TAKVA SEVİYESİ
(Takva Seviyemiz, İnsanlık Seviyemizin Göstergesidir, Takva İse İman Sorumluluğu İçin de Kötülüklerden Kacınarak, İyi Şeyler Yaparak Yaşmaktır. Sıtdık Fani)
Biz insanlar, hem birbirimizle, hem de dogayla etkileşim içinde yaşarız, bu yaşayış içinde kurallarımız oluşur... Bu kuralların iki kaynagı vardır, biri insan aklı, digeri ise dini öğretilerin ögütleri, önerileriyle ortaya çıkan kurallardır...
İnsan içinde yaşadığı topluma toplumum der, buna vatandaşlık bagıyla bağlıdır, millet bagıyla baglıdır, dindaşlık bağıyla bağlıdır bütün bu bağlar, genel olarak iiçine doğduğumuz toplumun kültürüyle, diniyle, diliyle ilgilidir. Bizde T.C sınırları içinde doğmuşuz bu ülkenin vatandaşıyız bu ülkeye vatandaşlık sözleşmesiyle baglıyız.. Müslüman bir topluma doğmuşuz, Müslümanca yaşamaya çalışıyoruz, dilimizle okuyoruz, dilimizle anlıyoruz bir milletin ferdiyiz, böyle yaşmaya çalışıyoruz... Bütün bunlar yaşanırken...
Tolumsal ve dogal ilişkiiler geliyor, bu ilişkiler içinde iyi olanı tercih etme sorumluluğu, kötü olandan sakınma sorumluluğu ortaya çıkıyor... Bu iyiligi sadece kendimiz için mi isteyecegiz, yoksa birlikte yaşadığımız tüm avatandaşlarımız ve dindaşlarımız için demi isteyecegiz? Bence iyilik etkisini ne kadar genişletebilirsek, okadar iyi vatandaş, takva ehli bir müslüman olmuş oluruz.. Bunu daha da genişletebilirsek iyi insan, oluruz, ister iyi vatandaş, ister takva ehli müslüman, ister yer kürede ki bütün canlılarla iyi ilişkiler geliştiren iyi insan, hepsi bir insani sorumluluk seviyesidir, bir alttaki, bir üstteki gibi durum yoktur, yaşanılan toplumsla hayatın bir geröegidir...
Buna dini acıdan bakarsak, “emr-i bi’l-maruf nehy-i ani’lmünker” “”yani iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmaktır.””
“Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız.” Şimdi dini acıdan bakınca bunlar görülüyor, buna dini ögretimiz takva (sorumluluk bilinci) diyor...
Dini öğretilerden önce insan aklıyla ortaya çıkmış, bir filozof Platon ise şunu der, Halaksızlık nedir, sorusunu sorar, iyi olan varken kötü olanın tercih edilmesidir, seçilmesidir der... Dini öğreti yokken akılla yaptığı bı çıkarımla, dini öğretileri iyilik, barış, takva üzerinden anlayanların yaptıkları çıkarım aşağı yukarı aynıdır... Bize iyi olma sorumluluğumuzu, iyilik yapma sorumluluğumuzu hatırlatır... Biz bu sorumluluğumuzu ne kadar yerine getirebiliyoruz, bu soruyu sorarak kendimizi biir eleştiriye, muhakemeye çekelim mi?
“İyilik eşittir, adalet, merhamet, saygı, dürüstlük, vefa ve hoşgörü, erdem, cesaret, ölcülülük, güzel olan her şeye neden olmak, ahlâklı olmaktır, Müslümanca, takva ehli olarak yaşamaktır... Bu ölcülere göre kendimizi degerlendirdiğimizde iyiligin inşaası için cesaretimiz var mı? Bunları sadece kendimiz için mi, düşünüyoruz, yoksa karşılaştığımız tüm canlılar için mi üdşünüyoruz... Bize bir saldırı, taciz olmadıkca, güçlü dahi olsak kimseye saldırıyormuyuz, saldırmıyormuyuz, taciz ediyormuyuz etmiyormuyuz? Bunları sordukca takva ehli bir müslüman olduğumuzu, bunu yaşadıkca Mümin bir inanan olduğumuzu aklımızdan çıkarmamalıyız...
Bir takva ehli Müslüman olarak, iyi bir vatandaş olarak, iyi bir insan olarak öncelikle kendisi örnek olarak yaşarken, diğer yandan da marufa dikkat ederek, hikmetli (doğru olan) bir dille, güzeli öğütleyerek, doğru bilgiyle çevresini iyi olana herkesi davet eder... Örnek olarak yaşamak da zaten başlı başına bir davettir... İyilik davetcilerinin davetine kendi uyar, oda iyilige davet eder, Peygamberimizin ifadesiyle “hayatı kolaylaştırır, zorlaştırmaz; insanları müjdeler, nefret ettirmez.” Bunlar yeter mi, yetmez...
İyi insan, İyi Mümin, kötülüklerle de mücadele eder, zulme kendisi maruz kalırsa itiraz eder, başkası maruz kalırsa yine itiraz eder, zulümle mücadele eder, huzur ve mutluluk için çalışmak için cihad eder...
Nitelkim Peygamberimiz bir kötülükle, zulümle, yanlışla karşılaştığımızda şunu yapmamızı önerir... “İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın asgarî gereğidir.”
Biz takva ehli, iyilik ehli erdemli, ahlaklı, adaletli biri olarak önce kendimiz bu önerilere, ögütlere uyalım, kendimizi, vatandaşlarımızı, ümmetdaşlarımızı iyilik cemberini biraz daha genişleterek tüm insnalığı iyi yaşması için çalışmak ve iyi yaşamak mutlu olmak dilegiyle.. Selam ve sevgilerimle...
Sıtdık Fani – vatandasfikri.com ** 14.8.2020
|