ÜMMET, ÜMMETİN ZULMÜNDEN KACIYOR!!
(Mülteci olarak Ülkelerinden Kaçanların %98-99’u Müslümanlardan oluşuyor)
Bu insanlar evlerini, yurtlarını neden terk ediyorlar, başka ülkelere sığınmacı olarak sığınmak zorunda kalıyor, mülteci adını alıyorlar… Ülkelerinde refahı, huzuru, barışı bırakın yaşama haklarının kalmadığını görüyorlar da onun için… Genel olarak bunlar silahsız, sivil canlarını ülkelerinde ki zulümden kurtulma çabası içinde olan insanlar…
Kaçtıkları ülkelerin de can güvenlikleri yok, otoriter iktidarların zulümleri var, bu yönetimler keyfiyet için de, doğru dürüst yazılı kuralları yok, İlahi kurallardan aldıklarını iddia ettikleri güçlerini, yazılı kurallarını ilahi emirlere dayandırarak toplumlarına zulüm yapıyorlar… Kendi keyfi uğrulamalarını ilahi diye toplumlarına zorla kabul ettiriyorlar. Kabul etmeyenleri, hapse atıyorlar, zulmediyorlar, beklide yurtlarından çıkmalarına bilinçli göz yumuyorlar ve kendilerince uslanmayanları en sonun da öldürüyorlar… Bunu yapanlar daha çok da İslam ülkeleri, bu zulme maruz kalanlar daha çok Müslümanlar.. Ben şahsen bu zulmedenlerle İslam’ı aynı anda anmak istemiyorum… İslam’ı zulümle, zalimle aynı anda anılmayı bırakalım, adaletsizlikle, ahlaksızlıkla bile yan yana gelmeyecek olan bu dine haksızlık yapmış oluruz… Onlara ben İslam dini mensubu demek de zorlanıyorum, ne yazık ki onlar kendilerini öyle tanımlıyor, dünyada öyle kabul ediyor, Onları Allah değerlendirsin… Müminin mümine kanı(canı) haram degil mi? Bu ilahi bir kural değil mi? Öyleyse, ki öyle diyor kutsal kitabımız, o zaman akla şu soru geliyor, Müslümanları başkaları mı öldürüyor, yok Herkes birbirini Allahüekber diyerek öldürdüğüne göre… Müslümanlar birbirini öldürüyor… Ümmet, Ümmetin zulmünden kaçıyor, hicretle gelenlere kucak açanlarla aynı ümmetten olduğunu iddia edenler bugün birbirinin canını, namusunu, malını bütün haklarını yok sayıyor, yok ediyor… Hatta yerinden, yurdundan ediyor, başka milletlere sığınma zorunda bırakıyor ümmetdaşlarını… İslam toplumlarınınyaşadığı ülkler de kimi ekonomik, kimi iktidar, kimi de inançların farklı yorumlanmasından kaynaklanan çatışmalar insanlar ölüyor… Ya kaçanlara ne oluyor derseniz?
Her yıl kaç kişi kaçıyor ve bu kaçış yolunda kaç kişi ölüyor, çeşitli kaynaklardan çok farklı rakamlar geliyor… Ama ortalama rakamlar son zamanlar da 4000-5000 arasında…
Bu binler yurtlarından hemen çıkınca yabancı bir dille, yabancı bir kültürle, yabancı bir coğrafyayla karşılaşılıyorlar.. Her farklılık yeni bir uyum sorununun yaşanmasına neden oluyor… Sadece uyum sorunuyla kalınsa aşılır.. Ama fırsatçılar, iş başına düşüyorlar… Allah bu mültecilere yardım etsin, biz Allah’ın kulları da bu zulümden kaçanlara elimizden geldiğince yardım edelim…
Ayrıca şunu unutmayalım, bu göçmenler, mülteciler, sığınmacılar her şeyden önce insandır, babadır, anadır, çocuktur, sevendir sevilendir… İnsana dair her şeyi yaşayan kişilerdir, duyguları düşünceleri, hayalleri vardır… Ülkelerinde yaşanılan sorunlar bütün bu insani hallerin yaşanmasına engeldir.. Kendi ülkelerin de yaşayamadıkları insani halleri başka yerlerde yaşama umuduyla, başka ülkelere doğru yola çıkıyorlar, yollarda kimi defa ekonomik sömürüyle, kimi defa cinsel sömürüyle karşılaşıyorlar… Bu yol devam ettikçe elde avuçda da ne para kalıyor nede pul… Bunlar yaşanıyor, asıl bizi ilgilendiren, bu acılar yaşanırken biz ne yapıyoruz…
Ümmet, ümmetin zulmüne maruz kalırken diger ümmetdaşlar, yani bizler ne yapıyoruz? Ne yazık ki kötü bir sınav veriyoruz…
Bir İslam ülkesi, kendi vatandaşına, kendi dindaşına zulmediyor, bu ülkeler de adalet yok, ahlak izne çıkmış, her şeyi kendi yorumuna, kendi anlayışına, kendi keyfi algılayışına göre davranan yönetimler, sözde ülkeyi yönetiyorlar… Ülkeyi yönetmesel de dogal haliyle bıraksalar daha iyi olacak diye bile düşündüğümüz oluyor… İktidarların düşüncesine, inanç yorumuna karşı çıkan herkes düşman ilan ediliyor… İşte bu dayatmalar, İslam ülkelerinde ki toplumsal sorunların kaynağıdır. Bunu aşmanın yolu ise, yönetimin el degiştirmesi için demokratik kurallara işlerlik kazandırmak, inançların yazılı yasalarda ki etkisi evrensel ölçülere çekmek için de laikligin uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır…
Umarım Ümmetdaşlarımız bu zulümlerden kurtulurlar, biz kurtulmaları ve ülkelerin de huzur içinde yaşamaları için gerekli yardımı veya tepkileri göstererek yardımcı ümmetdaşlara yardımcı oluruz.. Allah son peygamberin ümmetinin bu dağınık haline yardımlarıyla müdahale eder ve bir barış huzur, kardeşlik tesisi için ortam hazırlar dilegiyle…
Allahım bu zulmü yaşayan herkese yardım et, bize yardım edecek kadar şuur ver…
Selam ve saygılarımla…
Sıtdık Fani --- Agustos 15 – www.vatandasfikri.com
|