EMANETLERİ, EMANET BİLMEK
Bize ne emanet önce onlara bakalım mı? Bize ne emanet, bize öncelikle biz emanetiz, öncelikle kendimize iyi bakmamız lazımdır…. Sonra çocuklarımız eşlerimiz emanet, daha sonra akrabalarımız, arkadaşlarımız, komşularımız emanet… Daha kim emanet, karşılaştığımız herkes, neden mi? Biz karşılaştıklarımızın haklarına karşı saygılı olma emaneti içindeyiz… Onun hakları dogar üstümüz de en küçüğü selam alıp selam verme, hal hatır sorma sorumluluğudur… Trafik de hak emanetleri, iş yerin de iş paylaştırılmasından alınca ücretler de adalet saglama emaneti vardır üzerimiz de…
Her hak bir emanettir, her hak kutsaldır. Fikri Adil
Sevdik mi, sevildik mi daha büyük bir emanet almışız demektir ki bunu mutlaka sevmeyi hak edene severek vermek zorundayız… Ana/baba emanettir bize, onlara gerekli saygı ve sevgiyi vermedigimiz de bu emanete ihanet etmiş oluruz…
İhanet etmek karşımızdakine ihanet etmek degil, aslında kendimize ihanet etmektir, neden mi? Çün ki hepimiz Hz. Âdem ile Havva’nın soyundan geliyoruz… Bizi yaratan bize kendi ruhundan üfledim diyor ve aynı ruhtan geliyoruz… Aynı Allah’ın kullarıyız, aynı dünyada yaşıyoruz, aslın da dünya da bize havasıyla suyuyla, topragıyla emanet, bunları gelecek nesillere dogal haliyle bırakma yükümlülüğümüz vardır… Biz ne kadar bu dünyada yaşam hakkına sahipsek, bizimle birlikte yaşayanlar da, bizden sonra yaşayacaklar da o kadar bu hakka sahipler….
İşte bu nedenle çevre ve doganın bize emanet bırakıldığından, bu dünyada bizden sonra yaşayacaklara, daha temiz ve dogal çevre bırakma sorumluluğumuz vardır.. Emanetlerin emanetleri geregi gibi sahibine aktarma sorumluluğumuz olduğunu görüyoruz..
Her can, her insan emanettir, saygındır, biricik özeldir, dili, rengi, cinsiyeti ve milliyeti ne olursa olsun her insanın canı, hasiyeti ve malı dokunulmazdır. Bu uyarıyı Kuran defalarca yapar ve Peygamberimiz de en son olarak Veda hutbesinde yapmıştır…
Ey insan, yaratıcı bizleri düşünme, konuşma, duyma, görme, hissetme gibi yeteneklerle donatarak, bunları da gerektigi gibi kullanmak için emanet verdi, dünyayı emanet verdi ve dedi ki dünyayı imar edin, imar etme sorumluluğu verdi… Biz aynı dünyada yaşayanlar, bütün bu emanetlerle birlikte, bu emanetin sorumluluğunun farkında olan, biz insanı, insana yaraşır bir şekilde yaşama sınava tabi tuttu, İçinde yaşadığımız dünyayı, toplumu bize, bizi de onlara emanet etti. İşte bu nedenle emanetler kutsaldır…
Emanet böylesi ağır bir yük sırtımıza yüklenmişken, bu emanetleri gerektiği gibi muhafaza etmede, gereken yere teslim etme de bazen ciddi zaaflar içine düşebiliyoruz. Bu zaaflar da genel etnik, dinî, meshebi farklılıklardan kaynaklı insan emanetlerinin degerini bilememek olabildiği gibi, ekonomik nedenlerle dogadan yararlanırken, doganın faktörlerinin bize emanet olduğunu unutuveriyoruz… Bu unutkanlıkla emanetlere zarar verebiliyoruz…
Biz insanlar olarak insanlık ailesinin bir ferdiyiz ve her konuda uyuşamayabiliyoruz, sorunlardan uzak duramıyoruz, zaten sorunsuz bir yaşam gerçekçi de değildir. Sorunlar olacak ama sorunları çözme yöntemlerimiz bizi emanetlere zarar verir hale getirmeyecek… Bu yöntemler bize ve diger canlara dünyayı ve hayatı zehir etmeyecek ki emanetlerin öneminin bilinciyle yaşayarak emenatleri elden ele vererek daha insani bir dünya, daha imar edilmiş bir çevre inşaa edebilelim…
Farklılıkların emanet olduğunun bilincinin nereden geldigine ve emanetin öneminin aslın da emanetin kaynagından geldiğini kutsal kitabımızdan öğreniyoruz… İşte ayet “Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı.” İşte imtahanlardan biri daha, hem emanet, her emanet bir imtahan…
Her emanete karşı ise biz saygıyı, sevgiyi, merhamet için de paylaşmayı, dayanışmayı hayatımıza hakim kılabilmek demek emanetlere gereken önemi vermek demektir..
Biz birlikte yaşadıklarımıza, birlikte yaşadıklarımız da bize emanet, işte bu nedenledir ki bu emanetleri bir cember olarak düşünelim… Çemberin ilk halkası aile ve akrabalardır, sonra komşularımız, arkadaşlarımız, işyerlerimizde çalışanımız ve çalışan olarak biz, sosyal hayatın her alanın da ister trafikte, isterseniz çarşıda, pazarda, ticaret de, kısacası hayatın her alanın da emanetleri, emanet bilerek yaşamak dilegiyle…
Emaneti emanet bilerek yaşadığımız da karşılıklı sevgi ve muhabbet, dayanışma, paylaşmanın gerekliligini görürüz… Nasıl olsa emanetlerimizle karşılıklı beraber yaşıyoruz, o zaman emanetlerin kıymetini bilerek, beraberce huzur içinde yaşamak için, emanete adına yakışan saygıyı, hoşgörüyü, merhameti ve ahlakı, adaleti davranış biçimi haline getirerek yaklaşmak dilegiyle… Selam ve sevgilerimle…
Sıtdık Fani – Temmuz (Ramazan)15 --- www.vatandasfikri.com
|