KURANDAN SİYASAL SİSTEMLERE, SİYASİ/DİNİ DÜŞÜNME
(Dinden Demokrasiye)
İslam dininin temel kaynagı olan Kurandan, soraki tüm yorumlar ve cıkarımlar ya kültürlerin okumlardan, dönemsel okumaların sonucu oluşmuş yada iktidaların resmi yorumlarıyla olan bir dini litaratür 1400 yıldır varola geliyor...
Bütün bunların büyük bir bölümünde eski siyasal yönetim sistemlerini meşru gören bir anlayışla, dini düşünce ortaya konmuştur... Kaldı ki, dini düşünce alanında bile o kadar çok farklı anlayış, yorum, meshep varki, bunların hangisi Dini meşruiyete dayalıdır derseniz, bir çogu tartışmalıdır.. Bu tartışmalarda bizat kendileri, kaşısındakini, kaşısındaki diğerlerini batıl, sakat, eksik, kurutulıuşa erdirmeyecek yorum ve düşünceler diye, dini düşünce grupları birbirlerini bile yok saymaktadırlar... Kaldı ki, ya inanmayanlar, ya başka din mensupları, dünyada daha büyük bir nüfusu oluşturmaktadır... Bu yok sayışlar çok zaman şitdete neden olmakta, dini gerekcelerle milyonlar biriyle çatışabilmektedir, bütün bunlara ilave olarak... Kuran kim yönetecek sorusuna net cevap vermemekle birlikte, adil olan yönetsin önerisinde bulunmaktadır... Bu adil olan nasıl seçilecektir, yine net öneriler yoktur... Mecazi öneriler vardır, misali öneriler, örnekler vardır... Bunlardan biri Yusuf peygamberdir, hazineye sahip çıkmakla ünlüdür... Davut Peygamber(kral) Süleyman Peygamber gibi örnekler olabildiği gibi, Fravun, Nemrut gibi kötü örnekleride bize anlatarak yönetici örnekleri göstermektedir... O zamanlar seçim yok, iktidarı ele geçiren seçilmiş sayıldığı bir dönem, gelen agam, gidene güle güle denildiği dönemler ki.. Bugünün siyasal anlayışıyla alakası yok... Yönetme yetkisi kişi Peygamber degilse nasıl Allahtan alır, alamayacağına göre yönetici seçme işi, kulların işidir, bugün kü karşılığıyla vatandaşların demokratik, siyasi işleridir... Bizim muhafazakar camianın, öykündüğü, sık sık Osmalı vurgusuna da kısaca deginerek din ve siyaset üzerine düşünmeye devam edecek olursak...
Osmalı Şerİatmiydi, kısmen şeriat fıkıh, kısmen örfü hukuktu, daha çokda fermana dayalı bir kanun anlayışı olduğu görülmekte olup... Padişah ferman yayınladımı, fetbacı başları buna göre fetva vermekle yükümlü olduklarını bilirlerdi.. Yani Şu anda İran da Mollalar neyse, hatta İran da ki Mollalar daha yönetimden bagımsız gibi duruyorlar diyebiliriz, fetva makamı dediğimiz kişileri onlara benzetebiliriz... Şimdi günümüze dönelim, demokrasi ve cumhuriyet gibi siyasal sistemler, dinimi degil mi diye soralım, sorduk, kısa cevap kırallık ne kadar dini ise, Padişahlık, Halifelik ne kadar dini ise demokrasi ve cumhuriyetde, bunları destekleyen laiklikte o kadar dini, ben bunu dedim diye degil, Kuranın ruhuna uygun olduğu için diyebilirim... Oysa iyi olan, akla, yatan, toplumsal, kişisel yaşayışta mutluluğa, huzura, refaha, kurtuluşa neden olan, Kuranidir, ayrıca Kurani olmak zorunda da degildir... Dinin temel maksadı iyi olanın yaşanmasına neden olmaktır, ne yazık ki Müslümanlara bakıyoruz, üzülüyoruz, neden akla, düşünceye, dine dayalı iyiliklere neden olacak toplumsal düzen kuramamışlar/kuramamışız... Nedeni, nedir diye sormayalım mı? Sorunun nedenini sormazsak sadece sorunu yaşarız, bir aşamadan sonrada kader der sorunu çözmek yerine onunla yaşmayı tercih ederiz... Şuan ki durum budur diyebiliriz...Kuran Hangi siyasal sistem önermektedir? Önce Prof, Dr. Ali Bardakoğlu’nun bir makalesine gidelim ve Kuran, Sünnet Demokrasi için ne öneriyor veya önermiyor ona bakalım mı?
“Kur’an ve sünnette, yönetici ve yönetilenleri de kapsayacak tarzda beşerî ilişkilerin genel dinî ve ahlâkî çerçevesine temas edilmiş olmakla birlikte toplumların yönetim biçimini, bunun ayrıntısını, tarz ve yöntemini belirleme işi beşerî inisiyatife bırakılmıştır.”
