İSLAM DA HAK ve KADIN HAKLARI

(Tarihsel Bağlamında düşündüğümüzde İslam Kadın Hakları Konusun da Devrim Yapmış, Ama İslam Toplumları Geleneklerini Aşmak da Zorlanmış, Günümüz de, Sürekli Eleştirilir Bir Hal Almışlardır.)

Kadın hakları konusun da çok zayıf kaldık, bunu kabul etmezsek bu zayıflığın farkına vararak çözüm arayışlarına giremeyiz… Bunu kabul etmiyor ve bunun için de çözüm arayışlarımızın bile olmadığını görüyoruz… Varsa da çok cılız kalıyor… Çoğu dini cemaatin kadın deyince akıllarına başörtüsü hakkı geliyor, hadi bu kişisel özgürlük hakkı halledildi diyelim, ama temel haklar konusunundaki eksikliklerimizi tartışamıyoruz bile… Ülkemiz bu konuda en iyi İslam ülkesi diyebiliriz, Cumhuriyetin bu konuda büyük katkıları olmuştur..

Biz İslam toplumları bu konuyu es geçerken, neyi es geçiyoruz onu düşünüyomuyuz? Gerçekten de neyi es geçiyoruz soruyormuyuz? Yok!! Sormayız büyüklerimiz daha iyi bilir bir büyük bulup ona danışalım mı? Gel koçum, yaş itibarıyla büyük sayılırım, genel toplumsal ölçüye göre de vasatın üzerin de bilgi birikimim var bana sorabilirsin… Size sorayım da, siz siz şıh, şeh, gibi ünvanların var mı? İsimlerin var mı? Alsana bir İsim Ben Himmet Tosyavi… Evet ismin güzelmiş, ben duymamıştım, bir hikmeti var mı? Var tabii ki, birinci anlamı ne biliyormusun, nedir abi… Ne abisi ben senin asker arkadaşınmıyım, koskoca Himmet  Tosyavi’yim… Özür dilerim efendim, haaa şöyle haddini bil… İlk anlamı Gayret eden, emek harcayan, çaba sarf eden kişi demektir… Ben seni adam etmek için caba sarf edeceğim…  Efendim adam degilmiyim? Adammısın? Bilmiyorum efendim… Şunu ilk bil, efendiye itiraz edilmez, öğretmediler mi sana… Sayenizde öğrendim efendim..  İkinci anlamı ise uygun gördüğü işlerde yüksek irade sergileyen kişi demek... Üç, abi daha da varmışmı isminizin anlamı? Sözümü kesme ilham dengemi bozuyorsun iyi atamıyorum… Özür dilerim efendim… Haddini bil anlamı vermek için bu kişiye, hafiften dudak bükerek ve tepeden bakarak devam etti büyük zat… Üçüncü anlamı ne? Efendisine aciz hayran hayran bakarak sözlerini beklemeye başladı… Efendi içinden İşte kıvama geldi diye düşündü… Üçüncü anlamı iyileri kayırır, onlar arasında yardımlaşma ve dayanışma sağlayan demektir... Abi ben hata yaptım… Bak hala abi diyorsun… Hata yaptım aciz bir kulum affet… Allah affetsin diyerek sertçe cevap verdim..  Son anlamı ise kutsal sayılan bir kişinin yani benim etkimle yapılan yardımlaşma, dayanışma sonucu oluşan malına bereket verecek olan yardımlaşmaya ayırılan para, mal, mülk gibi maddi şeyler… Efendim büyüklüğünüzü anladım sorumuz neydi? Efendi yine gürleyen bir sesle senin sorgulamaman gerekiyor, senin yerine ben sorgularım, ben düşünürüm dedi… Aciz haddini bilerek gözlerini yere doğru dikti ve efendinin ne vaaz edeceğini bekledi… Kadın hakları evladım kadın hakları… İzninizle Dinliyorum efendim…  Dinle bir kulağından girip öteki kulağından çıkmasın can kulağıyla dinle… Emriniz olur efendim…. Gelelim kadın haklarına… Aciz başını salladı, biraz daha masumlaşarak, can kulağıyla dinelemeye başladı…  

Kadın hakkı demek, hak demektir, hak demek ise Allah’ın sınırları demek, hakkın ihlali demek ise Allahlın sınırlarının ihlali demektir ki, herhalde en büyük günah olsa gerek… Efendi hazretleri karşısın da mahcup mahcup duran kişiye baktı, anlaşılan buda karısına kötü davranıyor diye düşünerek devam ettim… Ben bu düşüncemi nereden çıkarıyorum?

