ALLAH'IN SINIRLARI (HUDUDULLAH)

Allahın sınırları denilince en basit haliyle yasaklarını, haramlarını anlarız, böylece inananların yasaklarını ögrenerek onlara riayet etme sorumluluğu dogar.

Bu yasaklar çıkılmaması gereken sınırlardır, bunlardan bazılarını çok iyi biliriz, üzerinde dururuz, nedir mesela, içiki içmek, kumar oynamak, zina, dedikodu yapmak, iftira etmek, fesat cıkarmak, faiz almak vermek, şirk koşmak ilk aklamıza gelenlerdir.

Ama bütün bu saydıklarımızın yanı sıra insan onurunu hiçe saymak, onların haklarını kasp ederek sömürmek, çalışanların haklarına saygı göstermemek ve onlara kötü davranmak, bu kötü davranışlarımızla mutsuzluklarına neden olmak, mutsuzluk vererek zulüm yapmak, belkide es geçtiğimiz ama bizi günahkar yapacak davranışlardır.

Allah bize sınırlarını çizmiş ve bu sınırlara riayet ettiğimizde önce dünyada düzen olacağını sonrada ahrette ödül verilecegini Kuranla müjdelemiştir. Kuranı incelediğimizde Allah sınırlarını şöyle tarif etmektedir.

Tevbe -112- (Bu alış verişi yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rüku edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlardır. O müminleri müjdele!

Bakara -230 -Eğer erkek kadını (üçüncü defa) boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onu alması kendisine helal olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa, (her iki taraf da) Allah'ın sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde beis yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah bunları bilmek, öğrenmek isteyenler için açıklar.

Nisâ  14 -Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve Allah'ın koyduğu sınırları aşarsa Allah onu da ebedî kalacağı cehennem ateşine koyar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır.

İncelediğimde sınırların çoğu kadın hakları konusunda uyarılarla doludur, demek ki dikkat etmemiz gereken konuların başında kadın sorunu gelmektedir.

Bu sınırları peygamberi arcılığıyla kuranla bize bildiren yaratıcı, peygamberleri de bize rol modeller olarak örnek göstermiştir. Bak benim elçi olarak seçtiğim Muhammed böyle davranış sergiledi, rızamı istersen sende öyle davran diyerek bizim için iyi olacakları önermiştir. Biz bu sınırları dikkate alarak bir yaşam tarzı oluşturmalıyız degil mi?

Üzülerek belirtiyim ki, bu sınırlar inanmayanlar tarafından aşıldığı kadar, inananların da yogunlukla aştığına tanık olmaktayız. İnanmayanlar hadi kendilerinde bir sorumluluk hissetmemekte, başka din mensupları da, kendi inançlarına göre ( İslam gib yaşam tarzı önermeyen dinler) yaşamaktadırlar.

Biz ne inanmayanları nede başkaca iananları sorgulayamayız, biz ancak ve ancak kendimizi sorgulayabiliriz. Ne kadar Allahın sınırlarına riayet ediyoruz, öncelikle karımızın, çocuklarımızın, komşularımızın, millet ve ümmetdaşlarımızın haklarına riayet edin diyen Allah, sınırlarını oluştururken, aslında bize hak ve adaletin sınır olduğunu göstermektedir.

İman ederek hak ve adalet üzerine iyi ve güzel şeyler yapmamızı isteyen yaratıcı, sınırının ihlalinin kötülüklere geçiş olduğu bilinciyle yaşamayı nasip etmesini dileyerek, selam ve sevgilerimle…

Sıtdık Fani > www.vatandasfikri.com –  Ankara