RAMAZAN SOFRALARIMIZ

İsraf Sofraları mı, İftar Sofraları mı Olacak?

Ramazan paylaşmanın, yakınlaşmanın iyi amellerde, ibadetlerde zirve yapmanın ayı olsun isteriz ve bunun için hepimiz, Ramazan da daha çok çalışır caba gösteririz.. Fitreler, zekatlar, iftar yemekleri bu ayda verilmeye çalışılır, Allah kabul etsin bu yardımlaşma, paylaşma maksadıyla yapılan hayır ve hasenatlarımızı… Bunlar toplumsal dayanışmamıza büyük katkısı olduğu aşikârdır…

Yalnız her ibadetin, yardımlaşmanın yapılmasında olduğunu gibi bu yardımlaşmalarında bir adabı, bir yöntemi vardır… Biz İftar adabıyla ilgili birkaç söz söylemek istiyoruz, iftar nasıl olmalı, nasıl davet etmeliyiz, kimleri davet etmeliyiz, sofra nasıl olmalıdır? Gibi bazı yöntemleri sizlerle paylaşacağım…

İftar nasıl olmalı derken davet edilecekler kimler olmalı diye başlayalım mı? Tabiki akrabalar, tabiki komşular gelir durumlarına bakılmaksızın davet edilirler ve davet edilenlerde davete icap ederler… Nasıl davet etmek karşınızdakine saygı, sevgi gösterisiyse, davete icabet etmek de aynı şeydir… Sonra yoksulluk ve yoksunluk için de olanlar, sadece ramazana has bir koruma ve kollama değil yılın her zamanın da korunmakla birlikte… Ramazan da daha fazla davet edilmeli ve Ramazanın bereketi toplumun bütün fertlerine hissettirilmedir…

Bütün bunlar yapılırken, Oruç ve iftarın ibadet olduğu, bunların ibadet titizliğin de yapılması gerektiği de unutulmamalıdır… Oruç ibadeti nasıl yapılır hepimiz biliyoruz, ama oruç nasıl açılır, oruç zamanı beslenme nasıl olmalıdır.. Üzerine de düşünmek gerek… Oruç biraz yoksunluğun hissedilmesi dersek, asıl oruç tutması gerekenlerin varsıllar olduğunu düşünebiliriz… Buradan hemen şu uç, çıkarımı yapanları da uyarmak gerek, yoksullar oruç tutmayacak mı? Allah sadece varsıl ve yoksullara değil, iman edenlere oruç ibadetini farz kılmıştır… Ama orucun farz edilmesi gerekçeleri üzerine düşündüğümüz de yoksulluğa varacak bir sadelikle yaşanması gereğini çıkarabiliriz…

İşte bu nedenledir ki, İftar sofralarımızı israf sofralarına dönüştürmemek gerekir diye düşünerek, israfdan kesinlikle sakınılmalıdır. İftar yemeklerimiz de gösterişten uzak, bir ibadet ciddiyetiyle sofralarımızı kurmalı, sofralarımızdan misafirleri eksik etmemeliyiz ki… Evimizde Ramazan bereketi yaşansın, oradan da bizim ve evimizin bulunduğu çevreye yayılsın, bizde yayılması için çalışmalıyız… İsraftan sadece Ramazan sofralarında mı kaçınacağız, hayatımızın her aşamasında israfdan ve lüks den kaçınacağız ki bu yaptığımız tasarruflarla ya yardımlaşma, yada yeni yatırımlar yaparak artı değer üreterek içinde yaşadığımız topluma ve insanlığa hizmet edeceğiz… Dünyayı imar etme sorumluluğu imani bir sorumluluktur, bu sadece imar, arsa, rantla değil birçok alanda yapılabilecek yeni yatırımlar yapılabilir. Örnegin son 50 kamu ihalesinin 20 sini alan malum şirketler elektrikli araba, model ve markası için kazandıklarını riske edebilirler… Bu yatırımların örnek te olduğu gibi imalat ve üretim alanları olmasına özen göstermeliyiz… 

Bütün bunları yaparken çevreye karşı sorumluluğumuzu da unutmamalıyız ve doğal olanı, doğal alanları bozmadan artı değer üretmenin yollarını bulmalıyız… İsraf yok, lüks yok, sadelik ve doğalık var, mütevazilik var… Tevazu var, bir mümine yakışan şeyleri araştıralım ve ona göre davranalım dileğiyle, temennisiyle Ramazanımız mübarek olsun, Oruçlarımız kabul olsun dilerim… Selam ve sevgilerimle…

Sıtdık fani --- 26.5.17 – vatandasfikri.com