Tabiki Kurandan işte ayetler:

Bakara:229 “(Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. (Evlilikte) tarafların Allah'ın belirlediği ölçüleri koruyamama endişeleri dışında kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şeyi geri almanız sizin için helal olmaz. Eğer onlar Allah'ın belirlediği ölçüleri gözetmeyecekler diye endişe ederseniz, o zaman kadının (boşanmak için) bedel vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Allah'ın koyduğu sınırları kim aşarsa onlar zalimlerin ta kendileridir.”

Boşanma hakkının kötüye kullanılmasıyla ilgili bir ayet, bu en minimum kadın hakkıdır, bunun üzerinde verilecek haklara Din engel değildir.. İnsanlık aklıyla ulaştığı yasalarla bunun üzerin de haklar vermişlerse hak tecelli ediyor demektir.. Hakkın tecelli etmesi demek ise Allah’’ın sınırlarına uyuluyor demektir…

Talak:1 “Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman iddetlerine doğru boşayın ve iddeti iyi sayın! Rabbiniz olan Allah'tan sakının! Onları evlerinden çıkarmayın; onlar da çıkmasınlar. Apaçık ve belgeli bir yüzsüzlük yapmaları durumu müstesna. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah'ın sınırlarını çiğneyen kendi benliğine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra yeni bir iş/oluş ortaya çıkarır.”  Boşanma halinde taraflara hakkı, hukuku, günün şartlarına göre meşru sınırlar içinde boşanın emirleri…

Nisa:127 “Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki: "Onlar hakkında size fetvayı Allah veriyor." Kitapta, kendilerine (verilmesi) farz kılınan (miras)ı vermediğiniz ve evlenmek istediğiniz yetim kızlara, zavallı çocuklara ve yetimlere adil davranmanıza dair, size okunmakta olan âyetler de bunu açıklıyor. Ne hayır yaparsanız şüphesiz Allah onu bilir.”

Kadınlar konusunda, dahası haksızlığa uğramışlar konusun da Allah fetva verir siz veremezsiniz diyor… Haklar Allah’ın korumasın da olduğunu anlıyoruz, bunun için yaşanılan zamanın hakları ile hakların korunması gerektiğini hatırlatarak, devam edelim… Edin efendim… Sözümü kesme…

Mücadele:1” Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”  Kadın ısrarla haksızlığa uğradığını söylüyor ve sesini bir türlü duyuramıyor, haklılığını kanıtlayamıyor… Çünkü gelenekler erkeği koruyor bunun üzerine bu ayet vahiy oluyor… Peygamberimiz dahil herkes ayetin uyarısı üzerine kadının haklılığını kabul ediyor…

Nisa:35 “Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.” Nihai olarak kadın ve erkeğin anlaşamaması durumun da bir hakem heyeti oluşturulması öneriliyor… Sorunun hakem heyeti tarafından çözülmesi ve tarafların bu hakemin kararına uyması anlaşılabilir…

Nisa:14 “”Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.”” Nisa süresi genel olarak kadın erkek ilişkilerinden bahseder, bu surede bu ayetin olması demek kadın hakları konusun da dikkat edilmesi uyarısı olarak düşünebiliriz..

Dünya geneline bakarak, yani evrensel kadın haklarına, insan haklarına, işçi haklarına ve Kurana bakarak İslam toplumları olarak bir hak bilinci oluşturmak zorundayız… Bunu yapamadıkça bizim yapamamalarımız dinimiz İslam’a malediliyor ve bakın İslam ülkelerin de hak hukuk, adalet, bunların sonucu da Ahlak yok deniyor… Biz sadece millet olarak değil ümmet olarak da suçlanıyoruz, bunu karşı taraf kullanıyor ve abartarak sunuyor olabilir… Nihai olarak malzeme veren biziz, biz ister iktidar vatandaş ilişkilerin de ister patron işçi ilişkilerin de, isterseniz kadın erkek ilişkilerin de hak ve hukuk sınırlarına riayet etmezsek… İşte sonuç, İslam toplumlarının hali… Tam tersi bir toplum olan Küba dan örnek vererek yazıya son verelim… Küba’nın milli geliri düşük, ama ona rağmen insanlar mutlu neden, kadın hakları sorununu çözmüşler, paylaşım sorunu en adile yakın şekil de çözmüşler bu sorunları en az yaşayan ülke de ondan… Yoksulluk varsa hepimize var, Üreterek aşalım, varsıllık varsa hepimize var, refahı adil paylaşalım ki, hak adalet erkeğe de kadına aynı olsun, işte böylece hak adalet tecelli eder…  Ne din nede Kuran buna engel değildir… Selam ve sevgilerimle…

Sıtdık Fani – 24.6.2016 – www.vatandasfikri.com