|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
ŞEFAAT EDİLECEKLER |
ŞEFAAT EDİLECEKLERİMİZ
İslami düşünce dünyasın da hep şefaat tartışılagelmiştir, birçoğumuz bu tartışmalar da işimize geldiği gibi anlamak için ayetleri bırakıp rivayetleri kullanmayı tercih etmiş, sonra ayetleri kullananlarla rivayetlere inananlar tartışmaya devam etmişlerdir… Biz hangi taraftayız derseniz biz doğruların, gerçeklerin, akılla çıkarılanların yanındayız… Nasıl yani…
Akıl size derki rivayet mi, Ayet mi bana aklım derki Ayet, o zaman bize dini alanda gerçeğe ulaşmanın yolunun Kuran yolu olduğunu akıl söylüyor, biz bu yolu tercih eder, yada etmeyiz… Etmediğimiz durum da mevcut hal ne haldeyiz görüyoruz, ettiğimiz durum da ne halde olmuşuz görmüşüz, oluruz biliyoruz… Bunlar üzerine düşünelim ve bu düşünceler üzerine şefaati ele alalım…
Kim şefaat edebilir, kime şefaat edilebilir, kimden şefaat talep edilir?
Kim şefaat edebilir, Allah’ın izin verdikleri kime şefaat edilir, iyi, güzel, doğru, ahlak ve adalet üzere yaşayan müminlere, yani salih amel işleyenlere şefaat edilir… Bize kim şefaat edebilirin cevabı yavaş yavaş ortaya çıkıyor, Allah şefaat eder, ama adaleti gereği emrettiği gibi yaşayarak hesap günü huzura vardığımız da… Kimden şefaat talep edilir tövbeler yoluyla Allah dan, yani başka bir şefaatçi yok, şefaatin yolu da salih ameller işleyen mümin olmaktan geçmektedir… Bu düşüncemizi bir kenara koyalım bu konuda Kuran ne diyor onda bakalım…
“De ki: “Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.” 39/44 Bu ayette anlaşılmayan bir yer var mı yok, şefaat kimin miş? Devam ediyoruz ben şefaatçiyim diyen sahte şefaatçilere kuranla cevap vermeye….
“Aracıların şefaati onlara bir yarar sağlamaz. ” (Müddesir: 48). Aracıların şefaati işe yaramaz dan daha acık ne söylenebilir ki…
“Göklerdeki meleklerin bile şefaati bir yarar sağlamaz. Ancak Allah`ın dilediğine ve hoşnut olduğuna izin vermesinden sonrası başkadır. ” (Necm: 26) Biz kendimize şefaatçi ararken ya melekleri ya Peygamberleri veya dünyada bizim şıh ve şehleri şefaatcı olurlar umudu yaratıyoruz ve buna inanıyoruz… Kuran ısrarla bunun tersini söylüyor, o zaman bu kadar acık ayetlerin olduğu konu da bu kadar rahat yorum kusura bakmayın ama konuyu sapıtmaktır.
“O`nun dışında ilahlar mı edineyim? Eğer Rahman bana zarar vermek dilese, ne onların şefaati bana bir yarar sağlayabilir ne de beni kurtarabilirler. ” (Yasin: 23). İster Putlar, İster Kilise, ister başka bir aracı Ruhbanları Kuran yasaklar, Allah, tövbe ile direk kendinden af dilenmesini emreder… Biz aynı dünya işlerimizde olduğu gibi şefaatçileri torpilciler olarak görerek Allah, bizi bilmiyor, yada olaki yanlış karar verir diye kendimize şefaatçiler den torpiller ediniriz…
“O gün, Rahman (olan Allah)`daki şefaat kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasına bir yarar sağlamaz. ” (Tâ-Hâ: 109). Sözümüzden eylemlerimizden Allah hoşnut olursa bizim az olan günahlarımızı da affedilecek ve böylece şefaatle karşılaşılacaktır… Allah nasıl hoşnut olur, onun emirlerine göre yaşadığımız da hoşnut olur, şefaat mi bekliyoruz, emirlere göre ahlak ve adalet içinde yaşayacağız ki şefaat umudumuz artsın..
