|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
ÜMMET'İ MUHAMMED'İN HALİ!!! |
MÜSLÜMANLARIN MÜSLÜMANLIĞI!!
Müslümanların müslümanlığı artık iyiden iyiye sorgulanır hale gelmişr, bunun nedeni ise yaptıkları hatalarıdır. Karışılıklı ilişkilerin de İslamın kurallarını hice saymalarıdır, birini yönetici mi yapacaklar Coğu İslam ülkesin de mutlaka aileden biri olmalıdır, ya babama göre ben daha yönetim yeteneginden yoksunsam. Karşılıklı devletlerarasında ki ilişkilerinde düşmanlık ve savaşlara neden olunmaması için adalet ölcülerine dikkat edilerek ilişkiler geliştirilmiş olsa. Müslümanların aralarına ve dünyamıza barış getirmez mi? Nüslümanların neyi önemseyerek yaşadıklarına dair fikirlerimiz olabilmesi için biraz tarihin derinliklerin de yüzeysel bir gezi yapalım…
Müslümanlar için önemli bir gecek vardır oda iman etmektir, bunun öneminin nedeni ise iman ederek dine girilmesidir ve iman etmeyerek dinden çıkılmasıdır ki o zaman da müslümanlığımızdan zaten bahsedemeyiz. Artık Müslümanlığımız dünya genelinde tartışılıyor, bizde Müslümanlığımız üzerine düşünmeli degilmiyiz. Şimdi Müslümanlık için önemli olan iman etmeye ve ettiklerimize bir bakalım, 1- Allah'a 2- Peygamberlerine 3- Meleklerine 4- Kitaplarına 5- Ahirete 6 -Hayır ve (((şerrin))) Allah'dan geldiğine inanmak. Bana göre şer Allah'tan degil bizim yaptıklarımzdandır. Bu uzun yıllardır bize böyle anlatılır ve üzerinde düşünmeyiz… Her neyse İman etmekteki gayeye ve neden öenmlidire gelelim… Allah'a nasıl iman edilir, iman ettiğimiz nasıl anlaşılır? Hayatın içinde adil davranışlarla, Allahın emirlerine göre yaşayarak anlaşılmaz mı?
İman etmek demek Allahın emirlerine uyacağım, onun emirlerine göre yaşayacağım demektir, Allah'ın emirlerinden oluşan Kitabımız Kuran da, Mümin, Müminin kardeşidir der ve ayetleriyle kardeşler arası ilişkileri düzenler. Biz Allah'ın emirleri oduğuna inandığımız, İman ettiğimiz Kuran'a uygun bir Müslüman davranışı, Kurana dayanan ilişkiler geliştirebildik mi? Yoksa inanmıyormuyuz? Esrahfurullah bu adam deli mi ne dediğinizi duyar gibi oldum… Deli degilim ama Müslümanlar arasında ki savaşlara, bombalamalara, kimyasal silah kullanmalara baktığım da ya bunlar inanmıyor, ya da dinimiz bize bu yapatıklarımızı mı emrediyor diye insan düşünmeden gecemiyor. Benim ömrümde iki defa kimyasal silah kullananlar gördüm, ikisi de Müslüman olduklarını iddia edenlerdendi…. Biri Halepce deki kimyasal saldırı, İkincisi de Şam'a yakın bir yerleşim yerinde ki kimyasal saldırı İsimleri önemli degil ikisinde de silahı kullanan da, silahın etkiine maruz kalarak ölende Müslüman… Ölenlere Müslüman diyebilirim ama öldürenlere gelince Allah bilir ama müslüman demeye içim el vermiyor…
Sanırım şu Arab baharı denen kışta, aşagı yukarı 200 bin'e yakın Müslüman, müslüman olduğunu iddia edenler tarafından öldürüldü. Ya hele Irak da yaşananlar daha trajik, adamların ülkeleri işgal ediliyor ve İşgalciye saldıracaklarına birbirlerine saldırıyorlar… Neymiş efendim Şiaymış, neymiş efendim sunniymiş… Neymiş efendim sınırın öte yanındanmış, neymiş efendim bizim ictihatımıza uymuyormuş, sen senin içtihaatına kendin uyyuyormusun ki…. Hem sen kimsin, dinde zorlama yoktur, inanan da inanmayanda özgür iradelerine dayanarak seçim yapar, belki de üzerin de, düşünülürse zorlamalar Allah korusun bizi şirke kadar götürür…
Zaten şirk içinde olmasak bu yaptıklarımızı yapmayız, iman eden biri, bırakın Müslümanların, Hiristiyanların, yahudilerin, atesilerin üzerine gaz sıkmayı keçilerin, koyunların üzerine bile sıkamaz, onlara karşı şiddet uygulyamaz. Bir inanan olarak, bu yapılanlara karşı durmayan, duramayan hepimizin bu olan olaylar da sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Bunları lanetliyor, kınıyor Allahtan bunlara gereken cezayı vermesini talep ediyorum… Şimdi bazı ayetlere bakalım ve iman ettiğimiz Kitap ne öneriyor?
