DÜNYAYI OKUMAK
Dünyayı nasıl okuyacağız, coğrafyasını mı, fiziki yapısını mı, biyolojik yapısını mı, tarihsel seyrini mi, kültürel veya inançsal yapısını mı düşünsel ve felsefi birikimini mi, diplomatik ve siyasi duruşuları ve kuralları mı? Bilimsel ve teknolojik yapısını mı, sizce hangisi okunmaya deger hangisi degmez? Bence hepsi okunmalı, üstelik öyle bir okunmalı ki !! İcigi ciciği çıkararak, en ayrıntısını özümseyerek bilgileri bilgimiz yaparak, aldığımız bilgiler üzerine yeni bilgiler yaparak, bütün bilgileri insanlık, insanımız ve ülkemiz için harmanlayarak yeni ortak iyiler ortaya koymak için düyayı detaylı okumalıyız. Ancak o zaman gelecekte başarılı olabiliriz.
İşte okumamız için başka bir gerekce de ilk İlahi emirdir, "1. Yaratan Rabbi'nin adıyla oku! 2. O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. 3. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir" Biz dünyayı okumazsak dünya bizi okur. Ne olur o zaman Osmanlı örnegini unutmayalım diyerek devam edelim.
Nitekim öyle oldu, bizim adımıza bizim tarihi okudular yazdılar, bize okutuyorlar, onlar keşifleri yaptı, onlar icatları yaptı, onlar paraları kaptı ekonomilerini güçlendirdiler. Ama onlar da sorun insaniyetliklerinin zayıf kalması oldu. Ben güçlüyüm kafama göre davranırım keyfiyeti kem-niyete dönüştü, bu uygarlık ve dünyayı idare etme, insanlığa hizmet etme niyetleri aşılarak, barış ve demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk kuralları üzerine bir karabasan gibi çökmeye başladı. Artık batılı emperyalist ve kapitalist hırslar nedeniyle ilkellik değil uygarlık tehlike olmaya başladı. Oysa ki uygarlık yaşatmalı degil mi?
İşte dünya insanlığı dünyayı iyi okumalı, ortak tepkiler geliştirmelidir. Bir yanda batı uygarlığı diger yanda otorite kurmaya çalışan bar bar yönetimler san ki aynı oran da tehlikeli olmaya başlamışsalar o zaman demokrasi, hukuk kuralları, liberal düzen, serbest hepsi piyasa oyunundan mı ibaret. Bunun oyundan ibaret olmadığını batı uygarlı dünya vatandaşlarına anlatmalı ve batı uygarlıgına güven erozyonunun önüne geçmelidir.
Avrupa kaynaklı bu uygarlığın güçü dünyayı bir bütün olarak çok derinden okudu, bu okuma üzerine güçlü bir kültür inşa ettiler, Çinlilerin, Hintlilerin ve İslam ülkelerinin aşagı yukarı tarihlerini Avrupalılar araştırdılar, incelediler, çalıştılar yazdılar. Bu toplumlar da onların yazdığı tarih üzerine oluşan senaryoyu okudular oynadılar. Yani senaristler, yapımcılar Avrupalılar, oyuncular biz olduk, işte bu nedenle onlar güçlü oldular. Okudukları dünyadan bilim çıkardılar, teknik çıkardılar, felsefe ve sanat çıkardılar, kısacası önce dünyanın bilgisini özümsediler, sonra zenginlik kaynaklarını sömürdüler, zenginlik kaynağı yaptılar.
Dünyaya egemen olmak için bilgiye hakim olmak gerektiğini anladıkları andan ihtibaren, bilgisiz egemenliklere son verdiler. Hatta bilgisiz egemenler kendi kendilerini yok ettiler.
Şimdi yapılacak şey nedir, dersek, umutsuzluğa düşmeden insanlık adına mücadeleye devam ederek, Avrupalıları, zengin batılı ülkeleri daha insancıl politikaya davet etmek veya zorlamaktır. Zaten batılı ülkeler de yaşayanların çogunun da istediği budur.
Bunu inşa edecek olanlar ise her toplumdan bilim insanlarıdır, düşünürlerdir, bu bilim insanlarının geliştirdikleri söylem ve eylemle daha insani bir dünya yaratılabilir. Yoka insanlık için kötü bir döneme girilecektir.
Bu kötü dönem dünyanın yogun insan nüfusu ve lüks tüketiminden kaynaklı çevre felekatleri olacaktır. İhtiyacı aşan tüketim lükse dönüşüyor, bu ortama dogan cocuklar bunun norman olduğunu sanıyor. Bu yanılgı normale dönüşü engelliyor. Bu engelin yanı sıra kapitalistlerin kar hırsı da eklenince tüketim ve kar hırsımızın beslediği aymazlık adeta dünyanın çevre dengesini adeta hızla bozmaya devam ediyor.
Fikri Adil > www.vatadasfikri.com >> Ankara 2013
Yararlanılan kaynaklar
1- Kuranı Kerim meali
2-Dogan Kuban- Gelecek -Cumhuriyet kitap
|