DİNİ DÜŞÜNCE TARTIŞMALARI
Bizde ister siyasi, ister dini olsun tartışmalar yapılırken, farklı düşüncenin de doğru olma ihtimalini hiç düşünmeyiz, biz gerçeği bulduk, hikmete ulaştık, herkes bize tabi olsun diye düşünür, tartışmalarımızı da bu doğrultuda yaparız… Amacımız doğru düşünceyi bulmak değil, düşüncemizi karşı tarafa aktarmak ve kabul ettirmektir.. Ya karşıdaki de böyle düşünür, davranırsa işte Müslüman toplumlarda çıkan sorunların birincisi bu, ikinci ise iktidarı kim kullanacak sorunudur… Demokratik seçiler yoksa bu tamamen çatışma nedeni olacaktır, çatışan toplumlar dış güçlerden destek bularak çatışmaya devam edeceklerdir… Bunlar yaşanıyor da…. Öte yandan, Dini düşünce alanında biz son zamanların Kuran mı, Sünnet mi, tartışmalarına tanık oluyoruz, bir vatandaş olarak bende katılmak istiyor ve aşağıda ki gibi düşünüyorum…
Önce kavramlara bakalım sünnet nedir,, Kuran nedir, sonra bunların dini kaynak sıralaması nedir, bunlar üzerine düşüncemizi sunmaya çalışalım…
Kuran nedir, kitaptır, bu kitabın önemi vahiye dayanmasıdır, vahiy nedir, işte bunlarla düşünülürse Kuran mı, sünnet mi tartışmasına katkı sunmuş olabiliriz… Kuran vahiyse biz iman edenler böyle inanırız, bu inancımıza dayanarak dini düşünce alanında ilk kaynağımızdır… Bu genel olarak böyle kabul edilir ama uygulamada siyasal baskılar, sosyolojik/kültürel baskılar, zamanın getirdiği yeni sorunlar nedeniyle biz Müslümanlar dini düşüncenin ilk kaynağı olmaktan Kuran olmaktan çıkardık gibime geliyor… Kuran ilkesel ilk dini kaynaktır, Ahlakımıza, Adaletimize, Merhametimize kaynaklık etmelidir, edecektir… Sünnet nedir dersek…
Sünnet ise, ilk olarak peygamberimizin vahiyle ilk karşılaşan olan insan olarak, Kuranı nasıl anlamış, uygulamış gibi, Peygamberimizin Kuranı anlama ve uygulamaları diyebiliriz… Sonra, dini düşünce geleneğimizin, zaman, mekan araç, kültür gibi kavramlarla Peygamberimizin uygulamalarını da buna ekleyerek ve bunlara dayanarak Kuranı anlama ve uygulama cabasıdır… Bu iki kaynağın sentezini, harmanını yapmaya çalışarak dinimizi anlamaya çalışırız… Dini anlama cabamız bana göre şöyle olabilir, olmalıdır, ben düşünce açıklarken hangi grup ne dedi diye bakmam, bana hangisi mantıklı geliyor diye ona bakarım..
Kuran daha ilk dönemde kitaplaştırıldığı için sağlam bir kaynak olmasına dayalı olarak biz Akıl, Kuran, yaşanılan cağın gerekleri, Peygamberimizin ilk uygulamalarına dayalı olan sağlam kaynaklı belgeli bilgiler, daha önce dini düşünce üzerine çalışmış siyasal baskılardan bağımsız kalabilen alimlerin düşüncelerini, bilgilerimize, anlamlarımıza kaynaklık yaparsak dini düşünce alanda ki düşünsel kaosu aşarız düşüncesindeyim… Bunu uzmanların yapması gerekir, ama sanırım bu ikinci defadır Diyanet İşlerin Hutbelerine konu yapmıştır… Hutbede tartışılan konular değil tartışılmış sağlamlığı kanıtlanmış kanunlar topluma açıklanmalıdır… Hutbe tartışma yeri değil, alim meşveretlerinin sonucunun açıklanma yeri olabilir..
Biz Müslümanlar olarak 1000 yıla yakındır dini düşünce üretmemek için adeta direniyoruz, bunun nedeninin siyasal baskılar olduğu söylendiğinde sadece Cumhuriyet dönemini anlayan dindar arkadaşıma, şu sorularla devam edeyim… Bizim de Meshepsel düşüncemize kaynaklık, imamlık eden Ebu Hanifeyi kim öldürdü, İlk dört halifeden kaçı eceliyle yatağında öldü, şimdi Müslümanların birbirine karşı tavrı nasıl? Son on yılda kaç Müslüman, Müslümanlar tarafından öldürüldü? Bu çatışmaların kaynağı nedir, çatışan tarafların söylemlerine, eylemlerine bakıyoruz, dini düşünce yüklenmiş ekonomik, siyasal hırslardır… Bunların , siyasal ve ekonomik baskıların dini düşünce üzerinde ki baskısı tartışılması gerekirken, Kuran mı, Sünnet mi, gibi konuları tartışmak.. Dini anlan da hangisi daha önemli, ibadet mi, amel mi, tartışılsın, adalet mi, ahlak mı, merhamet mi önce gelmeli, davranışlarımızdaki oranı tartışılsın… Örneğin, şu ilkelere ne kadar uyuluyor Müslüman toplumlarda, kininiz nefretiniz adaletiniz önüne geçmesin, geçmiş mi, geçmemiş mi, Akrabanız bile olsa adaletle şahitlik edin, adaletle, ahlakla şahitlik ediyor muyuz ediyor muyuz, bu uyarıları, önerilerine ne kadar uyuyoruz, ne kadar uymuyoruz? Tartışılsın…
Adalet ve ahlak anlayışımızda ki erezyonların nedeni nedir, ahlakı cinselliğe, adaleti sadece yargı sistemine hapsedersek, ekonomik adalet, sosyal adalet, hak ve özgürlük konusunda ki adalet, siyaset, yani kararlara katılımda ki adalet ve ahlak konusunda eksikliklerimiz nedir? Bu eksikliklerin, toplumsal, düşünsel nedenleri ve sonuçları nedir? Dinde zorlama yoktur, ayetini nasıl okumalıyız, insanların inanma hakkı olduğu kadar, inanmama hakkı var mıdır? İnsanları zorla devlet baskısıyla, mahalle baskısıyla inandırırsak, onların takiyye yapma ihtimalleri nedir, inanmaya zorlama hakkı var mıdır? İnsan hangi şart ve suçla din kaynak ve gerekçe gösterilerek öldürülebilir? Yada öldürülebilir mi? O kadar çok konu varken sırf tartışıyoruz havası için tartışıyormuş gibi yapan alimler, akademisyenler, cübbesiyle, sarığıyla, tesbigiyle sürekli haram ve helal icat eden tiplerin dini düşünce ve inanışa verdiği zararlar nedir? Tartışalım ve bu sorunlarımıza çözüm bulalım, aklı başında din insanlarını artık bu vasat tartışmalara son verecek gür bir sesle tartışma platformlarına, meşveret meclislerine davet ediyorum…
Allah akıl yoluyla dini kaynaklarımızı sağlıklı bir şekilde anlamayı nasip etsin, duamla, dilek ve temennilerimle… Selam ve Sevgilerimle…
Sıtdık Fani –22.3.19 *** vatandsfikri.com
|