|
|
|
Genç Yazarlarımız |
|
Reklam |
İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!
H.z. Muhammed
Adrese Git |
|
|
|
İSLAMİ ÖRGÜTLER |
İSLAMİ ÖRGÜTLENMELER
(İslam Nasıl Bir Örgütlenme Öneriyor?)
İslam nasıl örgütlenir derseniz bana, ben de size İslam gönüller de örgütlenir derim, bu örgüt de bizi takva ehli yapar, gerisi siyasal ve kişisel hırslara dayalı ihtiraslarımızdır. Ama bu şu demek değildir, bütün istek ve arzularımız kötü, yok öyle şey… Arzularımızla insanız, tabiki olacak ama İslam bize bu arzu ve isteklere ulaşmada meşru sınırlar göstermektedir böyle ulaşmayı önerir… Bu meşru sınırlarda ki ilke işte bu bahsettiğimiz takva ehli olmanın ilkleridir. Bu gönül örgütlülüğünü sağlayamazsak başka örgütsel yapıların yemi, oyuncağı, kuklası oluruz. Bu ne demektir?
Toplumsal hayatın için de bazı örgütlerin için de oluruz, bu örgütsel yapılar kimi kar için, kimi üretim için, kimi siyasal amaçlarla örgütlenmiştir, amaçları vardır, biz bu örgütlerin içine girersek bizden amaçları doğrultusunda hareket etmemizi isterler… Biz bu örgütsel grupların için de kimi iş icabı, kimi mesleksel, kimi siyasal, kiminede dini düşünce ve duygularla gireriz… Burada davranışlarımızdan takva ölçülerine göre kendimizi sorumlu tutmalıyız, biz bizim hareketlerimizden Allah katında da yasalar karşısında da sorumluyuz… Bu sorumluluk önce vicdani ve takva sahibi olarak kendimize ve sonra da içinde yaşadığımız toplumun bizle sözleşmesi olan yasalara karşıdır… O zaman bizim iki kuralımız, ilkemiz vardır, biri İlahi, Tanrısal diğeri ise toplumsal kanunlar ve kültürdür… Bunlara dikkat edersek, İslami bir örgütlenmenin içinde, toplumsal örgütlenmenin içinde takva sahibi olarak da toplumsal hayatın içinde yer alabiliriz diye düşünüyorum…
Siyasetin inanca, inancın siyasete, bunların bizim kişisel ve toplumsal hayatımıza etkisi kaçınılmazdır… Bu etkiyi olumlu hale karşılıklı sınırlara saygılı, bir denge haline getirebilirsek toplumsal uyuma, hem devleti, hemde vatandaşlar olarak bizi çekmiş, uyumlu bir devlet, toplum ve kişi inşaa edilmiş oluruz.. Tersi durum ise çatışma demektir, gerilim demektir, enerjimizi gelişmeye, kalkınmaya değil çatışmaya harcama demektir…
İslam’ın toplumsal kurallardan çok kişisel kurallar içermesinin de buna işaret olduğunu düşünüyorum, örneğin kız kardeşimle oruç zamanını tartışıyoruz ve gecenin neredeyse ikinci çeyreğinde bizi kaldırıp sahur yaptıran zihniyeti eleştiriyorum, bunun vebali olduğunu düşünüyorum, ama kız kardeşim işi topluma bağlıyor ve diyor ki toplumsal olarak böyle karar verilmişse buna uyulmalı diyor.. Haklıda ama ben ayete bakıyorum sizce ifadesi var… O zaman ben toplumda geleneksel olarak yerleşmiş bir sahur zamanına mı uyacağım yoksa sizce ifadesini dikkate alarak kendimce kendi alanımda bir sahur zamanını mı? İkisi de olabilir ama dini kurumlar bu işe çok müdahalekarlar. Her alanı kişisel ve mahrem alanları bile dizayna çalışıyorlar, hele cemaat lideri denen zatlar her adıma bile kendilerince düzenleme hakkı görüyorlar… Müritsen uyacaksın arkadaş diyorlar.. İşte dini örgütlenmeler dediğimiz bu yapılar kişilerimizi çok zaman ruh hastası yapıyor, şumu günah, bumu günah adam alıyor eline günah ölçeri kendi sınırlarını aşıyor, sanki haşa benim tanrımmış gibi beni yargılıyor… İşte bu zihniyetdeki dini yapılanmalardan ancak dini bilgilerle kendimizi donatarak… Laiklik anlayışını devletimizin sistemi ve toplumumuzun düşüncesi haline getirebilirsek toplumsal yaşanılan bu çelişkilerden, gerilimlerden kurtuluruz… Şimdi Ankara İlahiyat Fakültesinin yaşanan sorunlar üzerine yayınladığı bildiriden bazı örnekler sunarak devam edeceğiz.. İslam ne öngörüyor bu İslam adına hareket ettiğini söyleyen örgütsel yapılar ve bunların sözüm ona liderleri ne?