Enfâl -22 Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. Biz düşünnmüyorsak, bilerek ve düşünerek iman etmiyorsak, bu yaşanılanlar bunun nedeni olmasın!!!
Şimdi kısa bir tarihi hatırlatma yapalım, daha H.z Osmanın başına gelenleri buraya aktaramadım…
Milat olarak Kerbela Olayını alalım ve günümüze kadar kısa bir tarihi degerlendirme yapalım ve üzerine düşünelim. Hemen efendim, yabancıların kışkırtmaları, fitneleri, fesatları gibi savunmalar artık inandırıcı degildir, zaten Müslüman bu tuzaklara düşmeyecek kadar düşünene, akıl eden, kendini Allah'ın kurallarına göre savunandır.
Tarihe baktığımız da bugün yaşananların çogunun geçmişten miras kaldığını görüyoruz, O günler de İslam kardeşliği ne durumdaydı? Bugün ne durumda? Muaviye’nin oğlu Yezid'in ilk işi, kendisine biat etmeyenleri bahane ederek Medine’ye saldırmak olmuştur. Halk biraz direnmişse de sonunda pes etmiştir. Komutan Müslüm bin Akbe, Medine de yaşayanlara karşı üç gün yağmaya ve kan dökmeye izin vermiştir. İbn-i Esir, İbn Tahri gibi İslam tarihçilerine göre bu üç gün içinde 4.500 kişi öldürülmüş, bin civarında genç kıza ve bir o kadar evli kadına tecavüz edilmiştir. Bu capulcu davranışıdır, İslam dini mensupları savaşların da kadın, yaşlı, çocuk gibi savaşamayanlara karşı bırakın tecavüzü, korkutmaya yönelik tacizlerden bile sakınırlar. Tecavüze uğrayanlar kimler, Hicret zamanı H.z Muhammedle birlikte Medine’ye göç edenlere evlerini acan, elllerinde ne varsa hicretle gelenlerle paylaşan Bizim günümüzde bile saygıyla andığımız medinelilerdir. Peygamberimizle birlikte bütün savaşlarına katılan Hazrec kabilesinin mensuplarıdır. Bu sicili kabarık Yezid'i tarihe geçiren asıl olay Kerbela vakasıdır. ""Bu Kerbela vakasın da H.z Ali’nin oğlu, Peygamberimizin torunu H.z Hüseyin, Yezid’in babasının halifeliğini tanımamış ve kendisini halife ilan etmiştir. Destek sağlamak için Mekke ve Medine’ye ardından da Kufe’ye doğru yola çıkmış, H.z Hüseyin ve 77 yoldaşını, Yezid tarafından 10 Ekim 680’de Kerbela denilen yerde susuzluğa mahkûm edilerek katledilmiştir. Bu olay Ümmetin Şii-Sünni olarak bölünmesini, ümmet bağının oluşturulamamasının temel nedeni olarak günümüze kadar etkileri gelmiştir.
