Kuran ne için okunur yada Kuran ne amaçla vahiy edilmiştir, Kuran’ın içeriğinde ne gibi mesajlar vardır, bu mesaj kimden kime ve kim aracılığıyla getirilmiştir? Kuran mesajları bize neden ulaştırılmıştır ve biz bu mesajdan ne, nasıl anlarız? Kuran mesajını anlamak için ne lazımdır? Bu kadar soru yeter mi yeter, yoksa cevabı bulunmayan her soru hayatta bir eksiklik demektir!! Her eksiklik ister dini, ister fenni, ister felsefi, ister daha başka bilimsel alandan olsun, hayatı anlayamamak ve yaşayamamak demektir ki!!

Bu biz insan tabiatına ters bir durumdur, biz aklımızla hayatı anlamaya çalışırız, akıl, bilim, Kuran bize rehberdir, bu rehberle/ölçülerle sorular sorar ve cevaplar ararız… Buldukca hayatı anlamlandırır, anlamlara göre yaşarız… Konu Kuran okumak olduğuna göre Kuran ne için okunur diye sorarak konuya girelim mi? Genel okuma niyetlerini sorgulayacak degilim, herkes kendinde bir niyetle okur, bende kendimce niyetle okurum… Kimi sevap kazanacağım der, ben anlayarak yaşayacağım ve Salih amellerime dayanak yapacağım diye okurum…

Kuran içine doğduğum toplumda kutsal bir kitap olarak kabul edilir ve bunun Allah dan peygamber aracılığıyla bize bildirildiği düşünülür ve inanılır… Bu inançla Kurana yaklaştığımızda şunu görürüz, Kuran bize Allah tarafından bildirildigine göre biz bu bildirilen mesajları ne yapmamız lazım? Önce anlamamız lazım, anlamak maksadıyla okumamız lazım, iyide anlamadığımız dilde Kuran, o zaman ne yapacağız, Kuranın anladığımız dile çevrilmesi sağlanacak, anladığımız dilden anlayarak okuyacağız… Hesap defterimiz kapanmadan önce okuduğumuz mesajları anlar buna göre yaşarsak, içinde bulunduğumuz sınavı verebiliriz… Biz neden Kuran’a muhatabız, bu muhataplık ne gerektirir, şayet bu tanışmayla iman etmek başladıysa, bu iman etmek bir sorumluluk almak degilmidir? Sorumluluk aldığımız da nasıl bir sorumluluk olduğunu nereden anlarız, Kurandan!! Bu Kuranın ilk Muhatabı Peygamberimiz nasıl anlamış, bu anlamalara içinde yaşadığı toplum diliyle, kültürüyle nasıl etki etmiş? İşte bunları Tefsir ilmiyle anlamaya çalışırız, tefsir ilmi hangi sosyal olay üzerine vahiy geldi, İlk muhataplar nasıl anladı, sonra geleneksel ana yorumlar, ne gibi katkılar sundular, biz nasıl katkılar sunar ve Kuranı daha iyi nasıl anlarız? Amacıyla okur, kişisel uygulamalarımıza, yaşantılarımıza aktarabiliriz… Kişisel diyorum çünkü!

Kurandaki ilkelerden, emirlerden, yani farzlardan biz hesap gününde tek başımıza hesaba çekileceğiz, bunu biliyoruz degilmi? “”Fâtır / 22 Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirlerdekilere işittiremezsin!”” Sen derken sanırım Peygamberimizden bahsedilmektedir, ölü derken anlamayan zihinler kast edilebilir… Burada diri ve ölü ayrımı yapılmakta, belki işin içine mecazda girerek, anlamayana ölü, anlayana diri de denmekte olabilir… Kişi olarak biz diriysek, zihinsel olarak algılarımız acık ise, doğru/eğri nedir, İyi/kötü nedir anlayarak sorumluluklarımızı yerine getirebiliriz… Bunu yaparken, insan olarak, Müslüman Olarak, Bir Ülkenin vatandaşı olarak fitneye fesata düşmeden yapmamız lazımdır… Zaten bir ülkenin vatandaşı olmak dini açıdan o ülkeye anayasal olarak sözleşmeyle bağlı olmak demektir ki, Kuran sözleşmeye, söze uymayı farz eder… Bu sözleşmeler, dinimizin temel ilkelerinden bir kaçının ihlalini bize zorla dayatmıyorsa, içinde yaşadığımız toplumla, devletle ters düşerek toplumsal soruna neden olmak demek olur ki… Bu durum ise fitne çıkarmak demektir ki, okuduğumuzda anladığımız Kuran fitne insan öldürmekten kötüdür der… Bu deyişleri nereden anlıyoruz, Kuran okuyarak anlıyoruz, demek ki okumak için diri, akıllı, olacağız yeter mi yetmez, anlamak maksadıyla, anladığımız dilden okuyacağız, anlayacağız ve yaşayacağız… Akılla, Bilimle, Vahiyle hayatı anlayarak, bunların daha iyi yaşamamıza vesile olması dileğiyle, hayatı daha iyi okumak, ricasıyla… SELAM ve SEVGİLER…

İMAN ETMEDİKCE CENNETE GİREMEZSİNİZ, BİRBİRİNİZİ DE SEVMEDİKCE İMAN ETMİŞ OLAMAZSINIZ!

H.z. Muhammed

KURAN OKUMAK!

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur."

M.Kemal Atatürk