Açıklamanın ilk paragrafı: “”1. İslam Dininin her konuda, açıklık, sadelik ve şeffaflık çağrısına rağmen, kendini gizleyen, olduğundan farklı gösteren, takiyye yapan, amaçlarına ulaşmak için helal-haram tanımayan, sınav sorularını çalarak başkalarının haklarına tecavüz eden, şantaj yapan, kumpas kuran, yalan söyleyen, yasal olmayan dinlemeler yaparak başkalarının mahremiyetini ihlal eden ve gayrı meşru yollarla Devleti ele geçirmeye çalışan din ve ahlak dışı bu yapının yüce Dinimizle bir ilgisi olamaz.””
“”2. Eğitim faaliyetleri görüntüsü altında, masum ve tartışılmaz dînî otorite, mutlak bağlılık ve itaat, rüyalar ve gizemli hikayelerle insanları aldatma, yabancı kültürlerden kaynaklanan mehdi-mesih inancını kullanarak manevi otorite elde etme, bâtınî ve hurûfî söylem, Allah ve Peygamberle görüşme gibi temel İslam öğretileriyle asla bağdaşmayan fikirlerle kitleleri uyuşturan; ekonomik ve siyasi bir çıkar ağına dönüştürülen yapısıyla uluslararası güç odaklarının hizmetine sunulan bu örgütle mücadelede, toplumun her kesimi devletimizin yanında yer almalıdır.””
“”3. Milletimizin manevi duygularını istismar ederek, hurafe ve akıl dışı söylemlerle gençlerimizi etkileyip kirli amaçlarına hizmet ettiren bu ve benzeri yapılar karşısında, doğru bir İslam anlayışı için bilimsel ve akılcı yöntemlerle, sorgulayıcı, eleştirici ve analitik bir yaklaşımın din eğitim ve öğretiminde de çok önemli olduğu gerçeği, bu menfur olay vesilesiyle bir kez daha anlaşılmıştır. İlahiyat Fakültesi öğretim üyeleri ve çalışanları olarak bizler, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da bu anlayışla halkımızın hizmetinde olacağımızın bilinmesini istiyoruz.””
Son olarak İslam’ın kelime anlamı üzerinde durarak yazımıza son verelim, bilginin bu kadar yaygın olduğu zamanlarda bilgi için gidilecek kaynaklara da, edindiğimiz kaynaklara da çok dikkat edelim der… Gönüllerimizi İslam’ın ilkeleriyle örgütlemeyi öneririm..
İslâm, "silm" ve "selam"; kökünden türeyen bir kelimedir. Silm, barış, güven ve huzur, Selam ise, mutluluk, esenlik ve güvenlik demektir. İslâm da; Barış, güven, huzur üzere Allah'a teslim olmak, demektir. Kuran'a göre İslâm, kişinin yalnız Allah'a kul olması, yalnız O'na ibadet etmesi demektir. İslami Vicdan Örgütünün Bizden İstediği, Dünyada İnsanın, İnsana Kulluk Etmesine ve Sömürü Mekanizması İçine Çekilmesine Karşı durmak, Sosyal, Ekonomik Adalet içinde Yaşamayı Önermektetir. Yaşamak dileğiyle… Selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani --- 30.10.16 --- vatandasfikri.com
Kaynaklar
|
|
|
Bu Üyenin Diğer Yazıları |
|
|
|
Reklam |
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."
M.Kemal Atatürk
Adrese Git |
|