“Allah`ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de yarar veremeyenlere tapıyorlar ve `Bunlar, Allah yanında bize şefaat edecekler, ` diyorlar. De ki: `Allah`ın göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi O`na bildiriyorsunuz? O çok yücedir, ortak koştuklarınızdan uzaktır`. ” (Yûnus: 18) Allah biliyor kimi ne şekilde cezalandıracağını veya ödüllendireceğini biz kulların aracılığına ihtiyacı yoktur, şefaatçileriz diyenler yoksa tersini mi iddia ediyorlar? Peygamberlere verilmeyen yetiklilerle kendini donatan bu ruhban sınıfa karşı uyanık olalım ve onların şefaatçi olurum hikayelerine inanmayalım… İşte peygamberlerle ilgili genel olarak bilinen bir durum…
Hepimiz biliriz ve deriz ki, Hz. İbrahim babasına, Hz. Nuh ailesine, Hz. Muhammed amcalarına şefaat edememiştir, buna rağmen günümüz şefaatçilerine çok dikkat etmek lazım, şeytan bize bu alandan yaklaşıyor olabilir… İşte Nuh’a hitaben bir ayet… “Dedi ki: Ey Nuh, o senin ehlin olamaz. Bilmediğin bir konuda benden istekte bulunman erdemli bir tavır değildir. Cahillerden olmamanı sana öğütlerim. ” (Hûd: 46) Bilmediğin bir konuda benden ne istiyorsun diyor Allah peygamberine, biz bu konuda nasıl bu kadar rahat oluyoruz anlamış değilim…
Yusuf Peygamber kardeşleri için dua etmiş bağışlandınız dememiş, sadece Allah’tan talepte bulunmuştur.. “Dedi ki: `Sizin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim; O, Bağışlayandır, Rahimdir`. ” (Yusuf: 98) Buradan da şefaat çıkarılamayacağına göre…
Kuran da şefaatçilerle ilgili ayetlerin bir bölümü müşriklere diğer bir bölümü ise Müslümanlara hitap etmektedir, ister Müslümanlara ister müşriklere dünyada bir şefaatçi adresi gösterilmemektedir.. İşte ayet: “Dinlerini oyun eğlenceye alanları ve dünya hayatına aldananları bırak. Sen bununla (Kuran`la) hatırlat ki, bir kişi kazandığının felaketli sonucunu çekmesin. Onun Allah`tan başka bir Sahibi ve Şefaatçisi yoktur. Her türlü fidyeyi verse bile kendisinden kabul edilmez…” (Enam: 70) Kendilerine şefaatçi payesi çıkaranlar, anladığım kadarıyla şirke düşmeyle yüz yüzeler, uyarıyor Allah şefaat dilemelerini öneriyorum…
Bu ayetse tam bir uyarı, Allah dan başka şefaatçi yok daha nasıl ifade edilsin ki… “Yoksa Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: “Hiçbir şeye güçleri yetmese ve düşünemiyor olsalar da mı? ” (Zümer: 43). “De ki, `Tüm şefaat Allah`a aittir. ` Göklerin ve yerin yönetimi O`na aittir. Sonra O`na döndürüleceksiniz. ” (Zümer: 44). “Onları yaklaşan gün hakkında uyar, o zaman yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunurlar. Zalimler için ne bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçi vardır. ” (Mü’min: 18). “Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse hiç kimsenin yerine ne olursa olsun bir şey ödeyemez, aracılık (şefaat) kabul edilmez, kimseden bir fidye alınmaz ve onlara yardım da edilmez. ” (Bakara: 48) Kurandan bu kadar delil yeter mi, o zaman sözlük anlamıyla şefaat konusuna son verelim…
Şimdi şefaate sözcük anlamıyla bakarak yazımıza son verelim ne dersiniz, çok uzattın dediğinizi duyuyor ve kısa kesiyorum… Sözlükte "bir başkasını desteklemek üzere ona katılmak, yardımcı olmak ve aracılık yapmak" gibi manalara gelmektedir.. Genel olarak inanılan durum ise, ahirette günahkâr müminlerin affedilmesi, günahı olmayanların daha yüksek derecelere erişmeleri için peygamberlerin, Allah'a yalvarmaları, dua etmeleri ve günahlarının bağışlanmasını istemeleri anlamı anlaşılmaktadır. Dua edilebilir ama şefaat, af, Allah’a mahsustur, Kuran böyle anlaşılmaktadır, yada biz böyle anlamaktayız… Sizden yularda ki ayetleri tekrar okumanızı böyle bir şeye imkan olup olmadığı konusun da ön yargısız düşünmenizi rica ediyor.. Bu benim şefaatle ilgili düşüncelerim, Allah daha doğrusunu, daha iyisini Kuran da açıklamıştır, okumanızı önererek Allah’ın şefaatine nail olun, oluruz diliyorum…
Sıtdık Fani – 16.11.16 --- vatandasfikri.com
Kaynaklar
1- Anadolu İlahiyat Akademisi Tuncer Namlı Tevsir Ders Notları
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|