DİNİMİZ, DENGEMİZ
Din hep bir makuliyet, hep bir orta yol, hep bir kolaylık ve barış önerir, diğerleri istisnai hallerdir. Nasıl ki, Dünya Ahiret dengesi önerirse, Nefis, Beden dengesini de önerir, nefsi yok etmez, yok saymaz, yani bedeni yok etmez yok saymaz, ruh beden dengesini önerir… Yaratanın, bizi bizden daha iyi tanıdığından olsa gerek özgür bırakmıştır. Burada da özgürlük sorumluluk dengesi devreye girer ki dinin dengeli olmaktan ibaret olduğunu söylesek abartmış olmayız… Aslında dinimizin temel ilkelerinin, İman ederek ahlak ve adalet üzere, doğru, iyi ve güzel şeyleri yapmamızı ve bunları yaparken amacımızın dünyayı imar etmek, topluma hizmet etmek olduğunu bilirsek istenilen dengeyi yakalamış oluruz.
Peygamberimiz de aynı şekilde davranarak bize örnek olduğunu görüyoruz, Peygamberimizin davranışları Kurani olduğu düşünülürse ve defalarca nefislerinize zulmetmeyiniz sözlerini sanırım, Hadislerden duyduk biliyoruz…
Bir keresinde şöyle dua edilmesini önermiştir. “Allah’ım, bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru!” Evet, görüldüğü gibi ne dünya için ahireti, nede ahiret için dünyayı feda etmeden yaşamak gereğinin altını mümkün olduğunca çizmiştir. Bazı din adamlarının ise bunların tersine nefsi düşman ilan ettiğini, arzuların öldürmesi gerektiğini vaaz ettiklerini görüyoruz, duyuyoruz… Allah bizim nefsimizi, arzumuzu, hazlarımızı öldürmemizi istemiş olsaydı, yaratmazdı. Öldürmek yerine meşru bir dengede tutmak gereğinin altını çizelim ve ticari hayatta ki fahiş kar, fayda, hak dengelerine geçelim…
Ticari hayatta kar fayda, maliyet dengesini gözetmek zorundayız, üstelik de imalatın ve üretimin maliyetlerini karşılamayan aracılık hizmetlerine dayalı bir ticaretimiz var ise daha çok dikkat etmeliyiz… Üretime ve imalta katkımız yokken, sadece aracılık ettiğimiz için bu mal ve hizmetten yararlananlardan fahiş karlar etmemeliyiz. İşi daha bir dikkatlice yapmalıyız, o zaman sadece aracılık komisyonunun malın kaçta kaçı olması gerektiği üzerine iyi düşünmemiz lazımdır. Meşru sınır, denge nedir? Bence mevcut enflasyonun üstünde bir rakam, ama ne kadar? İşte bir denge daha, fahiş karla, vicdan arasında bir adalete dayalı denge…
Nasıl bir denge sorusunun cevabını aramaya devam edersek, Kurani bir denge diyebiliriz, bu dengeyi Kuranı anlayarak okursak görürüz. Peygamberin hayatından da görürüz, o zaman biz Müslümanlara düşen bu dengeyi muhafaza etmektir.
Peygamberimiz, bazı aşırılıkları gördüğün de uyarılarda bulunmuş işte bunlardan biri de: Abartılı bir şekil de ahireti kazanma telaşıyla dünyayı, bedeni yok sayan bazı Müslümanlara: Bedenin, ailenin ve sahip olunan nimetlerin hakkını vermeleri önerileri olmuştur.
Kimileri ise kendi yorumlarından karakterlerinden, anlayışlarından kaynaklanan aşırılıkları dinin emri sayarak, başka dindaşlarına veya başka din mensuplarına karşı şiddet, vahşet ve katliamlarla, zulümlerle adeta dinimizin ilkelerine ihanet etmektedirler. Bu ihanetin nedenleri arasında, ilk sırada dinimizi Kuran ruhundan uzaklaştırmak olduğunu görüyor ve üzülüyoruz. Yine bu fanatizmin, kökenin de bazı kavimlerin şiddet kültürü olduğunu görüyoruz, davranışlarının birçoğunu kültürlerinden referans aldıklarını görüyoruz… Bu yanlış davranışlar sergileyen ve kendilerini Müslüman sayan bu grupların yaptıkları davranışlara dini değil, kültürel veya siyasal bir referans bulmaları gerektiğini hatırlatarak, ibadetlerde şekil, ruh dengesine geçelim mi?
İbadetlerimiz de bulunması gereken dengenin ise şekil ruh dengesi olduğunu belirtebiliriz, biz günümüz de ibadet ruhu ve şekli dengemizi kaybetmiş, sadece şekliyle ilgilenir olmuşuz… Bunun içindir ki ibadetlerimizin amacını, bu ibadetler esnasında ettiğimiz duaları ve okuduğumuz surelerin anlamlarını iyi bilmeli ve yolla ibadetlerin ruhunu anlamaya çalışmalıyız. Dileriz Allah’ın, Kuranın yardımıyla ibadetlerimizde ruh, şekil dengesini yakalarız. Denler üzerine düşünmeye devam edelim..
Hayatımıza daha yakından baktığımızda birçok dengenin gerekli olduğunu görüyoruz, nimet külfet dengesi, nedir demeyin, kullandığımız her nimetin bir külfeti var, biz katlanmıyorsak birileri bizim yerimize de buna katlanıyor demektir. Kim katlanıyor acaba?
Cimrilik, müsriflik dengesi, tasarruf harcama dengesi, lüks gereklilik yani ihtiyaç dengesi, daha sayalım mı? Düşünce davranış dengesi, sevgi, saygı, hürmet, merhamet, nefret dengesi, kısacası din bize Ahlak, Adalet, Makuliyet, İtidal, öneriyor, biz ne yapıyoruz, bu Cuma Kendimize sormalıyız… Varsa içinde bulunduğumuz aşırılıklarımız için, bir daha yapmamak üzere tövbe etmeliyiz. Yazımıza son verirken Peygamberimizin bir duasını, hatırlayalım ve biz de zaman zaman bu duayı edelim …
“Allah’ım! İçinde yaşadığım, geçimimi sağladığım dünyamı ve ebedî yaşayacağım ahiretimi benim için hayırlı kıl. Hayatımda her türlü hayrı ziyadesiyle ihsan eyle.” Amin…
Allah’ım, bizi her türlü aşırılıklarımız karşısında, Kurani bir dengede olmamıza yardım et…. Selam ve sevgilerimle…
|