MÜSLÜMAN TOPLUMLARIN SORUNLARI -3
Adalet İrade
İnsanın en temel özelliği ne derseniz bana kalırsa irade derim, kimine göre konuşma, kimine göre ise akıl ve düşünce, eyvallah hepsine de, ama irade özgürlüğünüz yoksa, akletmişsiniz neye yarar, düşünmüşsünüz neye yarar çok zamanda düşündüğünüze pişman ederler.. İradeyi bize kim vermiştir yaratan irademizi kim yok sayar yöneten, otoriter iktidar sahipleri, irade inanma ve inanmama gibi imani bir meselde bile serbetlik veriyorsa, her şey irade özgürlüğü ile başlar, diyelim ki din üzerinden iradeyi düşünüyoruz ben kişi olarak irademle seçiyorsam sorumluyum, seçemiyorsam o zaman sorumluluğum yok demektir… Yani biri benim adıma namaz kılaçaksın diye karar veriyor, kıl diye emrediyor bu Allahtan gayrı kimsenin hakkı değildir, Ben irade hürriyetimle kılarım, sevap kazanırım yine irade hürriyetimle kılmam günah kazanırım ödülümü, cezamı bana hesap günün de Allah verecektir. Sen Allah adına, Allahın verdiği iradeyi bana, benim irade özgürlüğümü nasıl yok sayarsın, Müslüman toplumların iradeleri ipotek altındadır, bu iradesizlik onları pislik çukuruna düşürmüştür… Çünkü İrade Allah’ın sınırıdır, ihlal edenlerin üzerine pislik yağdırır… İradeyi, yok sayan Müslüman ülkelerinin durumu içler acısıdır, bunları kim kurtaracaktır, Allah’ın sınırlarına riayet etmeleri kurtaracaktır, bu sınır ise insanların iradelerine saygı duymayla başlar… Bu irade inanç iradesi de olabilir, buna inanç özgürlüğü denir, siyasal irade olabilir buna siyaseten yönetim seçme özgürlüğü denir, demokrasiyle ölcülür, düşüne özgürlüğü ise düşünürken akıl sınırlarını zorlayarak düşünmektir, sınır sadece akıldır… Aklın sınırı ise bildikleriyle ölçülür, o zaman sonsuzdur, bildikçe bilir, paylaştıkça bilgi çoğalır bilgi çoğaldıkça aklın sınırı genişler, akıl etmenin bile üzerinde irade ipoteklerini görürüz, böyle toplumlar düştükleri çukardan nasıl kurtulacaktır… Ne yazık ki büyük bir çelişki aklederek, bilerek düşünerek bu bilgiler arasında iradeyle iyi ve doğru olanı haklı olanı, adil olanı seçerek çıkacaktır… Bu nedenle bu kavramlara bakalım mı?
Adalet: Kavramı sözlükte; "insaflı ve doğru olmak, doğru davranmak, zulmetmemek, insani haklar acısından eşit olmak, eşit tutmak, her şeye hakkını vermek, düzeltmek, mutedil olmak, her şeyi yerli yerinde yapmak, her şeyi yerli yerine koymak istikamet ve hakkâniyet sınırları içinde hareket etmek anlamlarına gelir. Adâlet kavramının zıddı, zulümdür. Adalet vasfını taşıyan kimseye "âdil" veya "adl" denir, bunların çoğuluna udûl, denir. Bir kişinin adaletli kabul edilebilmesi için; akıllı, ahlaklı olması, büyük, küçük ahlaksızlıklarda, günahlarda ısrar etmemesi, her türlü sosyal meseleler de o toplumun insanî davranışlarına göre söz ve eylemleriyle davranışlarda bulunması gerekir. Burada bir adavet diye adaltin zulüm dışında bir zıddı vardır kısaca onada bakarak yazımıza devam edelim mi? Adavet; bir şeye tecavüz etmek, haddi aşmak ve kötülük etmek anlamındaki "a-d-v" kökünden türeyen adâvet, kısaca "düşmanlık ve zulmetmek" demektir. Bu düşmanlık ettiğimiz zulüm ettiğimiz insanlar yarın bizden hesap gününde davacı olacaklarına inanıyoruz değil mi? Dava derken bir de adalete daha iyi anlamış oluruz kanaatiyle hukuk acısından bakalım mı?
Adalet, üzerine hukuk acısından düşününce de benzer sonuçlar alıyoruz, yalnız burada cezalandırcı devlet oluyor, hesap günü ise mahkeme günü… Burada ölçü ise yazılı yasalardır, bu yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması da diyebiliriz hukuksal adalete…. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetilmesidir de denilebilir… Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşlarına da adalet kurumları denir… Genel manada adalet Herkese kendine uygun düşeni, haklıya hakkının, suçluya cezasının verilmesidir ancak böyle bir toplumsal düzen kurduğumuzda sorunlarımızı çözebiliriz… Adalet mülkün temelidir derken burada ki mülk haktır, bu ister bir mal mülk hakkı olsun, ister diğer insani haklar olsun, bunlar topluma yaygınlaştıkça o toplum huzur bulur düşüncesiyle… Adil üzerine tekrar kısaca durarak yazımıza devam edelim…
Ahlaklı kişilerden, adil kişiler, adil kişilerden adil toplum oluşur. Fikri Adil
Âdil olmak, insaflı olmak, işini doğru yamak, doğru olan yoldan sapmamak, hak ve özgürlükler acısından eşit davranmak, adaletsizlik zulümdür kendine veya kimseye zulüm etmemektir… Bu konuda Kuranın uyarılarıyla yazımıza son verelim… "Allah âdaleti emreder..." (Nahl, 16/90); "Konuştuğunuz zaman akrabanız bile olsa âdil olun." (En'âm, 6/152); "...İnsanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmedin..." (Nisâ, 4/58); "Ey mü'minler! Adaleti tam yerine getirerek Allah için şahitlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adaletten saptırmasın. Âdil olun. Adalet takvaya daha yakındır..." (Mâide, 5/8
Evet adalet takva ilişkisi üzerinde durmak lazımdır, takva kavramı can alıcı bir kavramdır, pardon Müslüman toplumlara can verecek bir kavramdır, bu kavram üzerinde halktan çok yönetenler durmalıdır, bu konu üzerine durulması önerisiyle, Ahlak ve irade üzerine olan yazıda görüşmek dileğiyle… Selam ve sevgilerimle..
Sıtdık Fani – 9.1.17 - vatandasfikri.com
Kaynaklar
1- http://tdk.gov.tr
|