DİNİ İSTİSMAR
Din üç şekliyle istismar ediliyor, biri siyasal amaçlar için kullananlar tarafından, ikincisi ise dini bir cemaat oluşturarak cemaat mensuplarını dinle kontrol altına alarak, kendi hegemonyası için dini söylemler kullanılıyor.. Üçüncüsü ise ticari amaçla…Bu üçü de toplumumuzda da yaşanmaktadır, siyaseten söylemlerin de sanki toplumun sorunlarından bahsetmiyor vaaz yapıyor gibi söyleme karşı çok dikkatli olmalıyız… Aynı siyasetçi öte yandan ister parti içi ilerleme kurallarında, isterseniz kamu kaynaklarının kullanılmasın da adil olma, hakkaniyetli davranma, hak edene hakkını verme, gibi sorumluluklarını unutuyorsa ki genel de böyle oluyor… Din adına yönetilen, dinle yönettiğini iddia edenler tüm ülkeler de özgürlükler, haklar yine din adına yok sayılıyor… Konumuz siyasal, ticari istismarlardan çok cemaatlerin istismarıdır ki, hangisi daha kötü derseniz üçü de birbirinden beterdir. Dinin nasıl korkunç bir istismara ve bunun sonucu olarak da korkunç bir silaha dönüşebileceğini bize son olaylar göstermiştir.. Bu istismarlar dar bir çıkar grubuna hizmet ederken öncelikle dine zarar vermektedir, sonra da topluma… Kurtulmak için ne yapmalıyız?
Artık cemaatler o hale geldi ki neredeyse kendilerinde günah ve sevap koyma hakları bile görecekler. Belki de aşırı yorumlarla koyuyorlardır bile… İman eden herkes şunu öncelikle bilmelidir, din öncelikle Kurandan anlaşılmalıdır, sonra peygamberimizin bilinen, sağlam kaynaklarla bize ulaşan davranışları üzerine din anlaşılması gerektiğini düşünüyorım… Önüne gelen her cemaatin kanaat önderinin, bundan yüzlerce yıl önceki bir zaman okunmayla anlamaya çalışmak ise dinin anlaşılmaması için çalışmak demektir… Bu okumalar ve anlaşılmalar bizim zamanımıza göre din anlamada ve yaşama da bize az çok katkısı mümkündür… Öte yandan bire bir günümüze aktaramayacağımız, bu okumalar üzerinden dini anlamaya çalışmaları ise bizim dini anlamamızı zorlaştırmaktadır… Oysa din anlaşılır ve sadedir, bin yıl önceki yorumlardan dinimizi anlamak için yararlanmakla, onları günümüz de yaşamak, yaşamaya çalışmak çok farklı iki durumdur. “Anlaşılmayan din istismara acık din haline gelir. Sıtdık Fani”
Allah, elçileri aracılığıyla biz insanları iman etmeye davet etmiştir, bu yola tevhid inancı yoluna davet de denir… Tevhid inancı, sırat-ı müstakimdir, yani dosdoğru yol demektir… Bu yol bizi iyiliklere, güzelliklere, mutluluklara ve huzura ulaştıracağı umut edilir… Bu yol üzerine oturan din istismarcılarına kanarak yolumuzdan dönmeyelim… Tevhit üzere gitmek demek, bir olan Allah’a itaat, teslimiyet ve kulluk demektir, burada şeh ve lidere kulluk yoktur… Bu zaten şirk, küfür, nifak edenidir, işte bu nedenle bu yol da takiye yoktur, özüyle sözüyle bir olmak, olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmak ahlak ve adalet üzere yaşamak vardır. Bu yolun yolcularını herkes erdem ve samimiyet yolcuları olarak bilir. Bu yolun yolcuları dini bilgilerini öncelikle Kuran dan edinirler, edinmediğimiz zaman bazıları bu tembelliğimizden yararlanarak bize kendi ulaştıkları yolu gösterirler.. Bu yol bizi nereye götürür tam olarak kestiremeyiz, bunun için tembellik yapmadan bu yolun rehberi olan Kuran dan, bu yolda nasıl ilerleyeceğimizi ilk elden öğrenme sorumluluğumuzu unutmayalım…
Bu yolda eğrilik değil, doğruluk; ihanet değil, sadakat, sapkınlık, azgınlık, haddi aşma ve zalimlik değil, istikamet, adalet ve hakka tabi olmak vardır. Bu mübarek yolun son davetçisi H.z Muhammed’dir, davetiyesi de Kurandır, bu davete icabet etmek için ilk anlayarak okuyacağımız Kitap Kurandır… Bu davet yolcularının yolu en doğru yoldur. Bunun dışındaki yorumlar, yollar tartışılabilir ve doğruluğu algıya bağlıdır…
Bütün insanlar eşit derece de yaşamdan, dinden sorumludur, herkes, ahiretteki karşılaşacağı durumları bu dünyadan amel olarak götürecektir. Hiç kimse sorumluluğunu ve hesabını bir başkasına asla yüklenyemeyecek, kimse kimseye şefaatçi olamayacaktır… O büyük hesap günün de iyi ameller, sağlam imanımız, samimi niyetimiz bize orada tanıklık yapacaklardır. Bu nedenle kim size en iyi ben anlarım ve şefaat ederim derse istismarcıdır inanmayalım derim… Kuran okuyun anlarsınız der, istismarcı okuma anlamazsın der, biz neye kime inanacağız?
Yüce Rabbimiz, bizleri her daim sorumluluk bilinciyle, hesap şuuruyla yaşayarak huzuruna varmayı ve merhametine nail olan kullarından olmayı eylesin. Yüce Rabbimiz, bizleri bir an olsun sırât-ı müstakiminden ayırmasın, mahrum bırakmasın. Yüce Rabbimiz, dini değerlerimizi, imanımızı, İslam’ımızı tahrif ve istismar etmek isteyenlere fırsat vermesin… Amin… Selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani --- 11.8.16 --- www.vatandasfikri.com
|