Başka bir olayı daha ele alırsak, 691’de Emevi Halifesi Abdülmelik’e biat etmeyenleri yola getirmek için Haccac komutanlığındaki bir Müslüman ordusunun Mekke’yi yedi ay boyunca kuşatması ve Kâbe’nin mancınıkla atılan gürlelerle ile yıkılması gösterilebilir.
İslam'ı siyasete kurban eden Emevilerin son dönemlerine geldiğimizde ise, Mevali denilen Arap olmayan Müslümanlarla, iktidarı elinde tutan Arap Müslümanlar arasındaki çatışmalarla geçmiştir. 750’de Emevi hanedanına son veren Ebu’l Abbas ise öyle işler yaptı ki, kendisinin yezitten farkı olmadığını zalimlikleriyle gösterdi. 100 yıllık Abbasi iktidarı, sadece kâfirler için değil, Emevi soyundan gelenler ve Mevaliler için de bir kâbus dönemi oldu. Abbasilerin 850’den itibaren dağılmasından sonra ortaya çıkan Müslüman beylikler ve devletcikler de birbiriyle savaşmaktan hiç vazgeçmediler. Zaten çoğu da bu savaşlar sonunda bir diğerinin bağrından doğdu, diğerinin toprağında ve halkının üzerinde zalimce hüküm sürdüler. Oysaki Kuran ne emrediyordu? Mâide -8 Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir. Demek ki adaletsizliği Allah kendine isyan sayıyor, her adaletten uzak davranışımızı kendine isyan sayarsa, Ümmetin adaletten uzak anlarını/anlarımızı bir düşünelim!!!
1300’lerden itibaren Bizans’a saldırmaya başlayan Osmanlılar sadece kâfire değil, din kardeşlerine de kılıç salladı. Resmi retoriğe göre Anadolu’yu ‘Türklere ebedi yurt yapan’ Rum Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra kurulan Müslüman-Türk Anadolu Beylikleri’nin sonunu Osmanlılar getirdi. Örneğin Karamanoğulları’na ilk darbeyi 1397’de Osmanoğulları’ndan Yıldırım Beyazıt vurdu. Beyazıt'ın ordusunda Bizans, Köstendil ve Sırp Kralı’nın yolladığı Hıristiyan askerler de vardı. Karamanlılar bu ilk darbeyi savuşturmuşlar ve uzun süre varlıklarını sürdürmüşlerdi ancak 1444’te Varna’da Haçlı ordusuna yenilen II. Murad, yenilgisinin faturasını Karamanoğulları’na kesecekti. Mufassal Osmanlı Tarihi’ne göre “Öç seferini bizzat Sultan Murat, ulemadan aldığı fetvalara istinaden Karaman ülkesine pek fena tahribat yaptırdı. Yapılan tahribat, o zamana kadar görülmemiş bir şekil ve derecedeydi. Türklerin şimdiye değin Hıristiyan ülkelerinde dahi kadınlara tecavüzlerine rastlanmamışken, yağma ve tahripten başka, Karamanoğlu’nun yaptıklarına ne İslamla nede Türklerin gelenekleriyle bağdaşmayacak kadar çirkinliklerle dolu bir saldırıya imza atmıştır.
Maide süresinde allah peygamberini uyarırken bizide uyarmış oluyor: Mâide -42 Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah adil olanları sever. Bu uyarı Müslüman olmayan, Müşriklere karşı peygamberimize önerilen bir davranıştır. Biz bırakın Müşrikleri kendi aramızda birbirimizi Allah adına Allahü-Ekber diyerek kesiyoruz, öldürüyoruz, bombalıyoruz, son gaz bombasını atan acaba Allahü-Ekber demişmidir? Peygamberimiz tuvalete şu ayagıyla girerdiyi önemserken, ona Allahın vahyi olan Kuran'ı nasıl es geçiyor, adalet emredilirken bize, birbirimize bu kadar zulmü nasıl yapıyor, yapmakla kalmıyor reva görüyoruz.
