır. Bu sakatlık sistemin dengesini bozarken iktidar taraflarının dışındaki vatandaşlar da kamu kurumların aleyhine bir kanaatın oluşmasına neden olacaktır.
Kamunun, taraflı gibi algıya neden olmasına, hem iktidar, hemde kamu görevlisi bürokratlar dikkat etmelidir. Mualefete oy veren, yada muhalefet partilerinde siyaset yapanlar böyle durumlar da işleyişten kaynaklı olumsuzlukları bile kamu görevlilerinin olumsuz tavrı diye yorumlayabilirler nitekim öylede olmaktadır.
Bizim yanlış anlamamıza neden olacak kadar iktidarla kafa kol ilişkisine giren kamu görevlilisi bir Vali, Kaymakam, genel Müdür, bürokratlar düşünün… İktidar partisi ve muhalefet partileri İl ve İlçe başkanlarına, milletvekillerine eşit mesafede durmaz ise, tarafsızlıklarını kaybeder, hizmet dağıtımın da, olaylar da taraf gibi algınılmaya başlarler ki, bu durum da olayları önlemede zaafiyete neden olur. Nitekim sadece bu iktidarla sınırlı olmayan kamu yöneticilerinin iktidarla ilişkilerini iyi tutma çabaları, toplumda artık iktidarın yöneticisi algısına neden olmuştur. İktidar, yönetici bürokrat siyaset benzeşmesi, devletin saygınlığına zarar verir hale gelmiştir. Bu durum da kamu görevlilerine yaklaşımı etkilemekte, iktidar taraftarlarının dışındaki grupların kamu görevlilerine karşı saygısı erezyona uğramaktadır.
Bir olay da tarafsızlığını kaybetmiş olan güvenlik güçlerini düşünelim, olayın içindekilerin taraf alğısının oluşması, yada kamu görevlilerinin böyle bir alğı yaratmış olması, olayı önlemede kamu görevlilerinin işini zorlaştıracaktır. Öte yandan tatafsızlığına inanılan kamu görevlilerinin, halk nezdinde hizmet paylaştırmada adil oldukları kanaatı oluşacak, olayları önleme de başarılı olma ihtimalinin daha yüksek olacağı hepimizin malumudur. Şu izlenim gibi kötü bir izlenim toplumda siyaseten ayrışmayı fanatikleştirecektir. Benim Köyüme, mahalleme, bölgeme iktidar partisine oy vermediğim için hizmet gelmiyor, benim siyasi olarak tarafı olduğum grup iktidar partisi tarafı kamu görevlileri tarafından dışlanıyor. İşte bu gibi düşüncelerin yaygınlaşmasının nedeni iktidarlara yakın durup, muhalefete uzak duran kamu görevlilerinin sorumluluk bilincindeki zaafiyetlerindendir.
Bazı olaylar da, İktidardaki partinin müdürü, güvenlik gücü gibi sloganlar atılmakta bu da şahsen kamu kurumunun iktidar tarafı dışında saygınlığını azaldığının kanıtlarındandır. Birkaç olayı ve sosyal medya da kamu görevlilerine karşı yapılan eleştirileri izledim. Ne yazık ki kamu görevlisi siyasetci benzeşmesi CHP nin tek partili dönemine benzemek üzeredir. İçindekilerin adalet, sağlık, egitim, hizmet, kamu güvenliği gibi çok önemli bir görevi üstlenen kurum ve kuruluşların siyaseten taraf gibi algılanan veya algılandıkları görevlilerine karşı halkın yargısının aynı olacağı ya da aynı tepkiyi vermeyecegini düşünerek bu kamunun tarafsızlığını sağlamamız gerekmektedir. Toplumsal algıda kamunun tafagirliği toplumsal ayrışmaları derinleştirecegini düşünüyor, bu sorun üzerine hükümet yetkililerini ve yönetici bürokratları düşünmeye davet ediyorum.
GEZİ OLAYLARI ÜZERİNDEN DEGERLENDİRME
Bu çok dikkat edilecek bir konudur. Hem iktidarlar hemde kamu yöneticileri kesinlikle böyle bir alğıya izin vermemelidir. Devlet yöneticileri, görevlileri ile siyasetle seçilerek gelenlerin belirgin bir çizgiyle ayrılması toplumsal olaylarda müdahale eden kamu görevlilerinin işini kolaylaştıracaktır. Nitekim gezi parkı olaylarında sürekli pravakatörlerce iktidar partisi polisi algısı yaratılmaya çalışılmıştır.
Biraz kamu yöneticilerinin, biraz siyasetcilerin dikkatsiz davranışlarının yanısıra olayları daha vahim göstererek topumsal barışın ve düzenimizin sarsılmasından nemalanmayı hesaplayanların karıştırıcı(pravakatör) olarak olayların içinde yer almalarıda olayların dozunda tepkiler boyutunu aşmasına neden olmaktadır. Böylesi davranışlar belkide haklı bir tepki veya talebin haklılığına da gölge düşürmekteddir. Polise taş atılması, cam ve sercevelerin kırılması, yolların trafige kapatılması yanlış tepki verme yöntemidir.
Pravakatörün görevi karıştırmaktır, buraya kadar anlaşılmayan bir durum yoktur. Ama iktidar partisi mensubu bir siyasetcinin, acıklamalarıyla olayları körüklemek, kamu görevlilerinin ve yöneticilerinin yaşanılan olayları besleyecek davranışlarda bulunmak gibi görevleri yoktur kanaatindeyim. Siyasilerin iktidar olduktan sonra, taraftarlarına ve rakiplerine karşı adil davranmak ve devletin güçünü siyasi çıkarlarına degil vatandaşın çıkarlarına göre kullanmak gibi bir sorumlulukları vardır. Hatırlatırız.
Ayrıca, demokratik bir ülkede yaşıyorsak, demokratik olamayan grub kültürü ile yetişmişsek bile, iktidara geldiğimizde kendi grub alışkanlıklarımızı da terk etmeliyiz. Yoksa luzumundan fazla tepki ile karşılaşırız. Isatnbul gezi parkı tepkisi bu yönden degerlendirilmeli, üzerine düşünülmelidir. Bunu sadece iktidar unsurları degil, gelecekte iktidar olma potansiyeli olan muhalefet de bir kenera yazmalıdır. Aslında iktidarların ne kamu personeli, kendi personeli, nede devletin güçü kendi güçüdür, devletin kurumları vatandaşın kurumlarıdır aslında, devlet hizmet etmek için oluşturulmuş bir kurumdur. Bu nedenle kamu görevlisi, bürokrat yönetisici siyasetci benzeşmesinin önüne geçilmedir. Kamu yasalara bağlı, siyaseten bagımsız olmalıdır, hem tarafsız hizmet için, hem hizmetten yararlananların algısı için gerektiğini düşünüyorum…
Yoksa iktidarlara gelen herkesin düştüğü hataya düşerler, benim valim, benim kaymakamım, benim memurum, devamın da iktidardakiler devletin güçünü kendi güçüyle karıştırırsa, iktidar yozlaşır, adaletten uzaklaşır başka bir güç, güçün gerçek sahibi vatandaş dur der.
Bu durumla karşılaşmamak için, dini inançlara, siyasi düşüncelere, azınlık, çogunluk yaşam tarzlarına müdahale etmeden, daha demokratik, daha adaletli, daha hoş görülü, daha yaşanılır bir Türkiye, daha mutlu bir vatandaş topluluğu ortaya çıkar düşüncesiyle... Selam ve sevgiler…
|