VAHYE DAYALI BİLGİ
Dinlerin özelliklede tek tanrılı dinlerin, bilgi kaynakları vahiye dayanır, bu vahye dayalı bilgi nereden, nereye gelir? Bu bilgi Tanrıdan, Peygambere gelir, biz iman edenlerde hem bu bilgiye, hem de peygamberlerin bu bilgilere aracılık eden elçiler olduklarına iman ederiz… Vahiye dayalı iman ilişkisi böylece gelişir, buraya kadar sorun yok, biz iman ediyoruz, ama ya etmeyenler, bunlar sorun mu?
Bunlar neden sorun olsunlar ki, yada biz onlara neden sorun olalım ki, bize göre bu konunun ölçüsü Kurandır, kuran zorlama yoktur der, Kafurun süresin de herkesin inancı herkese, ben senin gibi, sen benim gibi inanmazsın der… Akıl da bize derki, vahiy deneylenemeyen bir bilgidir, yani inanmaya dayanır, deneye dayanmaz, ancak o bilginin deneyimi peygamberler yaşamıştır, başkasınında yaşaması mümkün olmadığına göre, onları bu bilgiye inanmaya zorlama hakkımızın olmadığına ayetler de delildir… Ayrıca bizim iman etmemize dayalı bir kutsiyet yüklediğimiz şeylere onların saygı duymasını bekleriz, bu hakkımızdır, öte yandan bizde onların inançsızlığına saygı duymak zorundayız. İnanç bizim inancımız, inançsızlık onların inançsızlığı, bizi nasıl kimse inanmaya zorlamıyor gönüllü kabul ediyorsak, onları da zorlamayacağımızı düşünüyorum… İnanmaya Zorlarsak ne olur?
Bir iman etmedikleri halde iman ettik takiyesi, rolü yaparlar, iki samimi inananlar olamazlar, üç bizim onları zorla inandırmamıza dayalı bir husumet doğar ve biz güçsüzken de inanmadıklarını ifade ederler ve isyan ederler… Bütün bunları önlemenin yolu laikliktir, inanma özgürlüğünü de içinde barındırır, inanmama özgürlüğünü de… İnanmaya zorlamanın başka bir kötü yanı da, samimi inananlarla, zor karşısında inananların belirsizliğine neden olacağı ve kimin inançlı kimin inançsız olacağının da belirsisleşmesine neden olur… Belkide dinde zorlama yoktur ayeti bunun için bize bir uyarı içermektedir… Biz, bu konuda peygamberimiz ne yapmış ona da baktığımız da sözleşme yapmış ve sözleşme yaparken kendi dininin kurallarını sözleşme yaptığı başka din mensuplarına dayatmamıştır, bunun da şahidi medine vesikasıdır… Bu medine vesikası Müslüman toplumlardaki farklı meshep ve inanç zorlamasına dayalı çatışmalara da çözüm olacaktır… Diyelim ki hiçbir ayet ve sünnet yok, biz buna rağmen kendi aklımızla yaşadığımız sorunlara çözüm bularak toplumsal barışımızı devam ettirmek zorundayız… Şu anda hali hazırda çatışan tarafların arasını da adalete dayalı çözüm önerileriyle bulmak zorundayız… Bak sorun bizi kendi alanına çekti biz vahiye dayalı bilgi üzerine düşünürken Müslüman aleminin durumu gözlerimizin önüne geldi ve çatışmaları nasıl önleriz derdiyle dertlendik… Vahiye dayalı bilgi, bilimsel bilgimidir?
Bilimsel bilgi deneye, gözleme, maddi varlıklara dayalı olduğuna göre, herkesin deneyle, gözlemle aynı sonucu alabileceğine göre, vahiye dayalı bilgi bilimsel bilgi değildir… İman alanına, inanmaya dayalı deneylenemeyen bilgilerdir, aslında daha da doğrusu sadece peygamberin deneyleyebileceği bilgilerdir ki, işte bu nedenledir, tekraren inanmayanları, inanmaya zorlayamayız… Uygulamalara baktığımız da bazı Müslüman ülkelerde öldürdüklerine bile tanık oluyoruz… Neden tekrar ettim, ister meshepsel yorumlara, ister farklı bir dine inanları, dinlerine inanmaya zorlayan toplumların toplumsal barışları bozuluyor da ondan… Şimdi birileri çıkıp aksini iddia edebilir, hatta Kuranda bütünlüğü, Kuran Ruhunu bozarak, aşırı yorumlarla delil de getireceklerdir… Kuran savaşa izin verdiği durumlarda bile savaş anında bile sınırlı saldırıyı, aşırıya gitmemeyi önerir ve hemen ardından barış hayırlıdır der.. Bizde barışın hayrına inanıyoruz ve imanlılar olarak barışın tecellisi için çalışıyoruz değil mi?
İman etmek aynı zamanda adaletli ahlaklı, merhametli davranmayı, birbirimizi sevmeyi ve güvenmeyi de gerektirir… Bunlar ise toplumsal barışın şartlarıdır… İman şartlarımıza dayanarak toplumsal barışımızı da devam ettirmek, toplumsal barışı bozulmuş toplumları barıştırmak dileğiyle selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – 18.8.17 --- vatandasfikri.com
|