GAVS OLMAK, GAVSA TABİ OLMAK (Gavs’lık Nedir?)
Her şeyi abartıyoruz, tarihimizi, gücümüzü, bilgimizi, inancımızı, siyasal anlayışımızı, liderimizi, dünya görüşümüzü veya bağlı bulunduğumuz Gavsımızı, Şeyhimizi bu kadar iyiyiz, öyle veya böyleyiz de, neden toplumsal işleyişlerimizde ciddi sorunlar var? Bunun nedeni ne olabilir ki? Bence eleştiri, özeleştiri, düşünsel eleştiri, inanç yorumları üzerine eleştiri yeteneğimizin olmaması ve dini anlayışlarımızın yaşanmasında bize rehberlik edecek olan Tasavvuf ehlinin yeteri derece de dini bilgisinin olmaması yada bilgilerinin sadece nakle dayanarak, güne uymayan bilgileri hakikat diye topluma sunmaları… Yada toplumun onları abartmaları diyebilirim, bunun üzerinden hareketle GAVS kavramı üzerine duralım mı?
Arapça kelime anlamı, yardım kurtuluş, sığınma, ilticadır. Tasavvufta, kendisine sığınılan evliyaya, manevi lidere, kutba GAVS denir. ... Genellikle tasavvuf kültüründe Abdulkadir Geylani Gavsı Azam olarak anılır…
Tasavvufta kâinatın yönetiminden sorumlu olduğuna inanılan veliler örgütünün başı sayılır, ayrıca kutuplar kutbu da denir. Bilmiyorum ama kendi cemaatlerini iyi yönetse de insanlığa toplumumuza fayda sağlasa daha iyi olmaz mı? Kanatın yönetimini Allah yapmıyor muydu?
Manevî makamı esas alındığında daha çok kutup ya da kutbu'l-aktâb denildiği halde, özellikle kendisinden yardım istenilmesi durumunda "yardım eden" anlamında Gavslık makamına ibadet ve riyazetin (Nefsin isteklerini kırma) çokluğu ile ulaşılmaz; doğrudan doğruya Allah'ın bağışı neticesinde elde edildiği varsayılır.. . Aaa bu makamı Allah’ın bahşetmesiyle alıyorlarmış çok ilginç, kainatı idare et, yönetim emirlerinde dilek Allah bahşetsin, nasıl temas oluyor acaba? Peygamberlerin dışında vahiy devam ediyor mu, ilham, sezgi ve rüyada haberleşmeler ne kadar sağlıklı? Kimle haberleşiliyor, lütfen dini düşüncelerimizi zehirleyen bu gibi abartılardan hem gavslar hemde onlara bağlı olanlar dikkat etmeli değil mi? Şimdi referans aldıkları ayet üzerine biraz düşünelim mi, çok düşünürsek Allah esirgesin Gavslığımızı filan ederiz de….
Allah, nasıl bağışlar, yada birçok tahrikatta olduğu gibi sinsile hep babadan, oğula mı geçer? Yani Allah hep kutupların oğullarına mı bu makamı bağışlar… Her neyse… Gavs için delil gösterilen ayet ise şu ayet, ayeti nasıl ilişkilendirmişler, hangi akıl ve mantık buna izin vermiş bilemiyorum… Bunlar, Kur'an'ın, "Yeri döşedik ve oraya sabit dağlar yerleştirdik" (Kaf, 50/7) ayetinde andığı "dağlar" gibi yüksek mevkidedir demek yerine eski bir kelime kullanılır mesabesindedir denir insanlarımızda bunda, gavs da bir gizem arar. Bu ayetin önündeki ve arkasında ki ayetlere baktığımızda, doğal hayattan bahsettiğini anlarız, anlamayanlar için ayet, meallerini tam olarak veriyorum…
(“6. Üstlerindeki göğü nasıl bina ettiğimize, onu nasıl süslediğimize ve onda hiçbir çatlağın olmadığına bakmazlar mı? 7. Yine, yeryüzünü nasıl döşediğimize, oraya sabit dağlar yerleştirdiğimize ve orada her çeşit bitkileri bitirdiğimize bakmazlar mı? 8. Bunları, yönelen her kul için bir aydınlatma ve öğüt yaptık.” Kaf Suresi) Buradan nasıl gavs veya kutup çıkar anlayamadım kusuruma bakmayın, biz dinimizi anlamaya çalışıyoruz, demek ki bu nedenle Gavs hazretlerini zor anlayabiliyoruz…
Ben dini inancın kişisel olması gerektiğine inanıyorum, ben yaptıklarımdan kişisel olarak sorumlu olacağıma göre, dini bilgi, düşünce ve inanç üzerine bilinçlenmemenin kişisel olması lazım, bunun için sağlam dini kaynaklardan bilgilenmeliyiz… Bu tür gavs, kutup gibi kişiler, tasavvuf geleneğinde var olan; gavsiyet, kutbiyet, ferdiyet gibi makamlar, tahrikat hiyerarşisi içinde bu yapılarda ortaya çıkan ihtiyaca cevap veren müesseseler olarak, düşünülebilir, ama bu kişiler abartılmamalı, hatta kutsal hiç sayılmamalıdır… Şu bilgi üzerine devam edelim mi?