Fatih’in torunu Yavuz Sultan Selim Müslüman kıyımını bir adım ileri götürdü ve 1514’te İran’daki Safevi Devleti’ne karşı Çaldıran Seferi’ne giderken de dönerken de Şah İsmail’in doğal müttefiki olarak gördüğü Anadolu’nun Kızılbaş halkının kılıçtan geçirilmesini emretti. Kendini haklı çıkarmak için Şeyhülislam İbn-i Kemal ve Müftü Hamza’dan Kızılbaşların kadınları ortaklaşa kullandıkları, Kuran’ı, Camileri yaktıkları şeklinde yalana dayalı fetvalar çıkartılmıştır. Hem kadınlarını ortak kullansalar dahi öldürme hakkı dogarmı, ki böyle bir şey olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu sefer vesilesiyle Sünni Kürtlerle Osmanlı devleti arasında 500 yıl sürecek bir barışı temin eden Sünni Kürd büyüğü İdris-i Bitlisi’nin Selimname adlı eserine göre, 40 ile 70 bin arası Kızılbaş öldürülmüştü diye yazar… Bunlar yapılırken adeta Kuran bize şu mesajı onlarca defa düşünmezmisiniz diyerek uyarır. Biz gercekten de düşünmeyen bir ümmetmi olduk yok!! İşte anlayana ciddi uyarı: En’âm -151 De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız. 1400 yılı geckindir bu mesajın anlaşılmaması sizce normalmidir??
Safeviler ve Osmanlılar ‘İslam kardeşi’ olduklarını nedense hiç hatırlamadılar ve araların da 13-14'e yakın savaşta savaştılar, bu kadar cok sayıda ve uzun yıl süren savaşta herkes mümin olduğunu idia ederek savaşmışlar, belki de her iki tarafda şehit olduklarını düşünerek ölüme gitmiştir. Oysaki Kuran bir çok ayetin de olduğu gibi Hucurat süresinde savaşan müslüman kabilelere uyarılar da bulunuyor, biz bu uyarıları hevesin, makamın, malın, mülkün, iktidarın cazibesine kapılarak duymaz dan geliyoruz. Hucurât -9 Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever. Mümin adaletli olur, Allah emrettiği gibi adaletli olunursa savaşlar olur mu? Olmaz.
Gelelim yakın tarihimize, Kendisine verdiği halife sıfatıyla, Almanlarla beraber girdiğimiz savaşa daha özel ve kutsal bir anlam kazandırmak için ‘Cihad-ı Ekber’ olarak anılacak olan bir fetva ile Padişah ve Müslümanların Halifesi olrak V. Mehmet Reşat, bütün dünya Müslümanlığını, İtilaf Devletleri’ne karşı savaşa çağırdı. Hem Sünnilere hem de Şiilere seslenen fetvada İngiltere, Fransa ve Rusya İslam düşmanı ilan edildi, Almanya ise Halife’nin ve İslam’ın dostu olarak gösterilmiştir. Fetva ve ekindeki beyannameden milyonlarca adet bastırılarak Müslümanların yaşadıkları bölgelerde dağıtılmıştır. Ama İtilaf Devletleri çağrıya karşı Kuzey ve Batı Afrika’da birçok tarikat şeyhini, ulemayı, aşiret reislerini, müftüleri, hatta Fas Sultanı, Tunus Beyi’nin mektup yazmasını sağlamışlardır. Sonuçta Hollandalı Şarkiyatçı C. Snouck Hurgronje’un deyimiyle ‘Alman Malı Cihad’ ateşi, Britanya’nın Müslüman tebaasını ayaklandırmaya ve Osmanlı İmparatorluğu’nu kurtarmaya yetmemiştir. Savaştan sonra Ortadoğu’da Müslüman Araplar 22 ulus-devlete bölünmüşlerdir. Günümüz de ise neredeyse hepsinin birbiriyle sorunu vardır, Hele İran ve Irak savaşına ben bile tanıl olmuşum, Iraktaki meshep savaşları daha henüz bitmiş degil, fırsat bulan karşı tarafa bir canlı bomba göderiyor, aslında bunlara canlı demeyelim Cehil diyelim ki belki Ebu Cehille aynı hataları yapmamak için belki bu vahşetlerden vaz cegerler. Şimdi yine Kuran dan bir uyarı ile yazımıza devam edelim. Nisa süresi 92-93 ayetler bu kadar mı net uyarır anlamamak için ya Cehil yada deli olmak lazımdır.
