KÂFİRLİK // KAFİRLEŞME // KAFİRLİŞTİRME
Sık, sık duyarız, bu kâfir, şu kâfir, bu dinden çıkmış, şu yoldan çıkmış kafirleşmiş, bu kafir ilan etme, kafirleştirme makamı kimdir? Yada soruyu şöyle soralım biz bir kişiye kafir demek için hangi nedenleri delil olarak kabul etmeliyiz? Yada Allah hangi nedenlerden dolayı kafir ilan ediyor, biliyor muyuz, kafirlik kalıcı bir durum mu, yoksa iman edildiğinde geçici bir durum mu? Bu çok sık kullandığımız, genelde başkalarını yargılayarak, onlara yüklediğimiz bu sıfat, bu kadar kolay yüklenebilecek bir şey mi? Biz nasıl kafirleşiriz? Bütün bunları o dedi, şu dediden çok Kuran ne diyor üzerinden anlamaya çalışacağız..
Sözlüklere baktığımız da, “İslam inancına göre Tanrının varlığını yok sayan kimse” Başka kime kafir denir?
Kāfir: Allah’ın varlığını ve birliğini inkâr eden kimseye verilen bu ad, bir davranış üzere verilebilir mi? Örneğin içki içen biri kafir mi olur, günahkar mı? Zina yapan biri Kafir mi olur Günahkar mı? Namaz kılmayan biri Kafir mi olur, borcunu ödememiş mi? Faiz alıp veren kimse kafir mi, olur günahkar mı? Biz tövbe edecek günahkarları da kafir ilan etmeyelim sakın, yada biz birini kafir ilan edebilirmiyiz? Bunlar sıkıntılı durumlardır!!
Şimdi, Kuran dan bazı örnekler vereceğim, Kuran kime kafir diyor?
Ademe, yani insana, secde etmeyen, gerekli saygıyı duymayan Melek dahi olsa kafir olabiliyor muş demek ki!! “Hani biz meleklere (ve cinlere): Adem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kafirlerden oldu. Bakara - 34“ Başka kime kafir diyor?
“Daha önce kafirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkar ettiler. İşte Allah'ın laneti böyle inkarcılaradır. Bakara / 89” Kitaplara inanmayanlara Allah kafir diyebilir… Biz dersek, bakın burada biz şu yanlışı yapıyor gibiyiz, Allah’ın adına karar vermek demek, hesap gününü dünyaya taşımak demektir ki, ben ne diyeceğimi bilmiyorum, Allah böyleleri hakkında nasıl karar verir, Allah bilir… Biz ancak kendimizi imani olarak yargılayabiliriz, biz şirk koşuyormuyuz, yada imani eksikliğe neden olacak eylem, söylem içindemiyiz, yoksa elimize bir terazi alıp, günlük, anlık davranışlara dayalı, daha henüz yaşayan, tövbe kapısını kullanma ihtimali olan kişilere bu kadar rahat Kafir denmesini oldum olası anlayabilmiş değilim…Bakın Allah ne ölçü koyuyor?
“İnandıktan sonra kafirliğe sapıp sonra inkarcılıkta daha da ileri gidenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Ve işte onlar, sapıkların ta kendisidirler. Âl-i İmrân / 90” İnkarcılıkta ileri gitmek ne demektir, bakın bu çok önemli bir durumdur, tövbe kapısının kapandığı durumdur ki, demek ki inkarcılıkta ileri gitmeden tövbe edeceğiz, dost, doğru yaşayacağız, dost doğru yaşamak demek ise…
Allah, iyiliği emretmiş, dünyayı imar etmeyi emretmiş, yardımlaşma, paylaşmayı emretmiş, hayırda, güzelliklerde, iyiliklerde yarışın demiş, biz buna rağmen çevremizi ekonomik olarak istismar ediyor, sömürüyor, hak olanı vermiyorsak! Yada hak olanı belirlerken ölçüyü kendi çıkarımız göre belirliyor zulüm yapıyorsak, sadece ve sadece ibadet ederek Müslüman kalabilirmiyiz? Sadece inandığımızı düşünerek kafirlikten kurtulabilirmiyiz? Başkalarını kafir ilan etmede kullandığımız kaç sıfat, bizde de var? Zor sorular, sordukça konu açılıyor, açıldıkça biz şaşırıyoruz, Allah dost, doğru yaşamayı nasip etsin… Kuran bizi bu konuda şöyle uyarıyor….
“O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. Yemin ederim ki, (Resûlüm!): «Ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz» desen, kafir olanlar derhal «Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir» derler. Hûd - 7 “ Biz ne yaparsak amelimiz, salih amel olur?
O mu, Bu mu, Şu mu, Onla mı, Bunlar mı, Şunlar mı kafir diye hesap yapacagımıza, kafirleştirecegimize, zulümlerimizle kafirleşecegimize… Hangi amel salih amel, biz ne yaparsak hayırda yarışmış oluruz, hesap günü gelmeden, dünyada yaşarken, hayırda yarışmak varken, neden zulüm de, şerde, çevremizi ve kendimizi mutsuzluk zulmüne düşürecek davranışlar yapalım ki? Son olarak…
Kâfurun süresinin bize dediği gibi, senin dinin sana benim dinim bana diyebilerek Müslümanların Yaşadığı ülkeleri bir barış ve huzur yurtları yapalım ne dersiniz? Evet, O zaman şu öğüte kulak vermeliyiz, Allah der ki, Hayırda yarışın yarışmak dileğiyle, selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – vatandasfikri.com 15.11.19
Kaynaklar
|