“İlahi feyz ve cezbe onda tam tecelli etmiş. Adeta velayet şehrinin reisi olur. Onun izin ve medetini alamayanlar velayete çıkamadıkları gibi, onun riyasetinin dışına da çıkamazlar. Bu makama sahip, nurani zatlar, her dönem ve asırda Allah’ın inayeti ile yetişmişler.”
İnayet iyilik, ihsan olarak düşünülürse, cezbe Allah’ın insanlara vahiy ettiği dini inanç, düşünce coşku sadece onlarda aşırı bir şekil de tecelli etmiş anlaşılırsa, onların neden bu kadar abartıldığını anlayabiliriz… Hele daha abartıları yazmaya utansalar, kendilerine bağlı olanlara yardımcı Gavslar şöyle der, konuşmalarınıza dikkat edin GAVS, KUTUP hazretleri duyuyor üzülüyor.. Hatta düşüncelerinize dikkat edin hazretlere malum oluyor… Bunların gönül gözü bu kadar açıkta, dünya istihbarat kurumları arasında neden bizim Müslümanların kiler başarısız, madem bu kadar düşünüleni, konuşulanı duyuyorlar, tayy-ı mekân, tayy-ı zaman diyorlar… Yani insan olma halini aşıyoruz diyorlar, melekle, cin, bu ikisiyle karışık bir insanız diyorlar bizde inanıyorsak, ne diyebilirim ki!! Gitsinler başka toplumların bulduğu teknolojileri alsın gelsinler ki teknolojik, ekonomik fakirlikten kurtulalım… Yazı çok uzadı farkındayım ama konu derin bir GAVS beni düşünsel olarak etkiledi duramıyorum, yazıyorum da yazıyorum… Neyse konu beni de sıktı, sizi de.. Kısa kesmeye çalışalım, kısa keselim de şu bilgiyi vermeden yazıyı kesmek, valla ayıp olur, düşünsel kayıp olur…
“Ferdiyet makamında bulunan zat, kimseden ders almadan, terbiyesine girmeden, doğrudan Allah ve Resulü'nden feyizlenen zattır. Yani biz ona bağlıyken, o direk Allah ve Peygambere bağlı olduğunu iddia ediyor… Günümüzde cemaat ve cemiyet manası kuvvet bulup inkişaf etmesinden dolayı o ferdiyet manası artık cemaate aksetmiştir. Bütün o makam ve feyizler cemaatin uhdesine verilmiştir.” Onun bilgiye ihtiyacı yok, onun eğitime ihtiyacı yok, terbiyeye hiç yok, delimi veli mi desek şaştım… O her şeyi bir üst makamdan alır, oda peygamberdir, onunla istişare ettikleri hikayesi de demek ki buradan gelir… Bu olanlara kuran ne der?
Kuran, din adamlığı kurumuna nasıl bakıyor, bunu Hristiyanların yanlışları üzerinden bize yanlış yapmayın mesajı olarak anlayabiliriz… Söz konusu ayete bakalım mı?
“(Medenî 94)Sonra bunların izinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik; ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.” Ona Kuranı gönderdik, ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Tam da bizim dini araç haline getirenleri bize anlatan ayet, başka bir ayet ise şu::” (Âl-i İmrân- 199) Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah'a, hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah'a boyun eğerek iman ederler. Allah'ın ayetlerini az bir paraya satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olandır.”
Bu ayet üzerinde konu üzerine düşünmeye devam edecek olursak, yada bu ayete bakmadan önce Müşrikler Putları hangi amaçla kullanıyordu dersek… Cevabı Allah’a yakınlaşmak için denilebilir… Bizde Bu tahrikat veya dini hiyerarşi için GAVS, Kutup gibi isimler alanların iddiası da iki şekildedir… Biri Allah dostuyuz, sizi Allah’a yakınlaştıracağız demeleri, diğeri ise Allah’ın mesajını siz anlayamazsınız biz size anlatalım demeleridir ki… Birinde siz Allahtan uzaksınız, biz Allaha yakınız diyorlar Kuran ne diyor Allah size şah damarınızdan daha yakın diyor…
İkincisinde de Kuranı anlamazsınız biz size anlatalım derken bizi anlam verme, anlama sorunlular olarak görüyorlar, Kuran ise siz anlayasınız diye Kitabı sadeleştirdik diyor… Kuranla bu kadar çelişen bir dini yaşama anlayışı olmaz, bunun için tahrikat, tasavvuf anlayışlarımızı gözden geçirmek zorundayız… Kutup üzerinde de kısaca durarak, yazıyı bitirelim mi?
Sözlükler Kutup konusunda şunu diyor, bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse, bizde kutubum diyenlerin içinde bilgisi, görgüsüyle, yetkisi içinde olan kişileri istisna sayarak… Ülkemizde bu seviyede kaç kutup var diye soralım… Tahrikat ehli olanlara ise kendi şeyhleri kutupları gavsları hakın da başka gavsa bağlı olanlara sormalarını öneriyorum… Son Olarak…
Dini biz iki kaynaktan öğrenmeliyiz, biri Kuran, ikincisi Peygamberin bu ayetleri nasıl uyguladığı bilgisi üzerinden, biz bu iki kaynağı günümüzde nasıl okursak, anlarsak iyi bir kişisel ve toplumsal yaşayış inşa edebiliriz? Düşüncesi üzerine düşünmeye davet eder, selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – 17.11.19 – vatandasfikri.com
Kaynaklar
|