DİN, DİNDAR, İKTİDAR, SİYASET İLİŞKİSİ
Din, kimimizi iman ettiğimiz için etkiler, kimimizi sosyolojik olarak etkiler, bu etkiler de bizde davranış, yaşam tarzı şeklinde kişisel ve toplumsal hayata yansır… Yada öyle olması beklenir… Yalnız bunlar normalken, normal olmayan bir şey olur, iktidarlar dinin etkisinde olan kişileri etkilemek için şu dinidir, bu dini değildir gibi dini görünümlü siyasal düşünceler ortaya atarlar, kendi davranışlarının dini olduğu havası yaratırlar… Örnek Arabistan… İşte tam bu noktada görünmeyen bir şey olur, dindar iktidarların kontrolüne girer, bu kontrolle din de, dindarda iman ederek, ahlak ve adalet üzere iyi, doğru, güzel şeyler yaparak dünyayı imar etme yerine başka şeyler yapmaya başlar… Bunlar nedir?
İktidarlar her şeyi dizayn etmeye çalışırlar, din de, dindarda bundan nasibini alır, din aslında vahiyle kişi arasında, dünyayı imar etmek üzere kişiyi imar etmeye yönelikken.. İktidar için dünya ve bazen ülke bile önemli olmayabilir… İktidar sahiplerinin amaçları arasında öncelikle iktidarlarını korumak vardır… Bakın amaç farklı, birinde amaç adalet, ahlakken diğerinde, iktidarını koruma ağır basar… Bu durumda iktidarın dini yorumunun kayığına binen dindar, onun iktidarının tüm adaletsizliklerine bazen hak verir, bazen tepkisiz kalır, bazen de fanatik bir şekilde iktidarın zulümlerini, adaletsizliklerini, ahlaksızlıklarını savunur, destekler… İşte tam bu noktada dinde, dindarda işlevini kaybeder, iktidarlar siyasi hırslarının tuzağına düşerken, dindarlarda iktidarın tuzağına düşerler… Bu nasıl aşılır?
Bana göre, laiklikle, demokrasiyle, sivil toplum örgütleriyle, din ve dindar demokratik bir şekilde, sivil toplum mensubu vatandaş gibi iktidarın yanlışlarına tepki göstermelidir… Bunu bir dini anlayış gibi değil insan hakları, kişi, vatandaş hak ve özgürlükleri, çevre ve doga savunusu şeklinde yapmalıdır ki… Bunlar aynı zaman da dini düşünceye, inanca da, savunuya da ters düşmez… Din de, dindar da içinde yaşadığı toplum için iktidar talep etmez, adalet, ahlak ve daha nitelikli bir toplumda yaşamayı talep ederek inancının da gereğini yapmış olur… Bu arada bir şey daha yapar…
Buda dini iktidarın payandası, toplumu kullanma, kontrol etme aracı olmaktan çıkarır, din vicdanları, düşünceleri, duyguları etkileyerek kişi, karakter oluşturmayı murat eder.. Bu karakterler dünyayı imar eder… Bir canı kurtarmanın bir canlı dünyasını kurtarmak gibi olduğunu, bir canı yaşatmanın bütün canlılar dünyasını yaşatmak gibi olacağını bilir, düşünür, inanır, bu bilgi ve düşüncesini uygular… Öylemi Oluyor? Yahudi camiası, hala öldürmeye neden alıyor, Hristiyan camiası o anları aşmış, Biz Müslümanlar ise birbirimizi öldürmeye devam ediyoruz… Bunu din adına yapıyor gibi görünülsede…
Daha ilk dönemlerden bu yana iktidar ilişkileri büyük fitneye neden olan siyasi olaylar olarak karşımıza çıkmıştır… Bu nedenle din ve dindarlar olarak siyasi tasarım yerine, sivil alan da, kişisel alanda kişilerin iradelerine saygı duyarak, hak ve hukuk kurallarını dikkate alarak dini bilgilendirme, dini yaşam üzerine, düşünce, inanç çalışmaları yapabilir… Böylece dinimizi yerele hapsetmemiş de olur, dünyaya hitap eden bir dinin dindarı olarak görevimizi de yapmış oluruz… Dinimizin kutsal kaynağına baktığımız evrensel mesajların ağırlıklı olduğunu görürüz… Ayrıca din iktidar ve siyasi rejim önermez adalet ve ahlaklı bir yönetim önerir… Bizde dindarlar olarak sivil toplum adına, vatandaş olarak vatandaşlar adına iktidar ilişkilerine girmek yerine iktidarlardan adalet, ahlaklı davranış talep eden vatandaşlar olmalıyız.. Düşüncesiyle selam ve Sevgilerimle…
Sıtdık Fani – 6.8.18 – vatandasfikri.com
|