DAVET (Cennete Davet)
Biz davet edersek düğüne derneğe, yemeğe, mevlüde davet ederiz, eşimize dostumuza ikramlarda bulunuruz, ya başka bir davetçi davet ederse… Bu davetçi üstelikte Peygamberse, onun daveti başka bir davet olur, o davete icabet edenler başka bir davranış içine girerler, bize davet ulaştığında bizde ciddi değişiklikler olur, oldu mu? Önce davet üzerine biraz daha duralım sonra davetin gereklerini ne kadar yerine getiriyoruz onun üzerine kendimizi bir sorgulayalım…
Davet: Çağrı, çağırma işi, çağrının durumuna göre davet değişir demektir, biri yemeğe çağırır, bir emellerin, amellerin, amaçların, ideallerin değişimine çağırır… Dini acıdan bu çağrıyı değerlendirirsek şunu görürüz… Peygamberler insanları bir dine davet etmişlerdir, dinler ise iyiliğe, güzelliğe, doğruluğa davet etmektedir… Peygamberler davet ederken bizi yanlıştan doğruya, kötülükten iyiliğe davet ederler… Yani biz bu davete uyduğumuzda daha bir kâmil insan oluruz, bu davetin davetiyesi ise bize göre Kurandır, bu davetiyede yaşadığımız dünyada ne yapmamızı anlatan bir rehberdir… Bu rehbere uyulması halinde, burada biz ne yapacağız, Kuranın ifadeleriyle, dünyayı imar etmek, yani imar denildiğinde sadece inşaat anlamında değil, insana dair ne varsa, onun insani seviyesini yükselterek yaşamak anlamındadır… Bunların daha iyi, daha güzel, daha doğru olması için kendi aramızda ve başka topluluklarla hayırda yarışmamızın gereği bu davetiyeyle anlaşılmaktadır…Bize bu davet bir müjdede içermektedir, hayır işlerinde yarışmamız ve başarılı olmamız halinde cennetin ödül olarak verileceği müjdesi yine bu davetiyede yazmaktadır.. Orada ebedi kalınacağı söylenmektedir… O zaman bu davetle bize düşen bir başka sorumluluk daha ortaya çıkmaktadır, dünyayı imar ederken neye dayanarak imar edeceğiz?
Yada dünyayı neye benzetmeye çalışacağız, tabiki cennete, sade yapısal anlamda degil, insanların mutluluğuna huzuruna dikkat edecek bir şekilde cennete çevirmeye çalışacağız… Çalışıyormuyuz, bu soruya kaçamak cevap vermeyelim, kaçamak cevaplar vere vere bulunduğumuz noktadayız… Son dinin mensupları olarak durumumuz davetiyede yazanlara hiç benzemiyor… Demek ki bir yerde sorun var, demekti biz davetiyeyi anlama sorunu yaşıyoruz, anlama sorunu yaşayanlar hayatı nasıl anlayacaklar? Anlaşılma sorunu sadece Kuran davetini degil, Kuranın önerdiği kainat ayetlerinin okunması, onları bilgiyle, hikmetle anlama alanında da sorunlarımız var… Bu alan bilimsel çalışma alanlarıdır ki bu alanda ki sorun diğer alandan da büyük, dini, anlayamama sorunumuz bu alandan da büyük… İkisi bir birini besliyor, biz ne kainatı, maddeyi, yaratılanları bilimsel bilgilerle okuyabiliyoruz, nede Kuranın iyilikte yarışın, dayanışma içinde olun, zenginler fakirleri korusun, adaletle davranın, işçinize hak ettiğini verin önerilerinin, davetlerinin anlaşılmadığını bu davetlere icabet edilmediğini görüyor ve üzülüyorum… O zaman davetsiz kalıyoruz, davetsizlik ne demektir biliyormusunuz? Kısac hem bu Dünyada, hemde ahirette cennetsiz kalmaktır.
Ortada dım, dıslak, düşünsel, zihinsel çırılçıplak kalmak demektir, ne bilimin davetine, ne Kuranın davetine uymuyorsak yaşadığımız sorunlar daha da yaşanacak demektir… Hatta ikisine birden uyacak bir kültürel ortam oluşturamıyorsak daha yaşayacağımız çok sorun var demektir… Son olarak bir ayettin davetiyle yazıyı bitirelim mi?
“Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik, o(kimsenin iyiliği)dir ki, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere inandı; sevdiği malını yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan(köle ve esir)lere verdi; namazı kıldı, zekâtı verdi. Anlaşma yaptıkları zaman anlaşmalarını yerine getirenler; sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler, işte doğru olanlar onlardır, (Allâh'ın azâbından) korunanlar da onlardır. Bakara- 177”
Bu ayet bize bir davettir, sadece bu ayeti, birde Fatiha süresini anlayarak, üzerinde durarak okusak bile davetin önemini anlar, davete yürekten icabet ederdik, edeceğiz değil mi? Ettiğimizde ne kazanacağız biliyoruz degil mi? Önce Dünyayı cennete çevireceğiz, burada yaşadığımız dünyayı cennete benzeteceğiz ki, Kuran davetin de tasvir edilen cennet burada yaşanacak ki, oradaki cennete davet edilebilelim.. Edilmek umuduyla, dileğiyle, Selam ve Sevgilerimle..
Sıtdık Fani -- 23.11.18 – vatandasfikri.com –
Kaynaklar
-
DİB Dini Kavramlar Sözlüğü
-
-
-
http://tdk.gov.tr
|