Nisâ -92 Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola. (Bu takdirde diyet vermez). Eğer öldürülen mümin olduğu halde, size düşman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lazımdır. Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay peşpeşe oruç tutması lazımdır. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Nisâ -93 Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.
Yakın tarih den benim de tanık olduğum, iki örnekle yazıyı bitirelim. 1980-1988 yılları arasında yaşanan Irak-İran Savaşı, tek başına mezhep savaşı değilse de her iki tarafında iddia ettiği ben İslam dini mensubuyum diye yüksek sesle dünyaya Müslüman olduğunu ilan eden her iki taraftan 1 milyon kişinin öldürülmesine ve bu iki İslam ülkesinin çok büyük maddi, manevi yıkımmına neden olmuştur. Son olarak 2003’te ABD’nin İşgalin de Irak’ta, işğal dönemi boyunca aşagı, yukarı 1 milyona yakın Iraklı hayatını kaybetmiştir. Asıl acı olan bu ölümlerin büyük bir bölümünü, işğalci askerlere karşı savaşta değil de, Ülkeleri İşğal edilen Iraklılar, kendi araların da Sünni-Şii çatışması sırasında birbirlerini öldürmüştür. Halen taraflar intihar saldırıları ile kitlesel katliamlara devam etemktedirler. Oysaki Kuran ne emrediyor bu konuda: Hucurat -9 Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever.
Biz Kuranı dinlemez de şeytanı ve nefsimizi dinler, iktidar ve dünya malı için savaşırsak hiçbir zaman Ümmet bilinci geliştiremeyiz ve çok acı bir durumdur ki, yabancılar gelir bize, bizim zarar vermemizi engellemeye çalışır, Kuranın hakemliğini degil onların arabulucuğunu kabul ederiz, onlar da aramıza daha büyük nifaklar sokar giderler. Giderken de zenginlik kaynaklarımızı götürürler. Aslında yukarlarda da defalarca Kurandan uyarılara başvurduk, aramızda ki anlaşmazlıklarımızda Kuran'a başvurmuş olsak Allahın yardımı ile aramızdaki fitnenin, fesatın neden olduğu savaşlara son verebilirdik. Şimdi yine Kuraan dan birkaç ayetle yazımıza son verelim yazı uzadı kusuruma bakmayın, İslam aleminde can pazarı yaşanıyor, benimde canım yanıyor, bu sıkıntılarımı da sizinle uzun uzadiye paylaşıyorum… İbrahim -52 İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir.
Tam yazıya son vermek üzereydim ki gecen hafta 24 kişinin öldüğü Lübnan dan yeni ölüm haberleri geldi, bugün yine bir bombalı saldırı da 42 kişinin daha öldüğü haberlerini aldık ve yine canımız yandı… Allahım, Müminleri ve suçsuzları katladenleri kahret!!!
Şimdi Kuran da konuya deginen birkaç ayeti de sizinle paylaşarak vedalaşalım selam ve sevgilerimi sunuyorum..
İsrâ -9 Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.
İsrâ -19 Kim de ahireti diler ve bir mümin olarak ona yaraşır bir çaba ile çalışırsa, işte bunların çalışmaları makbuldür.
İsrâ -82 Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.
Kehf -2 Onu dosdoğru (bir Kitab)olarak indirdi ki katından gelecek şiddetli azaba karşı (insanları)uyarmak ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel mükâfat bulunduğunu müjdelemek için.
Allahım Fitneyi ve fesatı Ümmeti Muhammed''in arasından kaldırmasına yardım et, Bizim aramıza Kuranı hakem kıl…
Kaynaklar
1- Kuran
2- Türklerin Tarihi - Prof. Dr. Umay Türkeş
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|