|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
MEZARLIK ZİYARETİ |
MEZARLIK ZİYARETİ
(MEZARLIK DA DOLAŞMAK)
Ben size mezarlara basmayın demeceyim, şu duayı, şu Süreyi okuyun da, mezardaki çicekleri sulayın da demeceyim, ben, sizden şunu rica edeceğim mezarlık ziyaretin de ölüm üzerine düşünelim olacaktır. Evet ölüm ve hayat iç içe, yaşamayı düşündüğümüzün yarısına yakın kadar ölümü de düşünmeliyiz/düşünelim diyeceğim…
Mezarlıklar eskiden herkesin görebileceği yerler de biraz da hayatın içindeymiş, bizim ahlak ve adalet ölçülerine göre yaşama sınırlarını aşarak hırsla hatalara düşmemizi engellemek için olsa gerek, hep görünür yerdeymiş.. Şimdiler de ne kesilen hayvanı, ne ölen koşuları, nede gömülen cenazeleri görmüyoruz, ölümle ilgili sadece filmlerden ve ekranlardan yani sanal olarak haberdar oluyoruz. Bu durum da sanki dünyada sonsuza kadar kalacak gibi bir yanılgıyla birlikte yaşadığımız insanların hak ve hukukuna, sağlık ve mutluluklarına dikkat etmeden yaşıyoruz.
Oysa ki iman etmenin en önemli ilkesi öldüğümüz de bu yaşam da yaptığımız iyilikler karşılığın da iyilik, ödül, yaptığımız kötülükler karşılığın da, ceza ve kötülüklerle karşılaşacağımıza iman etmemizdir. Gerçekten de iman ediyorsak, ölümle birlikte hesaba çekileceğimiz düşüncesi olmalı degil mi, yoksa ne kadar iman edilmiş olunur tartışmalıdır…
Ölümle birlikte ilahi hesabın başlayacağı düşüncesine rağmen hala bu kadar haksızlık, hukuksuzluk, saygısızlık, yalan, yanlış, hak gaspları zulümler yapılıyorsa büyük bir imanı zayıflık içindeyiz demektir….
Her bayram da olduğu gibi bu bayramda da mezarlık ziyaretinde bulundum ve mezarların arasın da dolaştım, mezarların üzerinde ki yazılara baktım, kimi çocuktu, kimi gençti, kimi yaşlıydı, kimi kadındı, kimi erkekti, kimi de zengin mezarını mirasçıları biraz şatafatlı yaptırmışlardı… Yalnız herkes eşitlik için de ölmüş ilahi yargılama yolculuğuna başlamışlardı. Mezarlıkları gezmek ölüm karşısın da eşitliği görmemize neden oluyor ve enin de sonunda öleceksek, yaşarken hakkaniyet, adalet, ahlak ölçüleriyle yaşamak, hem yaşarken iyi anılar bırakmış hem de huzuru mahşere iyi amellerle çıkılmış olacak ki buna inananların ona göre yaşamaları gerekmez mi? Gerekir elbet…
Mezarlık da dolaşmak, ölümü, ölenler üzerinden hissetmememize yardım ediyor, bir tefekkür, bir düşünce, bir haddini bilmeyi gerektiriyor… Zaten inanma, iman etme bir haddini bilmeyi ve en büyük Allah, onun büyüklüğü karşısın da bir teslimiyeti ve onun koyduğu sınırlara göre yaşamayı iman etmenin ve bu iman üzerine teslim olmanın gereğidir diye kabul etmektir imanlı olmak…
Ölüm var, bunu biliyor ve ölümü unutmak için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz, bunun nedeni sanırım sınırlarımızı aşmak için olsa gerek… Oysaki her sınırımızı aşış birilerinin sınırına tecavüz demektir ki, her tecavüz başkalarının hak ve hukukunu yok saymak demektir. Her iyi ve kötü yaşayış ölüme bir adım daha yaklaşış demek, her iyi yaşayış bizi ödüle her kötü yaşayış da bizi cezaya yaklaştıracaktır… Mezarlıkta bunları düşünerek dolaşalım, hem ölen büyüklerimizi ziyaret etmiş, Fatiha okumuş oluryz, hem de ölüm gibi bir gerçek karşısın da düşünmüş oluruz.
Mezarlık da bu düşüncelerle ölmüşlerimizi ziyaret ederken aslında mezarlığın mahkemenin giriş kapısı olduğunu anladım, bu kapıdan nasıl geçeceğimiz ise bizim nasıl yaşadığımıza bağlıdır… Biz nasıl yaşarsak bu kapıdan sonra da öyle değerlendirileceğiz…
Dilerim hepimize Allah iyilerle değerlendirilecek bir yaşam nasip eder, selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani --- Eylül 15 – www.vatandasfikri.com
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|