“”Demokrasi idealinin nasıl en iyi şekilde gerçekleşeceğinin belirlenmesini de, Kur’an ve sünnetteki ilke ve yönlendirmelerin anlam çerçevesini çizmeyi de insanların kendi hür irade ve tercihleriyle yaptıkları, fakat ortaya çıkan sonuçları ya demokrasi idealiyle ya da dinî metinlerle bir şekilde bağdaştırıp koruma altına aldıkları söylenebilir. Bu bağlamda Kur’an ve sünnete atfedilen çeşitli siyaset teori veya ilkeleri, esasında bireylerin kendi tercihlerinin dinî metinlere yansıtılmış şekillerinden ibarettir.”” Son alıntı, yazının yarısını Ali hocamızın makalesinden aldık, kendisinden Allah razı olsun, bu konular üzerine bilgisiyle, tecrübesiyle düşünen ve düşündüğünü uygun bir dille ifade eden bir alimimizdir. “”Hz. Peygamberin siyasetle, hatta toplumsal hayatla ilgili olarak insanlara sevgiyle muamele edilmesi, emanetin ehline verilmesi, birlik ve beraberliğin korunması, haksızlığın önlenmesi ve düzeltilmesi gibi dinî ve ahlâkî çerçevede kalan genel talimatları dışında özel bir yönetim biçimi önermediği, devlet baş- kanının seçimi gibi sonradan birçok ihtilâfa yol açacak ve çok önemli addedilebilecek siyasî konularda bile açıklamada bulunmadığı bilinmektedir. İlk dört halifenin her birinin farklı usûllerde işbaşına gelmiş olması da bu serbestinin sonucudur. Bununla birlikte, ileriki dönemlerde gerek Hz. peygamberin gerek hulefa-i raşidinin siyasî kararlarının ve yönetim tarzlarının tabiî ve tarihî şartlarından soyutlanarak algılandığı ve lâfız- cı/şekilci bir yoruma tâbi tutularak İslâm amme hukukunun temel malzemesi ve siyasal meşruiyetin gerekçesi yapıldığı da bir başka vakıadır.”” Hocamızın görüşü bu doğrultudadır... Şimdi Kuran dan referans alabilecegimiz bir kaç ayetle yazımızı bitirelim mi?
Acaba Kuran demokrasi konusunda ne diyor, hitap ettiği Arab toplumunda demorkasi anlayışı yoksa Kuran onlara demokrasi önermiş olsaydı, zaten ekonomik nedenlerle, o zamanın ileri gelenleriyle çatışan Peygamberimiz birde isyasal nednelerle çatışmış olsaydı? Nasıl bir sonuç çıkardı ortaya, İsa Peygamberin başına gelenler gelirmiydi? Peygamberimiz den sonra yaşanılan siyasal calkantılar, seçimsizligin, sonucu olmuş olabilir mi? Kavmiyetcilige mesafeli duran Kurana rağmen kavmiyetcilik tartışmaları, çatışmaları daha ilk dönemden bu yana devam etmiş, şimdide bunlara meshepsel soslar ilave edilmiştir... Ayrıca...
Müslümanlar toplumlar özgürlük dendiginde, demokrasi dendinginde, sürekli batı anladıkları için bu iki kavrama tepkisel yaklaşmışlar, yaklaşmaktadırlar... Demokrasi ve Cumhuriyet istemeyen yönetimlerde bu tepkileri kullanarak sanki demokrasi ve cumhuriyet, artı laiklik İslam karşıtlığı gibi sunulmuş demokrasi karşıtlığını krallar eliyle körüklenmiştir... Yerel kavmiyetciliğin tuzagına düşmüşler, bunu gören yerel yöneticiler evrensel iyi olana ulaşıma neden olacak düşüncleri engellemiştir.. Kuranı kendi iktidarlarını meşru kılacak şekilde yorumlamışlar, hukuk sistemlerini buna göre yazmışlar.. Gelinen noktada ne özgürlük, ne ahlak, ne adalet toplumu olamamışlardır... İktidarını çocuklarına miras bırakmak isteyen yöneticiler, Müslüman toplumla yönetme yetkisi paylaşmamışlar ve Müslümanları keyflerince yönetmeişler...
“Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar. Şûrâ / 38”
“Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet. Hevâ ve hevese uyma, sonra bu seni Allah'ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır.Sâd / 26”
“”Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.Maide /8”” Adalet nedir, ahlak nedir, toplumsal/hukuksal/siyasal meşruiyet nedir? Dini meşruiyet bunlarla catışır mı? Allah insanları özgür yaratmış, imani bir meselede bile seçim hakkı sunmuş, vatandaşın huzuru, refahı, mutluluğu için hizmet edecek kişilerin devleti yönetmeyi seçme işine neden engel olsun ki?
Din benim anlayabildiği kadarıyla, demorkasiye engel degil, hatta din sosyal demokrasi bile öneriyor diyebilirim... Daha iyi yaşamamıza neden olacak dini yorumlar, siyasal sistemler düşünebilmek, inşaa edebilmek, dilegiyle... Selam ve Sevgilerimle...
Sıtdık Fani – 27.6.2020 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
|