ÜMMET BİLİNCİ İÇİN YARDIMLAŞMA PAYLAŞMA
Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İyilik ve Allah’a karşı gelmekten sakınma hususunda yardımlaşın. Günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.” Mümin Müminin kardeşidir, gibi temel ilkeleri ve uyarıları dinlediğimiz de Ümmet bilinci gelişecek ve İslam toplumları kendi aralarında barışı sağladığı gibi, Uluslararası alanda da hem İslam ülkeleriyle hem de diğer ülkelerle barışa, adalete dayalı ilişkiler geliştirebileceğiz… Yoksa siyasal ve mezhepsel önceliklerimiz, iktidar hırsı, sadece benim içtihadım doğru dayatması, demokrasinin ön gördüğü, iktidarı devret ve devralma yeteneğinin olmaması, laiklik ilkesinden uzak duruşlar, kuranı yeniden yeniden, üzerin de dura, dura anlayarak günün şartlarına göre okumadıkça, düşüncelerimiz değişmeyecek… Düşüncelerimiz değişmedikçe de Allah ben bir toplumun düşünceleri değişmedikçe onlarla ilgili benim nezdim de durumları değişmez diye bize mesaj vermektedir.. Öte yandan peygamberimizin de birçok uyarısı olduğunu görüyoruz…
H.z Peygamberimiz ise şöyle buyuruyor: “Kişi, kardeşine yardım ettiği sürece Allah da ona yardım eder...” Bunun gibi yüzlerce ilke, Mümine, müminin canının haram kılınması gibi, anladıktan sonra bizim ümmet bilincimize ve birliğimize hizmet edecek ilkleri es geçiyor… İktidar hırsı tuzağına, mezhepsel ayrımlar tuzağına düşüyor, ümmet bilincini ve birliğini yok ediyoruz…
Başka bir sorun da, iktidarı devretme ve devralma yeteneği olan demokrasinin olmaması demiştik, evet bu vatandaşlık bilincinin de önünde ki en büyük engeldir ki, toplumları toplumlarına bağlayan en önemli birkaç nedenden biri de vatandaşlık hakları ve bilincidir… Genel olarak İslam ülkelerin de yönetimi ele geçirmiş, yada emperyal düzenin bir parçası olan yönetimler, biz tanrı adına yönetiyoruz, ilkelerimiz İlahi mesajlara dayanır, biz Allah’ın has kuluyuz, sizde bize itaat edecek tebasınız, avamsıznız, reasınız gibi vatandaşlık haklarını yok sayarak, kamu hizmetine girme ve yönetim yetkilerini bir ailede, aşiret de, kavim de toplayan bir anlayış biraz üzerin de düşünülürse İslam’ın Meşveret, istişare, danışma, adalet, ahlak ilkelerine de ters geldiği görülecektir… Kısacası, İslam ne laikliğe, ne de Demokrasiye engel değildir… Meşveret demokrasiyle kimin yöneteceğinin, işin ehlini bulmanın topluma sorulmasıdır, Peygamberimizin direk biri işaret etmemesi de gelecek yöneticinin seçimle seçilmesine işaret kabul edilebilir… laiklik ise dinde zorlama yoktur, senin dinin sana, benim dinim bana gibi ilkelerle zaten Kurani bir durumdur, Kurani din laiklige de engel değildir…Kuran kapitalist zihniyete engeldir ama görüldüğü üzere tüm İslam toplumları kapitalist bir düzen içindedir…
Kimin yöneteceği aile bilincine bağlıysa, paylaşımda büyük büyük adaletsizlikler varsa, şeriat, hukuk sadece yoksula yani tebaya işliyorsa, mezhep farklılıklarına dayalı ayrıcalıklar şeriata dayandırılmışsa, böyle bir toplum da, toplumun fertleri kendilerini nasıl topluma aidiyet içinde hissedecekler ve o ülkenin yönetiminin adaletine inanarak nasıl bir Ümmet bilinci geliştirecekler ki?
Dünya üzerinde ki çatışmaların, savaşların çoğunun İslam ülkelerin de oluşu sizce tesadüfmüdür? Efendim yabancı parmağı var, vardır, efendim zalim iktidarlar var olabilir, yabancı parmağının olduğu ülkeler de yabancıların fitnesine düşenler kim, Müslümanlar değil mi? Müslüman olduğunu iddia eden yönetimler değil mi? Zalim iktidarın mensupları, taraftarları kendilerini toplumlarına şeriatı uygulayan, adil iktidar diye sunmuyorlar mı? Bu zalimliği görüp de sessiz kalan alimler, ulemalar, gerçek Müminler neden tepki göstermiyorlar?
Demek ki ümmet bilincine neden olacak kadar Mümin değiller, değiliz… Eeey Ümmet’i Muhammet bu son din, sen bunun gereklerini, ilkelerini önce kendin iyi yaşayacak, sonra geleceğe taşıyacak da dünyanın diğer toplumlarına bakın bu din bu ilkeler benim toplumsal düzenimde şöyle güzelliklere, böyle iyiliklere şöyle ahlaka, adalet, sevgiye, saygıya birliğe, dirliğe neden olmuştur… Size de öneriyoruz diyebilmek için, bu ilkelerin öncelikle farkına varılacak, sonra da yaşanacak gerçekten de Muhammet’in ümmetine, yakışan bir toplum olarak dünya toplumları arasın da barışı, adaleti haklara, hukuklara saygıyı yayarak sizler hayırda yarışan ümmetlersiniz sesini yüreklerimiz de hissedeyiz ki… Ümmet bilinci İslam toplumlarına ve dünyaya yayılsın… Şimdi Ümmet dünyaya yayılıyor neden, Zalim iktidarların, mezhepsel çatışmaların yaşandığı toplumlarından ülkelerinden kaçıp kurtulmak için… Nereye kaçıyorlar derseniz, bu ayıp da bize yeter de artar bile… Hıristiyan ülkelere doğru kaçış var… Orada vatandaşlık bilinci, orada demokratik hukuk düzeni, orada laiklik var, işte kaçılan ülkelerin gücü de burada, dilerim ümmet bilinci üzerinde demokrasi ve bir hukuk sistemi gerçekleştirilir… Bence demokrasi ve Laiklik ise toplumsal barışın sigortasıdır, bu sigortayı İslam toplumları da kendi yorumlarıyla kullanmalıdır der… Allah dan Ümmetimiz için, milletimiz için, vatandaşlarımız barış, huzur dilerim… Bunun için de bize ümmet bilinci versin dilerim… Selam ve saygılarımla….
Sıtdık Fani --- Şubat 16 --- www.vatandasfikri.com
|